SON DAKİKA
Hava Durumu

Erkekler kurbandır

Yazının Giriş Tarihi: 25.11.2011 12:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.11.2011 12:38

Çünkü onlara çocukluklarından bugüne "efendi" oldukları öğretildi.

Onlar hep iktidarı temsil ettiklerini öğrendiler; cinselliklerini bile iktidarlarının ölçüsünde yaşadılar, bu yüzden gerçekten sevmeyi öğrenemediler.

Bilinir ki gülmek kadar ağlamak da insana özgüdür; onlara ağlamak da çok görüldü, aslında gülmek de.

Minicikken anneleri onlara, "sen erkek adamsın, erkek adam ağlar mı oğlum!" dedi ya da "karı gibi ne gülüyorsun?" sözlerini duydular.

Ana avrat düz gitmeyi öğrendiklerinde, erkek oğullarının şanındandır sayarak, anneleri hiç kızmadı onların küfürlerine.

Hatta tanıklığını ettiğim nicesinde, ilk küfürleri ev halkının teyzelerinden, halalarından, komşu kadınlarından öğrendiler.

Minik pipileri nice teyzenin çekiştirmesi ve gülüşleriyle sordukları "bu ne? bu ne?" sorusuna, yarım yamalak konuşmalarıyla, "hanım kaması" demeleri istendi.

Düşüp yaralandılar, kanlarını umursamamayı öğrendiler.

Oyuncakları hep şiddet içeren şeyler oldu, çünkü onlar erkekti!

Yenik düştükleri kavgalarında, "sen ne biçim erkeksin, sen de ona vursaydın" sözlerini duydular.

Daha oyun çağındayken, büyük büyük kişiler alaysı gülüşmelerle, yanındaki kız arkadaşından hoşlanıp hoşlanmadığını sordu onlara; kızlara hep bu duyguyla yaklaşmayı öğrendiler.

Erkek çocuk sahibi olmak bir ayrıcalık olarak görüldü kadınların gözünde, kadınların yetiştirdiği erkeğin böyle düşünmesi kaçınılmazdı.

Ergenliğe atılan adımlarda uçanı kaçanı vurmasını öğrendiler.

Birlikte olduğu kızlar elinin kiri sayıldı ve çoğunluk analar bunu oğluna hak gördüler.

Bu yüzden, erkekçe sohbetlerinde birbirlerine anlatacakları listeyi kabarık tutmaya çalıştılar ve çoğunlukla bayağılaşabildiler.

İnsan, tarihsel süreçte toplumsal zihniyetleri belirleyen etmenleri hemen her konuda dönüştürmeyi başardı da "insanlaşmanın" kadın ya da erkek ayrımında bir kaynağı olamayacağını yeryüzü insanlarına öğretemedi.

Düşünen beyinler bile, en büyük toplumsal baskı gücünü oluşturan dinlerin erkek egemenliğini temsil etmesini olağan ve yasal saydılar.

Kadına şiddet uygulayan erkeklere verilecek cezaları hukuk yoluyla arttırsanız ne olur, zihniyetleri değiştirmedikten sonra!

Hukuka dayalı verilecek cezalar, yüzyıllardır töreler adına yitirdikleri canlarından daha mı ağır olacak?

Bu töre ki evine ekmek götüremeyen,
bu töre ki iflas eden,
bu töre ki çocuklarını okutamayan,
bu töre ki silah tutmak istemeyen,
bu töre ki cinselliğiyle varlık bulmak istemeyen
bu töre ki ... bu töre ki .... bu töre ki ... nice erkeği kendini öldürmeye götürmüştür.

25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü.

Ben bir kadın olarak, türümün bütün farklılıklarının farkında olan ( kadınlığımın bütün özelliklerinin sorumluluklarının ve hazzının bilincinde) bir kadın olarak, önce insanım, diyorum.

Erkek ya da kız, çocuklarımızı yetiştirirken (bilimsel kabul üzere, insanı cinsi hayvandan ayıranın düşünme düzeyinin farklılığı noktasından hareketle), "insan olma bilincinin değeri"ni onlara öğretmemiz yetecektir.

Sevgiyle kalın!
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.