SON DAKİKA
Hava Durumu

Güneş'in doğuşu

Yazının Giriş Tarihi: 09.09.2011 07:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.09.2011 07:27

Bu heyecanlı bekleyişte dudaklarımızın birbirimize bir şeyler söylemediği zamanlarda, "zihinlerimizi dirsekleyen" endişeler teslim aldı her birimizi.

Herkes, kendi penceresinden dünyayı seyrettiği düzeyde bir şeylerden kaygılandı!

Borç yükü, terör belası, işsizlik, etnik kavgalar, inanç sömürüleri, dengesiz gelir dağılımı, adaletsiz hukuk, öğretim ve sağlık koşullarında eşitsizlik, ülkeler arası diklenmeler, didiklenmeler gibi onlarcası benim penceremden de görülenlerdi.

Güneş, böyle bir ülkede böyle bir dünyaya doğacaktı...

Güneş doğdu. Sıcak sımsıcak yüzüyle! Yüzlerimiz ışıdı. Ne geçim derdi, ne sömürü, ne kavga ... Güneş'in yüzü ısıtınca yüreğimizi, sevincin insanlarına dönüştük her birimiz.

Bildiğim şu ki Güneşlerin beşikleri, kaygıların eşiğinde sallanmamalı; anaları, sadece emzirmeden ötürü yarılmış memelerinin acısını duymalılar.

İnandığım şu ki ülkemin Güneşleri, bugünün "kara delik yürekler"inin, geleceklerini yok etmesine izin vermeyecekler. İnsan olanların sol memeleri altındaki "Cevahir"ler, bu Güneşleri karartmayacaklar.

İyi ki Doğdun Güneş, aydınlığın sürekli olsun!

Başınıza çalın paranızı

Kanal D'deki "Şanslı Masa" ve TRT 1'deki "Bir Zahmet" isimli programlara ne kadar ilgilisiniz, bilemeyeceğim. Ben her iki programdan da tesadüfen haberdar olmuş biriyim. Ancak, o tesadüf anına binlerce küfür olsun!

Konuya Türk kalmak adına, bu programlara ilişkin internetten eleştirilere şöyle bir göz attım; bu sırada bana dert olan cepheden bir yakınma da aranıyorum, ne gezeer! Her iki programa ilişkin eleştiri odağı, yarışmacıların seçilmiş olup olmadıkları ya da kurguların ne kadar kötü hazırlanmış olduklarına yönelik.

Para için bu kadar düzeysizleştiğimizden rahatsız olanlar, eminim ki derhal bir başka kanala geçiyor ve paranın gücüne kendilerini teslim etmiş olan çoğunluk karşısında suskun kalmayı yeğliyorlar.

Aklım almıyor; batılı düşüncelerin sınırsızca tüketime dayalı ekonomik sisteminin yarattığı "ne olsa gider" girdabında insanlığın can çekiştiğini, kişi nasıl görmez? Para uğruna, başkalarının keyfiyetle maniple etmesine "insanım" diyen biri, nasıl izin verebilir? Utandım!

İnsan olma onurunu satışa çıkaran bu tür programların yapımcıları, sunucuları, oyuncuları, hatta zevkle izleyenleri sizlere öfkemi dile getirecek söz bulamıyorum!


 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.