SON DAKİKA
Hava Durumu

Milletvekillerini bekleyen tarihi sorumluluk

Yazının Giriş Tarihi: 09.01.2017 09:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.01.2017 09:42

Meclis'te bugün görüşmeleri başlayacak olan Anayasa Değişikliği Teklifi-adına cumhurbaşkanlığı sistemi deniyor-12 Eylül Anayasası'nın kuvvetler ayrılığı ve parlamenter rejim düzenlemesine bile rahmet okutuyor...

Ama iktidar cenahı değişikliği muhtemelen 12 Eylül 2010 referandumunda yaptığı gibi 'darbe anayasasını değiştiriyoruz' demagojisi yaparak savunacak... Nasıl o değişikliğin birkaç kritik maddesi yargıdaki düzeni bozup ülkeyi bugünlere getirdiyse...

Oysa 12 Eylül ruhu salt anayasa ile değil; başta Siyasi Partiler, Seçim ve YÖK Yasaları olmak üzere birçok yasa ile sürüyor.

Anayasaların, kuvvetler ayrılığının çıkışı iktidar gücünün bir kişi ya da grup tarafından keyfi olarak kullanımını sınırlandırmak, fren koymak içindir. Kuvvetler arasındaki denge mekanizması bunun için gereklidir.

Toplumsal sözleşmeler olan anayasalar demokratik hukuk devletlerinde bireyi devlet gücünü kullanan iktidarların keyfi uygulamalarına karşı korur. Avrupa'da demokrasi uzun mücadeleler sonunda bu ilkeler üzerine inşa edilmiş gelişmiş ve dünyaya örnek olmuştur.

AKP'nin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gündeme getirmesiyle raftan indirdiği, parlamenter sistemi 'cumhurbaşkanlığı sistemi'ne dönüştüren Anayasa Değişikliği Teklifi bırakın içeriğini, normal bir anayasa değişikliği yolu bile izlemiyor.

Bir ülkede tüm toplum kesimlerini kapsayan onları birarada tutan sözleşmeler olan anayasaların bir kurucu meclis gibi geniş katılımla yapılması ya da değiştirilmesi gerekir. Oysa bu teklif sadece AKP ve MHP'nin uzlaşması üzerine AKP'li 316 vekilin imzası ile Meclis'e sunulmuş durumda.

Bu teklif hem tüm partilerin üzerinde uzlaştığı bir metin olmadığı gibi hem de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hal koşullarında bir değişikliğe gidiliyor.

Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Gazi Meclis'in yetkileri 'İkinci Kurtuluş Savaşı' olarak tanımlanan bir dönemde ortadan kaldırılarak kuvvetler tek kişide toplanıp Tanzimat'taki düzenlemenin bile gerisine gidiliyor.

Kurtuluş Savaşı'nın olağanüstü koşullarında Mustafa Kemal'in üzerinde toplamayı düşünmediği yetkiler 'ileri demokrasi' olarak tanımlanan bir dönemde tek kişiye verilmek isteniyor. Bu kişi ister bugünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan olsun ister başkası olsun yanlıştır. İlke olarak yanlıştır.

Şimdi; demokratik hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını savunan milletvekilleri tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya...

Ya kendilerini ve parlamentoyu etkisizleştiren değişikliğe evet diyerek Türkiye'yi belirsiz bir süreçle karşı karşıya bırakacaklar ya da dik duruş sergileyerek Türkiye'nin Tanzimat'tan bu yana süren parlamenter rejim geleneğine sahip çıkarak tarihe geçecekler...

Eğer milletvekilleri bu değişikliği referandum aralığında kabul ederse bahar aylarında önümüze bir sandık daha gelecek.

O zaman bu tarihi sorumluluk halkın omuzlarında olacak...

@zaferopsar
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.