
Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Bursa Şubesi tarafından Ataevler'deki dernek merkezinde düzenlenen panele katılan yazarlar İhsan Eliaçık, Eren Erdem ve Erdoğan Aydın, "Din, Hümanizma, Ahlak" üzerine konuştular.
Ali Rıza Altun'un yönettiği panelin açılış konuşmasını yapan AKD Bursa Şubesi Başkanı Hüseyin Olgun İslam toplumunun bir parçası olan Alevilerin maruz kaldıkları asimilasyon ve baskı politikalarına rağmen varlıklarını koruduklarına dikkat çekerek, Alevilere yönelik Sünnileştirme ve nefret politikalarından vazgeçilmesi çağrısında bulundu.
ELİAÇIK: İLK KEZ BİR CEMEVİ'NDEYİM
Kendisini antikapitalist müslüman olarak tanımlayan ilahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık ilk kez bir cemevine geldiğini belirtterek, bunun Orta Anadolu'nun sünni bir bölgesinden olan kendisi için önemli olduğunun altını çizdi.
Türkiye'de Türk-Kürt, Alevi-Sünni, kadın-erkek, zengin-yoksul, müslüman- gayri müslim olmak üzere 5 fay kırığı olduğunu söyleyen Eliaçık, Türkiye'yi zayıflatmak isteyenlerin hep bu fay kırıklarından başladıklarını söyledi. Kendisinin bu fay kırıklarında ötekileştirilen ve eşitsiz durumda olanların yanında yer aldığını belirten Eliaçık, Türkiye'nin bugün zengin dini yaşadığını ileri sürdü. Dini en iyi Karl Marx'ın tanımladığını ifade eden Eliaçık, bu tanımın İranlı sosyolog Ali Şeriati'nin tanımından daha iyi olduğunu söyledi.
Şeriati'nin "dine karşı din" yaratıldığından bahsettiğini belirten İhsan Eliaçık, Marx'ın dini tanımladığı paragrafın ise edebi, şiirsel, derin bir tanım olduğunu söyledi. Bazı çevrelerin bu tanımın yapıldığı paragrafın tamamını dikkate almadan "...Ve din halkların afyonudur" şeklindeki son cümleye takılıp buradan tepki geliştirdiklerini belirten Eliaçık, şunları söyledi:
"Marx'a göre din, var olan dünyaya bir protestodur. Ruhsuz koşullara ruhtur. Kalpsiz dünyanın kalbidir. Mazlum insanın içli çığlığıdır. Ve din halkların afyonudur.' Marx burada; dinin iki yüzünü anlatıyor. Afyon yüzü ile vicdan yüzünü anlatıyor. Protestocu yüzü ile uyuşturucu yüzünü anlatıyor. Bir tarafta diyor ki din protestodur, isyandır, itirazdır, çığlıktır. Öbür tarafta da imparatorun eline, servet sahiplerinin eline geçtiği zaman din onları koruyup kollayan uyuşturucuya dönüşür. Ali Şeriati buna 'Dine karşı din' der. Dinin tarihi Allahsızlar ile Allah'a inananların arasındaki mücadele değildir tarih. Mücadele bir dinle öbürünün mücadelesidir. Zaten Kur'an'da ateizm tanımı yoktur."
LEHÜL MÜLK: MÜLK ALLAH'INDIR"Bir yerin ibadethane olmasına devlet karar veremez" diyen Eliaçık, "Kur'anda nusuk yani ibadete giriş vardır. Bir diğer anlamı ritüeldir. Kur'an'a göre namaz ibadet değil ritüeldir. Yani camide ritüel icra edersiniz. Hayatın içinde ibadet edersiniz. Camide secde edersiniz, hayatın içinde kimsenin önünde eğilmezseniz, iş ve değer üretirseniz bu ibadettir. Camiden çıkınca zenginin önünde eğilmemek, yoksulun karşısında kibirlenmemek gerekir. Güzel ahlak da ibadettir" dedi. Kur'an'da Kelime-i şahadetin önünde yer alan "lehül mülk"ün unutturulduğuna dikkat çeken İhsan Eliaçık, bunun "Mülk Allah'ındır" anlamına geldiğini, hatta içten teslimiyetin ön koşulu olduğunu anımsattı.
Dini kurumsal İslam ve vicdani İslam olarak kategorileştiren İhsan Eliaçık Müslüman'ın özelliklerini şöyle sıraladı:
"Hiçbir şeyi yoktur, zararsızlık hali içerisindedir. Hz. İbrahim gibi içten teslimiyet halindedir. Dıştan teslimiyet ise peygamberimizin henüz sizin kalbinize iman girmedi dediği bedevilerin halidir."
ALLAH'IN EVİ ZENGİNLERİN EVİ OLDU!Yazar Eren Erdem ise dinin kendisinde sorun olmadığını, sorunun yanlış uygulamalardan kaynaklandığını ve buna karşı mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Tipik aydınlanmacı zihniyetin kurumsal İslam'ı güçlendirdiğini belirten Erdem, kurumsal dinin afyonuna karşı panzehirin ise dinin vicdani yüzünü öne çıkarmak olduğunu kaydetti.
Camilerin Allah'ın evi olduğunu ifade eden Eren Erdem, şunları söyledi:
"Ne yazık ki, Allah'ın evi yer değiştirdi. Egemen statükonun şatafatlı camileri zenginlerin evi olmuştur. Cemevleri camilerden daha fazla Allah'ın evdir. Diyanetin Cemevi değildir. Cemevi, Kur'an'ın iklimine göre çok daha fazla ibadethanedir. İnsanların özgür olduğu yer ibadethanedir. Cemevlerini yok saymak barbarcadır. Sünnilik klasik İslam'ın tarihsel süreçte aklıysa Alevilik de kalbidir. Sünnilik imparatorluk dini olduğu için düzen esastır. Ritüellerin bağlayıcı özelliği vardır. Alevilerin elinden yemek yenmez dendi, ama ABD elçisinin elinden iftar açıldı. Doğu'daki din ile batıdaki din farklıdır. Doğuda din toplumların ilişki biçimini belirlemiştir. Oysa batıda monarşinin zindanlarında vahşi ve barbar olarak algılanabilir. Doğu'da dinde toprak ağalarının karşısına dikilebilecek potansiyeli vardır."
"HAKARET ÇOK YANLIŞ"Son günlerde bir film nedeniyle başlayan gösterilere dikkat çeken Erdoğan Aydın ise, her türlü inançların hakaretten uzak tartışılması gerektiğine dikkat çekerek, Türkiye ve Ortadoğu'daki İslam'ın emperyalizmin kontrolü altında olduğunu savundu.
Arap sokağının tepkisinin demokratik olmadığını belirten Aydın başka bir nefret suçunun ortaya çıktığını ifade etti. Din üzerine tarih boyunca bir dizi kitap yazıldığını bildiren Aydın, dinlerin insanlık tarihinin belli bir sürecinde ortaya çıktığını ve insanlık tarihinde önemli bir rol oynadığını söyledi. İslam tarihinin bir yönüyle halifelerin, sultanların şeyhlerin tarihi olduğunu bir yanıyla da Yunus Emrelerin, Hacı Bektaş Velilerin, Hallacı Mansurların tarihi olduğunu söyleyen Aydın, çağdaş insanlığın hümanizm sorununu din ekseninde bakamadığını söyledi.
'ŞÜPHE SİZİ DOĞRUYA GÖTÜRÜR'Son günlerde Müslüman dünyasını sokağa döken filmle ilgili soruyu yanıtlayan İhsan Eliaçık ise, bu olayların Türkiye'ye yansımamasını şöyle değerlendirdi:
"İslam dünyasında ülkeler işgal ediliyor, kadınlara tecavüz ediliyor, camiler bombalanıyor, tüm bunlara tepki yok, ne idüğü belirsiz bir film çekildi, insanlar sokağa dökülüyor. ABD'de seçim var, Obama'nın zor durumda kalması için rakiplerince planlanmış bir iş olabilir. Ne yazık ki ABD'nin iç meselesine alet oluyoruz. Arap sokağı kendi iradesine sahip değil. Bu olaylar İslam dünyasının denetiminde değil. Hakaret çok yanlış bir şey. Peygambere hakaret edilmemeli, herkes eleştirilebilir, peygamber de! Kur'an zaten kendini tartışmaya açmaktadır. Doğru bildiğinizden şüphe sizi hakikate götürür, ama hakaret olmaz."