"Tepenin Ardında" Cem Yılmaz var!

Zafer Plaza Cinetech'in 5 Nolu salonunda tam 7 kişiydik...

Özellikle "sinemada" diyorum, çünkü artık sinemada "sinema filmi" izlemek pek de kolay olmuyor.

Devşirme senaryolarla malı götürme ve hasımlarıyla sidik yarışına girmiş ısmarlama filmlerle salonları kapatan uyduruk yönetmenlerin film(cik)leri yetmiyormuş gibi, Cem Yılmaz da sinemanın bakir salonlarına göz koyup son performansıyla gişeleri ağlatmayı başardı(!)
Gözü olanın gözü çıksın, Allah daha çok versin de, keşke sinema salonlarını filmlerinle kopartabilseydin be Cem Yılmaz!

Ferzan Özpetek seni filminde oynatıp gişeden bir hayli umutlanmıştı da, orada seni izlemeye gelmeyenlerden intikam almak için mi bunu yaptın, arkadaş?

Son şovun 3 günde 502 bin kişi yaptı, tam 296 kopya ile salonları kapadın ya, gerçek sinemacıların ahı var üzerinde bilmiş ol!

Bir sen kalmıştın bu milletin zaaflarından yararlanmayan, sana da helali hoş olsun...

Bol ödüllü, Türkiye gerçekliğini naif dokunuşlarla anlatan, abartısız ama kaliteli oyunculuklarıyla dikkat çeken ve 14 kopya ile sinemalarda kendine yer bulan Emin Alper'in ilk uzun metraj filmi "Tepenin Ardı" insanların sahte korkularla yarattıkları düşmanların hayatlarını ne hale getirdiklerini yalın bir anlatımla beyaz perdeye aktarıyor...

"Bu filmi gidin sinemada mutlaka izleyin" desem hanginiz bana inanıp Cem Yılmaz'ın işi yerine bu filme gider?

Küçük insanların, basit ve sıradan umutlarla sürdürdükleri yaşamları bire bir bizim insanımızı ve Türkiye gerçeğini vuruyor yüzümüze de, vurması işinize gelmez değil mi?

Biz şişirilmeye, gaz verilmeye, pohpohlanmaya, saçma sapan esprilere güldürülmeye kodlanmışız, çünkü...

Sinemasal gerçeklikte perdeye yansıyan bu tablo, daha önce Devrim Arabaları'nda, Beş Vakit'te, 3 Maymun'da, Kader'de, Barda da nasıl ki Recep İvedik'in gölgesinde kaldıysa, "Tepenin Ardı" da Cem Yılmaz'ın sinema canavarına yem olmaktan kurtulamayacak!

Peki soru şu:

Cem Yılmaz'ın buna ihtiyacı mı vardı?

Türkiye'nin acı gerçeklerini göz ardı ederek tamamen "malı biraz daha götürmek" amacıyla, olmayan bir sinema mantığıyla şovunu filme çekip sinema salonlarını da kapatmak hangi vicdana sığar?

Sağ olsun, Cem Yılmaz bu son icraatıyla ahalimizin sinemadan anlamadığını bir kez daha yüzüne çarptı ve tüm sinemacılara da "hepiniz bu kadarcıksınız. Onca filmler çekip, senaryolar yazıyorsunuz, ben senaryosuz, setsiz, yönetmensiz, tek başıma hepinizi gişeye gömdüm" diyerek hepimize nanik yaptı!

İşte Türk sinemasının hali budur!

...Ve bu kadar basittir işte sinema yapmak, ya da yapamamak.

'Tepenin Ardında'ki korkularımızdan biri de Cem Yılmaz'mış meğerse.

Gazan mübarek ola Türk sineması, zaten yoktun, Cem Yılmaz bu muhteşem(!) performansıyla üzerine son toprağı da atmış oldu.

El fatiha!