SON DAKİKA
Hava Durumu

Üniversite kentle buluşabilir mi?

Yazının Giriş Tarihi: 05.10.2011 01:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.10.2011 01:00

48 bin öğrenci 5 bin akademik ve idari personeli ile Türkiye'nin 10'uncu sıradaki üniversitesi olan Uludağ Üniversitesi bu eleştirileri hak eden bir anlayışla yıllardır kendi kabuğunda yoluna devam etti.

Zaman zaman kabuğu kırmak için kimi çabalar gösterildi ancak bunlar cılızdı, değişen bir şey olmadı.

Uludağ Üniversitesi'nin çiçeği burnundaki rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, bu eleştirilerin de etkisiyle düzenlediği basınla sohbet toplantısında kentle bütünleşme yolundaki çabalarını ve hedeflediği yönetim anlayışını anlattı.

Bu anlayışı 'adalet, ortak akıl, şeffaflık, hesap verme ve hoşgörü' olarak ortaya koyan Prof. Dilek, 'iç çekişmelerinden arındırılmış ve işine odaklanmış bir üniversite' yaratmak istediklerine vurgu yaptı.

Göreve geldiğinden bu yana geçen altı ayı değerlendiren rektör, altı aylık periyotlarda basınla bir araya gelerek 'bilgilendirme' yapacaklarını söyledi.

Üniversitenin web sayfasındaki "öneri merkezi"ne yapılan öneri ve projelerin umut verici olduğunu belirten Prof. Dilek, bilimsel üretkenliği yüksek, ürettikleri ile kamusal yarar sağlayan bir anlayışa sahip olduklarını anlattı.

Şunu da vurguladı rektör: "Bürokratik ve akademik oligarşiye teslim olmuş üniversite modeli ile yaşadığımız çağda ayakta kalmamız mümkün değil."

Üniversitenin, makale, gönderme yapılan eser, patent, faydalı model ve lisans sayısı gibi verilerinde artışın en önemli hedefleri olduğunu, bunun için de teşvik edici, ödüllendirici önlemlerden söz etti.

Rektörün, Uludağ Üniversitesi'ni sayılı üniversiteler arasına çıkarma, kentle bütünleştirmeye yönelik adımları, demokratik, çerçevesi güzel, iyi niyetli hedefler.

Ancak sorun, Uludağ Üniversitesi'nin Bursa ve kent dinamikleriyle bütünleşememesi sorunundan öte.

Dahası Türkiye'nin üniversite sorunu.

Bu sorunun kökü de resmi devlet ideolojisine uzanan, "bilimsel özgürlük"le Türkiye'nin siyasal kültürüyle, demokrasi kültürüyle ilgili bir sorun.

Her şeyden önce özgür düşüncenin olmadığı, bilimsel çalışmaların kırmızı çizgilere çarpma ihtimalinin yüksek olduğu 'Türkiye Üniversitesi'nde bilim üretmek zor.

İdari ve mali yönden de bir tür vesayetin etkisi altındaki üniversite bulunduğu kentle, toplumla ne kadar bütünleşip sorunlara özgür bakış açısıyla çözümler üretebilir.

İktidarın ya da yerel yönetimlerin o kentte yaşayanların ortak haklarını doğrudan ilgilendiren yanlış uygulamalarına karşı demokratik bir tepki ortaya koyamazsa nasıl kentle bütünleşebilir.

Bütçeden bilimsel çalışmalara ayrılan payın yetersiz olduğu, TÜBİTAK, TÜBA gibi bilimsel kurumların siyasal iktidarın etkisine girdiği, Darwin'in "Evrim Teorisi" nedeniyle hasım bellenerek kitap ve dergilerden birer birer çıkarıldığı bir ortamda nasıl özgürce bilim üretilebilir.

Rektörlerinin YÖK ve cumhurbaşkanının vesayeti altında seçildiği, siyasal tercihlerin ağır bastığı bir üniversitede ne kadar bilim üretilir, o üniversitenin kaç uluslar arası dergide adı geçer, kaç bilim insanının makalesi, bilimsel çalışması yer alır.

Batı ülkelerindeki üniversitelerde bunlara rastlayamazsınız. Rektörler üniversitenin akademik kadrosu ve öğrenci temsilcileri tarafından seçilir ve Türkiye'deki gibi siyasal güç gösterilerine dönüşmez.

Hiçbir iktidar ya da gücün 'ünivesiteyi ele geçirmek' gibi bir derdi olmaz. Çünkü orada sadece bilim üretilir.

Bugün Türk üniversitesinin bu noktaya gelmesinde 12 Eylül askeri darbesi kuşkusuz büyük rol oynadı.

Aradan geçen bunca zaman içinde YÖK'ün kaldırılarak yerine daha demokratik ve özgür bir yapının kurulmaması iktidarların bu konuda samimi olmadığını da gösteriyor.

Dileriz Rektör Prof. Dr. Kamil Dilek ve ekibinin ana esaslarını ortaya koyduğu yönetim anlayışı ile Uludağ Üniversitesi hak ettiği yere gelir kentle bütünleşir.

KENT KONSEYİ'NE ÇAĞRI

Rektör ve yardımcılarının basınla sohbet toplantısında, amacından uzaklaşıp Büyükşehir Belediyesi'nin yan kuruluşu haline gelen Bursa Kent Konseyi'ne de bir çağrı geldi.

Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güllülü, üniversitenin kentle bütünleşmesi konusunda kent dinamiklerine de büyük iş düştüğünü söyledi.

Birçok ilde kent konseylerinin bu konuda önemli işlevler üstlendiklerini belirten Prof. Güllülü, Kayseri, Konya ve Gaziantep kent konseylerinin o illerdeki üniversitelerle ortak çalışmalara imza attıklarını ve üniversitelere de önemli kaynak aktarımlarına aracılık ettiklerini ifade etti.

Güllülü, Kayseri Kent Konseyi'nin Erciyes Üniversitesi'ne 25 milyon lira kaynak sağladığını örnek olarak verdi.

twitter.com/zaferopsar
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.