SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarkovski'nin T'si , Ceylan'n C'si...

Yazının Giriş Tarihi: 11.10.2011 02:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.10.2011 02:45

3 Maymun'dan sonra ne yapacağı merakla beklenirken, "Bir Zamanlar Anadolu'da" ile küçük insanların küçük dünyalarına kamerasını çevirmeye devam etmiş.

İzinden aktığı ünlü Rus sinema insanı Andrei Arsenyevich Tarkovsky'i iliklerine kadar örnek almaya devam eden ve Tarkovsky'nin ekolünü sinemasına iyice oturtan Nuri Bilge Ceylan kayıtsız şartsız ülkemizin dünya markası haline gelmiş en tanınan yönetmeni olmayı sürdürüyor.

Koza, Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, Uzak, İklimler, Üç Maymun ve son olarak Bir Zamanlar Anadolu'da ile Cannes Film Festivali'nde kendisini de şaşırtan ödülü ile "Fransa'da almadık unvan bırakmayan" Ceylan, bir kez daha yabancı dilde en iyi film oscarı dalında Türkiye'nin aday adayı oldu.

Daha önce Üç Maymun'la bu kategoride ülkemizi temsil etmek için tercih edilen Nuri Bilge Ceylan akademi üyelerinin ilgisini çekmeyi başaramamıştı.

Son olarak, New York Film Festivali'ne katılan Ceylan, ''Türkiye'de Oscar çok önem verilen bir şey. Biz de madem bu görev verildi elimizden geleni yapacağız'' diye konuşmuş.

Akılma, büyük şampiyonalara hazırlanan milli takımların teknik direktörlerinin açıklamaları geldi.

"Elimizden geleni yapacağız!"

Nasıl yani, filmi bir daha mı çekeceksin?

O filmi en iyi şekilde çekerek zaten elinden geleni yapmadın mı? Daha en olsun?

Yoksa filmi çekmek yetmiyor mu? Ödül almak için başka şeyler mi yapmak lazım?

Ceylan'ın bu açıklamasının yanlış anlaşılma olmasını diliyorum, yoksa bugüne kadar bir çoğunu Cannes'da aldığı ödülleri için, filmi çekmenin ötesinde "başka şeyler mi elinden geldi?" diye düşünmeden edemeyeceğim!

Sonuçta bir film yapıldı, bitti! Eğer bu aşamadan sonra festivaller ve yarışmalarda bir takım kulisler ve gayri ahlaki ilişkiler dönüyorsa "esas film orada çekiliyor(!)" demektir.

Şaka bir yana, Bir Zamanlar Anadolu'da Nuri Bilge Ceylan'ın en iyi çalışması diyebilirim.

Tek kusuru 150 dakika olması...

Görüntüsü, oyunculukları, kurgusu ve anlatım diliyle tam bir sinematografik şölen sunuyor izleyiciye.

Ancak öykünün 100 dakikada da anlatılabileceğini, yönetmenin tarzına da saygı duymak gerektiğini anımsatmakta yarar var!

Bir Zamanlar Anadolu'da, ortalama sinema izleyicisinin ötesinde bir kitleye hitap etmesine rağmen 2 haftada 89.543 kişi tarafından izlenebildi.

Dünya'nın sayılı yönetmenleri arasında gösterilen bir sinemacının yaptığı işe bir toplum bu kadar kayıtsız kalıyorsa, "Bu halk sinemadan anlamıyor!" tanımlamasını (bir kez daha) yapmak kaçınılmaz oluyor!

65 kopya ile sinemalardaki yerini alan, fakat bu denli az ilgi gören bir iş, eğer dünyada alkışlanıyor, ödüllere layık görülüyorsa, hiç olmazsa 70 küsur milyonluk bir ülkede 200-250 bin kişinin ilgisini çekmesi gerekmez mi?

Filmi Dünyaca ünlü bir yönetmenimiz çekmiş, oyuncu kadrosu da yerli yerinde. Karakterlere hayat veren sanatçılar hem ünlü, hem de çok başarılı!

İzleyiciden tık yok!

Peki ya sorun nerede? Bu insanlar neden bu filme ilgi göstermez! Yoksa Recep İvedik haklı mı?

Andrei Tarkovski'nin T'sini , Nuri Bilge Ceylan'n C'sini bilmeyen bu halka müstahak değil mi bu olanlar?

Çok şey istediğimin farkındayım; konumuzla da ilgisi yok ama bu milletin bakkalı da, avukatı da, manavı da, mühendisi de karısına, kızına şiddet uyguladığı zaman neden şaşırıyoruz, onu anlamıyorum!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.