SON DAKİKA
Hava Durumu

Rektörün Bozbey'e sebeb-i ziyareti

Yazının Giriş Tarihi: 17.02.2018 09:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.02.2018 09:54

Anadolu'da bir söz vardır, "bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü" ya da "hangi dağda kurt öldü" derler, sürpriz, insanı şaşırtan bir durum karşısında.

Prof. Dr. Kamil Dilek'ten çok daha az oy almasına karşın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Prof. Dr. Yusuf Ulcay'ın Nilüfer'in CHP'li Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'i ziyaret ettiğine ilişkin haberi okuyunca 'hayırdır' dedim 'hangi dağda kurt öldü acaba'... Çünkü yaklaşık üç yıl önce göreve geldiğinden bu yana Ulcay'ın Üniversitenin Nilüfer Belediyesi ile olan ilişkilerdeki tavrını düşününce bu soru da ister istemez akla geliyor.

Göreve geldikten sonra ilk icraatlarından biri Nilüfer Belediyesi'nin üniversite kampusünde öğrencilere yaptığı çorba dağıtımını iptal etmek olan Rektör Ulcay, Belediyenin yıllardır geniş katılımlı kültür sanat etkinliklerinde kullandığı Fethiye Kültür Merkezi'nin kullanımına ilişkin protokolünü yenilememiş, son olarak da Nilespit'e kampus içinde durak vermemişti.

O rektör ki, katılımcıları arasında kendisini eleştiren CHP'li milletvekilleri olduğu için kampüs alanındaki salonlarda birçok panel ve konferansa izin vermemiş, buna karşılık 'hocaefendi' ünvanlı katılımcıların olduğu dini panel ve konferanslara salon vermişti. Elbette bir üniversitede her türlü görüş, düşünce kendine açıklama imkanı bulmalı ancak her görüşe eşit mesafede durması gereken rektör iktidara muhalif duruşa sahip görüşler konusunda pek bir katı!

Üniversite öğrencilerinin eğitim-öğretim yılı biterken stres atmak, biraz olsun eğlenmek için organize ettikleri geleneksel Bahar Şenlikleri'ni, dini referanslar üzerinden hareket eden ve bunu eğitimin her kademesine yaymayı amaçlamış, üniversitenin çeşitli salon ve odalarındaki Atatürk portrelerinden rahatsızlık duyan, iktidarın gözdesi bir sendikanın "geleneklerimize, değerlerimize aykırı" şeklindeki şikayetleri doğrultusunda kaldıran Rektör, nasıl olmuştu da iade-i ziyaret diyerek 3 yıl sonra Bozbey'e gitmişti? İade-i ziyaret 3 yıl sonra mı yapılırdı?

'Rektörden Bozbey'e zeytin dalı' diye değerlendirdiğim ziyaretin adı resmiyette her ne kadar 'iade-i ziyaret' olsa da aslında zorunluluklardan doğan bir ziyaret. Yani istemeye istemeye yapılan bir ziyaret gibi... Zoraki diyorum, çünkü üniversite kampusü içinde süren, başlayacak olan yapı işleriyle, yani imar konularıyla ilgili. 1/5000'lik planların uygulaması Büyükşehir, 1/1000'lik planların uygulanması İlçe Belediyesi'ne ait olduğu için ruhsatlar Nilüfer Belediyesi'nden geçiyor, kampus içinde inşaatına başlanan cami dahil.

Türkiye'nin üçüncü büyüğü olacağı ve Bursa'nın her yerinden görüleceği ifade edilen caminin neden Bursa'da insanların daha kolay ulaşacağı bir başka bölgesine değil de, üniversitenin içine yapılıyor olması da tartışma konusu. Deniliyor ki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2 yıl önceki ziyaretinde buraya büyük bir cami yapılmasını istemiş. O buraya yapılsın dediyse başka bir yer aranmaz değil mi? Bu söz üzerine kim ne diyebilir! Bu durumda Uludağ Üniversitesi bundan sonra dünya ve Türkiye sıralamasında en büyük camiye sahip üniversite olarak anılacak demektir!

BOZBEY: BİNALARIN ÇOĞU RUHSATSIZ

Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey 3 yıl sonra da olsa iade-i ziyareti üniversite adına, kent adına olumlu bulduğunu söylüyor, "Neticede üniversite bizim üniversitemiz." diyor.

Üniversitedeki plan çalışmalarının Prof. Dr. Kamil Dilek'in Rektörlüğü döneminde belli bir aşamaya geldiğini, bu durumu Prof. Dr. Yusuf Ulcay Rektörlüğe atandıktan sonra yaptıkları ziyarette kendisine ifade ettiklerini belirten Bozbey, şunları söylüyor:

"Biz Rektöre 'hayırlı olsun'a gittiğimizde durumu anlattık kendisine. Çünkü burada binaların hemen hemen hepsi ruhsatsız. Bizim için de sizin için de sıkıntı olmasın dedik. Planlama süreçlerini devam ettirelim, planlamaları gerçekleştirelim siz de ruhsatlarınızı alın, işler ruhsata bağlansın, imar planını yaptıktan sonra içeride istediğiniz binaları yapabilirsiniz, üniversitenin bir planı olsun dedik. 'Doğru, haklısınız, tamam ben ilgileneceğim' dedi. Daha sonra olumsuz şeyler oldu. Bizim çorba dağıtımı ile ilgili Fethiye Kültür Merkezi ile ilgili ortaklaştırdığımız konularla ilgili projeler ortadan kalktı. Haliyle bunlar olunca bir görüşme olanağı da bulunamadı 3 yıl. Planlama çalışmaları ile ilgili bir noktaya gelindi. Üniversite planı yaptı. Rektör Bey de iade-i ziyaret talebinde bulundu. Buyurun bekleriz dedik. Bir nevi iade-i ziayeret oldu ama mesafesi uzun oldu. Ama olsun biz yine kent adına kentli adına bunu yapmak zorundayız. Çünkü 50 bine yakın öğrencimiz bu kampüste."

Ziyarette çorba dağıtımı ve Fethiye'deki Kültür Merkezi'nin kullanımına ilişkin konu gündeme gelmemiş. Bozbey sadece Nilespit konusunun konuşulduğunu bunun da Büyükşehir Belediyesi'nin üniversite kampusü içindeki yolları yapmasından sonra faaliyete geçeceği konusunda Ulcay'ın söz verdiğini aktardı.

Bozbey, üniversite ile aralarında buzların eridiği şeklindeki ifadeler konusunda, "Benim için buz yoktu. Neticede hepimiz insanız, bazan hata yaparız, hatadan döneriz. Sanıyorum Rektöre bu yönde bir baskı, farklı bir etki oluşturulmuş olabilir. Prof. Dr. Kamil Dilek'in bizimle ilgili yaptığı işlerin bir suçmuş gibi sunulması doğru değil. Biz bir kamu hizmeti yapıyoruz orada öğrencilere. Spor tesisi yaptık öğrenciler kullanıyor." diyor.

Fethiye Kültür Merkezi'nin hala boş ve bakımsız olduğuna dikkat çeken Mustafa Bozbey, "Biz kullanıyorduk, bakımını da yapıyorduk. Bu salonu yeniden talep edebiliriz. Uzun vadeli bir protokol sözkonusu olabilir." derken, kampus içinde çorba dağıtımına tekrar dönmeyi düşünmediklerini çünkü Görükle'de öğrencilere günde 2 bin dolayında çorba ve simit dağıtımı yaptıklarını hatırlatıyor.

Bu arada Bozbey, Görükle Belediyesi'nin kapatılarak Nilüfer'e bağlanması ile kampus alanında kalan stad ve çevresinde 112 bin metrekarelik arazinin de Nilüfer Belediyesi'ne ait olduğu bilgisini verince ziyaretin nedeni daha da yerli yerine oturdu.

Bozbey, oradaki stadı talep ettiklerini ancak Rektörün, stadın kampus alanından ayrılmasını istemediğini aktrarak, "Orada mevcut arazi yolları vardı. Kadastrol yolların tapulaşması ile 112 bin metrekare alacak yer var. Stadyumu talep ettik. Rektör de stadyumun bölünmesi taraftarı değil. Burayı uzun vadeli protokolle verebiliriz dedi. Onda da pozitif bir yaklaşım gördük. Çünkü Nilüfer açısından üniversite gençliği önemli." ifadelerini kullandı.

Normalde olması gereken bir üniversite ile o üniversitenin bulunduğu kentin yöneticilerinin yakın diyalog içinde olması daha iyi bir eğitim ortamı için işbirliği sergilemesidir. Ancak Türkiye'de devletin neredeyse tüm kurumları özellikle bu iktidar döneminde iyice siyasallaştırıldığı için kurumların başına getirilen yöneticiler de bu refleksle hareket ediyor.

AKP iktidarı devleti bir parti devletine dönüştürme hırsından vazgeçmediği sürece, ki vazgeçmeyecektir, benzer sorunları yaşamaya devam edeceğiz...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.