SON DAKİKA
Hava Durumu

Onlar Harran'dan geldi

Yazının Giriş Tarihi: 16.05.2014 01:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.05.2014 01:12

Bir grup genç; kimi kendiyle dalga geçerek konuşmaya renk katıyor, kimi bu esprili konuşmalara ölçülü bir tepki vermenin gayretinde.

Yol boyunca izliyorum ve dinliyorum. Kulak misafiri olmaya gerek yok, sesleri yeterince duyuluyor.

Hangi bölümde okuyorlar, kimdir bu çocuklar meraktan çatlıyorum. Dayanamıyorum, birinin omzuna dokunuyorum. Fark etmediğinden olsa gerek, oralı değil. İneceğim yere yaklaşıyorum, üstüme vazife, öğrenmeliyim; bunlar kim?

Israrla yine omzuna ama bu kez kendimi duyurmak istercesine dokunuyorum, dönüyor. Yanımdaki koltuk da tam o sırada boşalıyor ve oraya oturuyor. Dalıyorum söze. Hangi bölümde okuyorsunuz? Biz burada okumuyoruz. Nerede okuyorsunuz? Harran Üniversitesi. Hangi bölüm? Aşçılık.

Yol boyu sohbetlerinin bütünü ve son anda aldığım bilgiler ışığında, ben bu gençlerle tanışmalıyım diye, içim içimi yiyor. Ama ineceğim yere geldim, geliyorum ve işim var.

Allah'tan ki, insanların güvenini kazanmak da hayatım boyunca zorluk yaşamadım. Telefon numaranı alabilir miyim, diyorum. Çekinmeden söylüyor. Sanırım o kısa süreli konuşmada göz kontağımız karşılıklı güven telkin ediyor.

İşim bittiğinde saat akşamın eşiğine varıyor, ama aklım öğle saatleri yaşadığım bu olayda. Arıyorum Dilara'yı. Kendimi tanıtır tanıtmaz, hatırlıyor.

Günümüz koşullarında insanların birbirlerine inanmalarının, güvenmelerinin ne kadar zor olduğunun bilinciyle, şüphelerini giderecek referanslarla kendileriyle görüşmek istediğimi belirtiyorum.

Harran Üniversitesi'nden Bursa'daki yemek yarışmasına gelen öğrenciler

Aralarında bir uzlaşı ile tanışma isteğimi kabul etsinler amacındayım. Yaklaşık bir saat sonra geliyorlar. 7 kişiler: Dilara, Sevda, Cihan, Orkun, Şakir, Hakan, Sinem.

Bunca girizgâha gerek olmadan da bu gençleri, amaçlarını, dayanışmalarını, yüreklerinin yüceliğini size anlatırdım ya; bazen insanın bir şeylere burnunu sokmasının, meraklı olmasının, insana ne büyük değerler kattığını sizlerle paylaşmak adına sözü uzattım.

Bu yedi genç var ya bu yedi genç, ayakta alkışlanmalı.

Dilara, Sevda, Cihan, Orkun Harran Üniversitesi Aşçılık Bölümü öğrencileri. Dar gelirli dört ailenin, sırf üniversite okumuş olmak adına değil, sevdikleri işi yapmak adına ter döken çocukları; biri Çorumlu, ikisi Balıkesirli, diğeri Adanalı. Harran'da okuyorlar.

Buraya geliş amaçlarını artık yazayım. 17 - 18 Mayıs tarihleri arasında Bursa'da ilk kez düzenlenecek ulusal yemek yarışmasına katılmak. Ancak bu katılım için yaptıkları, işte bu, onları bu denli özel kılan.

Hiçbir destekleri olmadığı halde, bu yola çıkmaya karar veriyorlar.

Yola para lazım, üç günlük ihtiyaçlara para lazım ama para yok. Sponsor bulmak için kolları sıvıyorlar. Şanlıurfa'daki Ardek İtfaiye (yangın söndürme cihazları satan bir işletmeymiş) ile Balıkesir'deki Tellioğulları Değirmen Restaurant inanıyor bu gençlere, kapatmıyor kapılarını bu yüzlere.

Hiç bilmedikleri Bursa'da da Sevda'nın çocukluk arkadaşı Şakir yetişiyor imdatlarına. Uludağ Üniversitesi öğrencisi Şakir de kendi gibi burada öğrenci Hakan ve Sinem'i katıyor çembere.

Kuruluyor mu sana yedi yürekli bir abide. Onlar bunun farkında bile değil; ama şamatalarında bile var bir sıcaklık, iyimserlik, arılık.

Buluştuğumuz yerde, iyice perçinleniyor karşılıklı güven. Ama sormadan da edemiyorlar, bu yazıyı yazmak için bizden para isteyecek misiniz? Yüzüm gülüyor bu soru karşısında ya, yüreğim yanıyor. Ne hallere geldik!

Bu güven aşısından sonra öyle şeyler anlatmaya başlıyorlar ki, gazetecilik adına kaleme alsam, birilerinin gençlerin başını ağrıtacağı kesin.

Öğrencilerin yemek yarışmalarından 3 altın, 6 gümüş, 3 bronz ödülleri var

Soma acımız yüreğimizde olsa da 19 Mayıs Gençlik Haftası'nda olduğumuz da bir başka gerçeğimiz. Bu gençlere destek yerine köstek olanları bu haftanın sıcaklığında afişe etmenin, hiç kimsenin işine yaramayacağını biliyorum.

Takip etmekte zorlanıyorum, söyleyecek o kadar çok şeyleri var ki, biri bitirmeden diğeri atılıyor söze. Kendi çabalarıyla Türkiye'nin dört bir yanındaki yarışmalara katılmak için nasıl uğraş verdiklerini dinliyorum.

Okulları aracılığı ile katıldıkları İstanbul'u da es geçmiyorlar. Dünyanın en büyük, en gözde yemek yarışmasında Merit (dördüncülük olarak ifade ettiler) ödülünü almaları bambaşka değer taşıyor gözlerinde.

Ama ne Fethiye, ne Diyarbakır'dan boş dönmüşler. Değişik kategorilerde, toplamda 3 altın, 6 gümüş, 3 bronzu da yanlarında götürmüşler. Köstek olanlar nasiplenmek isteyince bu başarılardan, çok içerlemişler ya, sesleri çıkmamış.

Para mara yok bu yarışmalarda. Bu gençlerse, öğrenimlerinin malzemelerine para yetiştirebilmek için bile günlüğü 30 Türk Lirası'na ek işe gidiyorlarmış. Bulaşık, garsonluk, temizlik vs.

Tüm bu güçlüklere rağmen, kendilerini daha da geliştirmek, işlerinde en iyi olmak adına anlattıklarını dinledikçe, onlara ilişkin gözlerinizdeki hayranlık büyüyor.

Ne iş yaparsa yapsın insan, en iyisi olmalı, diyorlar. Bana yetiyor.

Öyle bir aşkla anlatıyorlar ki mesleklerini, hayranlıkla dinliyorsunuz. Hele Cihan'ın anlattığı, yemeklerinin lezzeti herkesçe bilinen anacığımı da hatırlatıyor bana.

Cihan, Japon bilim insanı Masaru Emoto'nun varlığından ve su deneyinden haberli değil, ancak suyun enerjiye göre şekillendiğinden haberdar. İşte bu kadarı bile Cihan'ın "iyi yemek" teorisi için yeterli oluyor:

Yemeği sevgiyle yaparsanız, enerjiniz yemek suyunu öyle güzel şekillendirir ki lezzetle yersiniz; yok kahrede, küfrede yaparsanız yemeğin suyu bütünüyle bozulacağı için lezzetsizleşir.

Dilara ve Sevda da yarışmalar sırasında annelerinin öğrettiği duaları dillerinden eksik etmediklerini anlatırken, Cihan dayanamayıp atlıyor söze: Zamanla yarışıyoruz, bizimkiler duaları bitireceğiz diye uğraşıyorlar.

Gülmeden edemiyorum.

Bu güzel yüreklerin maharetlendirdiği eller, 17-18 Mayıs tarihleri arasında ilk kez gerçekleşecek olan Bursa Ulusal Yemek Yarışması'nda hünerlerini sergileyecekler. Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu ve Bursa Tüm Aşçılar Derneği'nin işbirliği ile düzenlenen bu organizasyon belli ki Türkiye'nin dört bir yanından lezzetleri Kültürpark'ta buluşturacak.

Bu arada, lezzet yaratıcıları için 18-19 Mayıs tarihleri de çok önem taşıyormuş. Bu organizasyon kapsamında, Uluslar arası Şefler birliği (WACS) bünyesinde bu tarihlerde Uluslar arası Jüri Lisans Seminerleri gerçekleştirilecekmiş.

İşte bu haber, bizim dört cesur yüreği öyle bir mahzunlaştırıyor ki, sormayın. Çünkü bu seminere katılım için birkaç yüz euro gerekiyormuş. Oysa bizimkiler yol parasını zor denkleştirmişler.

Sevda iç çekiyor; sertifikada gözümüz yok, o şefleri izlemek, dinlemek bize yetecek demekle yetiniyor.

Bursa'da yapılacak bu organizasyondan bu gençler aracılığı ile haberdar oldum.

İnanıyorum ki başaracaklar.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.