'Mahir Çayan'la ne görüştün?'

KCK soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazetecilerin savcılık sorgusunda genç bir gazeteciye "Mahir Çayan'la ne görüştün" diye sorulduğu öğrenildi.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bursaport.com

Savcılık sorgularının ardından tutuklanmaları istemiyle İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Mahkemesi'ne sevk edilen 42 gazeteciden 36'sı ''örgüt üyesi'' olduğu iddiasıyla tutuklanarak Metris ve Bakırköy Cezaevlerine gönderildi.

Sosyalist Parti'li Mahir Sayın ile 1971'de Kızıldere operasyonunda yaşamını yitiren Mahir Çayan'ı karıştıran savcının "Çayan ile ne görüştün" diye sorduğu, havan mermisiyle yaşamını yitiren Ceylan Önkol'u da başka birisi sandığı ifade edildi.

Soruşturma savcıları, ifadelerini aldıkları gazetecilere ağırlıklı olarak yaptıkları telefon görüşmelerini sordu. Savcılık gazetecilere aramalarda el konulan, Kürtçe müzik CD'lerini neden bulundurduklarını da sordu.

"MAHİR ÇAYAN'LA NE KONUŞTUN?"

Ayrıca DİHA çalışanlarından birine savcılık sorgusunda, "Telefon görüşmelerinde; sizden BDP belediye başkanlarından, Ceylan Önkol, Aydın Erdem ve Necmi Önal'ın fotoğrafları istenmiş, bunların terör örgütü propagandası amacıyla kullanılabileceğini düşündünüz mü?" sorusunun sorulduğu ve yanıt olarak,  "Saydıklarınızdan sadece Ceylan Önkol'u biliyorum. O da zaten havan mermisiyle öldürülmüş 9 yaşında bir kız çocuğuydu" verildiği öğrenildi.

Aynı gazeteciye sorulan diğer bir soru daha da ilginç:

"Mahir Çayan, Roni Marguiles ve Ragıp Zarakolu ile görüşmüşsünüz bu konuda ne diyorsunuz?"

Yanıt: "Mahir Çayan ben doğmadan önce öldü. Sizce benim görüştüğüm Mahir Sayın olabilir mi?"

Sabah 06.00 civarlarında sona eren mahkeme kararının açıklanmasının ardından avukatlar ve tutuklanan gazeteciler alkışlarla duruşma salonunda mahkemeyi protesto ettiler.

Adliye dışında ise ''Özgür basıın susturulamaz'' sloganlarıyla tutuklanan gazetecilere destek verildi. Gazetecilerin cezaevine gidişi sırasında ise oturma eylemi yapıldı.

Tutuklanan gazetecilerin isimleri şöyle:

Ramazan Pekgöz (DİHA editörü-Diyarbakır) Mazlum Özdemir (DİHA muhabiri-Diyarbakır) Fatma Koçak (DİHA Yazıişleri Müdürü-İstanbul) Kenan Kırkaya (DİHA Ankara Temsilcisi-Ankara) Sadık Topaloğlu (DİHA muhabiri-Urfa) Semiha Alankuş (DİHA editörü-Diyarbakır) Çağdaş Kaplan (DİHA muhabiri-İstanbul) Ömer Çelik (DİHA muhabiri-İstanbul) Zuhal Tekiner (DİHA İmtiyaz Sahibi-İstanbul) Pervin Yerlikaya (DİHA-İstanbul) Nilgün Yıldız (DİHA muhabiri Mardin) Zeynep Kuray (BirGün Gazetesi muhabiri) Nahide Ermiş (Özgür Halk ve Demokratik Modernite Dergisi Yayın Kurulu Üyesi) Ömer Çiftçi (Demokratik Modernite Dergisi İmtiyaz Sahibi) Davut Uçar (Etik Ajans Müdürü) Hüseyin Deniz (Özgür Gündem eski çalışanı) İsmail Yıldız (DİHA eski çalışanı) Dilek Demirel (Özgür Gündem eski çalışanı) Sibel Güler (Özgür Gündem eski çalışanı) Ertuş Bozkurt (Fırat Dağıtım çalışanı) Çağdaş Ulus (Vatan Gazetesi muhabiri) Nevin Erdemir (Özgür Gündem Gazetesi çalışanı) Nurettin Fırat (Özgür Gündem Gazetesi yazarı) Ayşe Oyman (Özgür Gündem) Yüksel Genç (Özgür Gündem yazarı) Oktay Candemir (DİHA eski çalışanı) Ziya Çiçekçi (Özgür Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü) Haydar Tekin (Fırat Dağıtım eski çalışanı) Safiye Torman (Demokratik Modernite Dergisi Van çalışanı) Selahattin Aslan (Demokratik Modernite çalışanı) İrfan Bilgiç (Eski Fırat Dağıtım çalışanı) Ali Fidan (Fırat Dağıtım İstanbul çalışanı) M. Emin Yıldırım (Azadiya Welat Genel Yayın Yönetmeni) Çiğdem Aslan Cihan Albay Saffet Orman

Mahkeme sorgularının ardından serbest bırakılanlar şöyle:

Arzu Demir Güneş Ünsal Eylem Sümeli Şeref Sümeli Enis Yalçın Sevinç Tuncelli

Savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılanlar:

Evrim Kepenek Celal Kara Ülfiye Özcan Hamza Sürmeli Murat Eroğlu Mustafa Özer Hatice Bozkurt

KEPENEK: İÇERİDEKİ ARKADAŞLARIMI DÜŞÜNÜYORUM

Savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılan gazeteciler, aileleri ve arkadaşları tarafından sevinçle karşılandı

Serbest bırakılan isimlerden Mustafa Özer, "Umarım içeride kalan arkadaşlar bir an önce kurtulurlar" derken, Evrim Kepenek ise "Merak ediyorsanız söyleyeyim hiç ağlamadım. İçerideki arkadaşlarımı düşünüyorum" dedi.

Evrim Kepenek: BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile yaptığım telefon konuşmalarını okudular. Konuşmada Önder, 'Habere gelecek misiniz' diye soruyor. Bende 'Biz yoğunuz önceden haber verseydiniz' diye cevap veriyorum. Bunu sordular. Haber takip ederken fotoğrafımı çekmişler. Onu bana gösterdiler ve 'Buradaki sen misin' diye sordular. Baktım fotoğrafta gözlüklü bir kadın vardı. Ben de 'tanımıyorum. Ben gözlük kullanmıyorum' diye cevap verdim. Bir şema gösterdiler. Bu şemada senin ne işin var diye sordular. Bir de çok fazla gizli tanık var. Benim gizli tanığımın adı Bahar'dı. Merak ediyorsanız söyleyeyim hiç ağlamadım. İçerideki arkadaşlarımı düşünüyorum."

30'a yakın avukatın eşlik ettiği ifadede savcıların daha önce Zaman Gazetesi'nde yayınlanan KCK Basın Konseyi Şeması olduğu iddia edilen şema üzerinde durduğu öğrenildi.

REHBERDEKİ NUMARA SUÇ DELİLİ!

Savcıların ifade verme işlemi sırasında yönelttikleri sorular asıl yargılananın gazetecilik faaliyetleri olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Avukatlardan alınan bilgiye göre, bir DİHA muhabirinin telefon numarasının, kamuoyunda 'Puşi Davası' olarak bilinen, puşi taktığı gerekçesiyle otobüs beklerken şüpheli olarak gözaltına alınan ve 21 aydır örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklu bulunan Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül'ün telefon rehberinde bulunması, muhabirin aleyhine bir suç delili olarak önüne getirildi ve kendisine Kırmızıgül'ün rehberinde neden telefon numarasının bulunduğu soruldu.

Gazetecilerin ifadesi alındığı sırada adliye önünde bir araya gelen basın emekçileri, gözaltındaki gazetecilerin aileleri ve basın örgütleri basın açıklaması yaptı.

"Özgür Basın Susturulmaz", AKP elini özgür basından çek" sloganları atıldı. Açıklamayı ETHA editörü Nadiye Gürbüz okudu. Gürbüz, yaşanan gözaltı ve tutuklamaların hiçbir hukuki tarafının olmadığını, düzmece iddialarla, hukuki kılıf uydurulmaya çalışıldığını söyledi. Basın özgürlüğünün muhalif sosyalist basının özgürlüğü kadar olduğunu ifade eden Gürbüz, "Muhalif basın sustuğunda toplumsal vicdan da karartılır. Toplum vicdanının karartılmasına izin vermeyeceğiz" dedi.

'TMK KALDIRILSIN'

Baskılar, gözaltılar ve tutuklamalar Kürt halkına haklı ve meşru talepleri için verdiği özgürlük mücadelesini önlemek amaçlı olduğunu belirten Gürbüz, zindanlardaki tutsakların sesleri boğulmak isteniliyor" dedi.

Gürbüz sözlerini, Kürt halkının, emekçilerin sesi olan özgür basına yönelik gözaltı saldırısı derhal son bulsun, Terörle Mücadele Yasası bir an önce kaldırılsın, Özel Yetkili Mahkemeler dağıtılsın talepleriyle sonlandırıldı.

Açıklamaya katılanlar; BirGün, Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem Gazetesi, Atılım Gazetesi, Mücadele Birliği Gazetesi, Emeğin Dünyası Gazetesi, Kızıl Bayrak, Yarın Gazetesi, Sendika.Org, Alın Teri, Özgür Gelecek, Özgür Radyo, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu, Halkın Günlüğü.

Kaynak: Birgün Gazetesi