SON DAKİKA
Hava Durumu

Paris'te başka, Türkiye'de başka...

Yazının Giriş Tarihi: 16.01.2015 10:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.01.2015 10:55

Ne güzel, Türkiye adına sevindirici bir tutum değil mi...

Bu uluslar arası dayanışmanın amacı neydi, Fransa Devlet Başkanı Hollande ne demişti; "Bu saldırı özgürlüğümüze yönelik bir saldırı". İslam'ı, Müslümanlar'ı suçlamadan bunu söyledi Hollande.

Yürüyüşün amacı ve dünyanın dayanışması da özgürlüklere, başta da ifade özgürlüğüne yönelik saldırılara karşı bir dayanışmaydı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu da bu dayanışmada yerini almış biz de olması gereken bu demiştik.

Sonra ne oldu?

Charlie Hebdo dergisi saldırıdan sonraki ilk sayısını 16 dilde 3 milyon adet bastı. Cumhuriyet gazetesi de Charlie Hebdo ile dayanışma adına ifade özgürlüğüne sahip çıkmak için Türkçe basımın yayın hakkını alarak yaptığı karikatür seçkilerini 4 sayfa olarak yayınladı.

Vay sen misin bunu yayınlayan...

Gazete daha dağıtıma çıkmadan sabahın köründe matbaadan çıkan kamyonlarda hukuka aykırı polis kontrolleri, ablukalar, gazete önünde gösteriler...

Sonra, iktidar odaklarından Cumhuriyet'i hedef gösteren tehdit dolu salvolar...

Paris yürüyüşü için "Uluslararası dayanışmadaki yerimizi, öncülüğümüzü gösterdik" diyen Davutoğlu, Türkiye'ye döndükten sonra aslına döndü.

Davutoğlu, Cumhuriyet'in Charlie Hebdo ile "dayanışma" amacıyla seçki yayımlamasını, "Bu basın özgürlüğü değildir, basın özgürlüğü ile hakaret etme alçaklığını yan yana koyamayız" deyince res'en soruşturma geldi.

THY de durumdan vazife çıkartarak uçaklara konulan gazetelerin arasından çıkarıverdi Cumhuriyet'i!

Davutoğlu ile birlikte Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş ve Salih Kapusuz başta olmak üzere birçok AKP'li de Cumhuriyet'i hedef tahtasına koydu.

Davutoğlu, "Bu ülkede Hz Peygambere hakaret edilmesine izin vermeyiz" diyerek olmayan bir hakaretten söz edip olmayan bir düşman yaratırken, Salih Kapusuz da "Müslüman mahallesinde salyongoz sattırmayız" buyurdu.

Dini birtakım hassasiyetler nedeniyle mi bu çıkışlar yapılıyor diye düşünüyor insan ama bu kez de akla, AKP'li bazı bakan ve vekillerin din, Hz Muhammed ve Kur'an'a ilişkin söyledikleri şeyler geliyor...

Neydi onlardan bazıları; 'Bakara, makara... Makara iyi' diyen, akrabaya torpile 'her Cuma hutbede imam, akrabayı koruyun kollayın diyor' diye kılıf uyduran, 'Hz Muhammed de kibre kapılmıştı' diyen, kamu malına yönelik yolsuzluğu 'günah işleme özgürlüğü' olarak savunup '17 Aralık günah işleme özgürlüğüne müdahale' diyenler...

Peki Sayın Davutoğlu, çıkıp kamuoyu karşısında partinizdeki bu isimlere Cumhuriyet'e köpürdüğünüz gibi olmasa bile kibarca da olsa iki kelime ettiniz mi? Ya da parti yetklili kurularında ne yaptınız madem bu kadar hassas iseniz.

Öyle ya, dine, kutsala karşı her kimden gelirse gelsin 'olumsuz bir eylem ya da söz karşısında' tepki göstermesi gerekmiyor mu Davutoğlu ve diğer AKP'lilerin?

Demek ki mesele dini hassasiyetle açıklanacak gibi değil; mesele iktidar...

Mesele dini duyarlılığı olan kitleyi bu tarz çıkışlarla 'olmayan hakaretler üzerinden olmayan düşmanlar yaratarak' sandıkta AKP için diri tutmak.

Demek ki mesele ifade özgürlüğü filan da değilmiş... Öyle olsaydı, Paris'te Charlie Hebdo'ya yapılan saldırıya karşı gösterdiğiniz dayanışmayı Cumhuriyet'e yönelik baskı ve tehditler karşısında da gösterirdiniz.

Demek ki, Paris'e de dünya liderleri ile sadece poz vermek için gidilmiş...

twitter.com/zaferopsar

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.