Bursa Barosu: Uygur Türkleri'nin yanındayız

Çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kamplarda tutulan Uygur Türkleri'nin işkence, zorla çalıştırma ve cinsel taciz olayları ile karşılaştıklarına dair iddialara ilişkin Bursa Barosu açıklamada bulundu. Barodan yapılan açıklamada, "İşkence gören, kamplara kapatılan, kültürel değerlerinden mahrum bırakılan Uygur Türkleri'nin yanında olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz" denildi.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bursaport.com

Bursa Barosu, Çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kamplarda tutulan Uygur Türkleri'nin işkence, zorla çalıştırma ve cinsel taciz olayları ile karşılaştıklarına dair iddialara ilişkin yazılı basın açıklamasında bulundu.

"Bursa Barosu olarak Uygur Türkleri'nin yanındayız" denilen açıklamada, bir toplumun sırf bir dine ya da milliyete mensup olduğu için toplama kamplarına atılarak, işkence uygulandığı iddialarının görmezden gelinebilecek iddialar olmadığının altı çizildi. 

Çin'in Uygur Türkleri'nin başına gelenleri gündeme getirenlere karşı saldırgan tavır gösterdiğinin belirtildiği açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Uygur Türkleri'nin acılarını ağzına alan devletlere Çin tarafından yaptırımlar uygulanmakta, şahısların ise Çin'e girişleri yasaklanmakta, ticari faaliyetleri sona erdirilmekte, adeta "Çin halkı düşmanı" ilan edilmektedir. Şahıslara ve ülkelere derhal yaptırım uygulayan Çin, her nedense ilgili kampları uluslararası heyetlerin incelemesine kesinlikle açmamaktadır. Çin konuyu öylesine ileri bir duruma getirmiştir ki, ülkemiz de dahil birçok ülkeyi, dünyayı etkisi altına alan Covid-19 ile ilgili tedbirlere yardım etmemekle ve aşı tedarik etmemekle tehdit etmektedir."

"Bu kamplar insanlığa karşı suç kamplarıdır"

İktidarın Çin'in tehditlerine boyun eğdiğini belirten Bursa Barosu, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

"Uzun yıllar toplama kampı iddialarını reddeden Çin, teknolojik olanaklar ve bir şekilde sağ olarak kurtulabilen şahısların tanıklıkları sonucunda toplama kampı iddialarını kabul etmek zorunda kalmış ve bunları da "meslek edindirme kursu", "terörle mücadele amaçlı yeniden eğitim kampı" gibi isimlerle adlandırmaya çalışmıştır. Bu, ekonomik, siyasi ve askeri gücüne güvenerek, her istediği ihlali yapabileceğine inanan emperyalist bir ülke tavrıdır. Bu kamplar insanlığa karşı suç kamplarıdır. Kamplara alınanların büyük bir kısmından bir daha haber alınamamaktadır."

Yaşananların George Orwell'in 1984 isimli romanındaki "Sevgi Bakanlığı" uygulamalarını andırdığının söylendiği açıklamada, "Dünya, aynı bu romandaki şekli ile sanki fiilen paylaşılmış gibi, gerçek insanların, gerçek gözyaşları ve dramına gözler kapanmıştır. Basit kınamalar dışında konu ile ilgili hiçbir somut adım atılmamaktadır." denildi.