SON DAKİKA
Hava Durumu

"Küf"lenen vicdanlara "Zerre" kadar film!

Yazının Giriş Tarihi: 10.10.2012 05:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2012 05:52

Türkiye'nin en köklü ve en etkili sinema festivalini 49'uncu yılında ne kadar kötü düzenlendiğini tekrar anımsatmama gerek yok, diyemiyor ve tekrar anımsatıyorum: Festival çok yavan gidiyor!

Ama bizim için önemli olan filmler ve bu filmlerden biri de Zerre!

Dün bizim için Altın Portakal'da önemli bir gündü.

Önemli sahneleri Bursa'da çekilen ve İnSanat olarak destek verdiğimiz Zerre filminin galası yapıldı ve ilk defa izleyici ile buluştu.

Altın Portakal'ın merakla beklenen yarışma bölümünün iddialı filmini arkadaşım Erdem Tepegöz çekti. Farklı bir anlatım yolunu seçen Erdem, ilk uzun metrajlı filminde, yaşlı annesi ve engelli kızıyla var oluş mücadelesini beyaz perdeye aktarırken, yalnız bir kadının toplum içerisinde zerre kadar değeri olmadığını, toz zerreciklerini metafor olarak kullanıp filmini anlatıyor.

Zerre'den önce gündüz seansında ise bir başka genç yönetmen Ali Aydın'ın uluslararası festivallerden de ödüllerle dönen, çok ses getiren filmi Küf'ü izledik.

Bir yan da Küf, öte yanda Zerre...

Ali Aydın'ın metaforik anlamda kullandığı 'Küf'ü filmin dokusunda pek göremedim. Hatta öyle güzel kareler ve pırıl pırıl görüntüler vardı ki, Ercan Kesal'ın muhteşem performansıyla hayat verdiği, faili meçhul cinayete kurban gitmiş oğlunun akıbetini soruşturan demiryolu işçisi Basri'nin küfleşmiş umudu, kişiliği ve hayatıyla örtüşmemiş. Bu filmde Cemil karakterini canlandıran Tansu Biçer'in de başarılı performansının altını çizmek isterim. Küf'ü izlerken, "Ali Aydın çok mu Nuri Bilge Ceylan sinemasının etkisinde kalmış" diye düşünmeden edemedim. Uzun ve sıkıcı planlarla ilgili soruya, "Hayat zaten sıkıcıdır. Ben bu sıkıcı hayatı nasıl canlandırabilirim ki?" şeklinde yanıtlayan Ali Aydın'a sinemanın hayatın ta kendisi olmadığını, zaten kamerayı kullanarak bu gerçekliği yıktığını, el fenerine ve sokak lambasına bilgisayarda uyguladığı ışık efektiyle kendisini yalanladığını düşünüyorum!

Zerre ise hem anlatım dili, hem de metaforunu kullanma bakımından 'Küf'e nazaran daha etkili. Çok abartılmamış ve yerinde kullanılan her zerrede, hayatta kalmak, var olmak için iş arayan Zeynep'in çaresizliğini iliklerimize kadar hissettirdi.

Filmde küçük bir rolüm olmasına rağmen, ben de ilk defa dünkü galada izledim Zerre'yi.

Filmde oynamış, yapımında görev almış olmam bu film hakkında yorum yapmama engel değil. Zaten Erdem'e de dedim, "Beğenmezsem, gözünün yaşına bakmam, eleştiririm!" O da, "tamam" dedi, "istediğini yazabilirsin"

İstediğimi değil, gördüğümü yazmaya çalışıyorum. Bu Küf için de geçerli, Zerre için de!
Erdem Tepegöz, toz zerrelerinin yanı sıra hayvanlarla insanların konumlarını da filmin doğru noktalara yerleştirmiş. Virane yatakhanedeki dolabının arasında dolanan fare, sokak arasında bulduğu kemikle yetinen köpek, uçuşan toz zerrecikleri, birilerinin zafer ve mutluluğu için patlatılan havai fişekler ve Jale Arıkan'ın başarıyla canlandırdığı Zeynep'in sıkıntılı anlarda burnundan akan kan...

Haftalık ve geçici işlerde çalışan kadınların temiz bir yatakta uyuyabilme, beş-on TL fazla yevmiye uğruna kendilerini kirletmesiyle toplumsal gerçeğimizi izleyenin yüzüne vuruyor, bunu yaparken de asla didaktik olmuyor, karakterleri ve durumlarını acındırma yoluna gitmiyor.

Küf Türkiye'den faili meçhullerle ilgili ideolojik olmuş bir konuya değinirken, Zerre daha evrensel bir ideoloji ile varoluşu sorgulatıyor!

Bunlar Zerre'nin artıları...

Eksileri ise filimin tamamının aktüel kamera ile çekilmesi. Zaman zaman gözü yorduğu düşüncesindeyim. Elbette ki bu yönetmenin tercihidir, Erdem'e saygı duyarken de belirtmeden geçmek istemedim. Zeynep'in engelli kızını yıkadığı sahnenin biraz daha kısa olabileceği yönünde eleştiriler yapıldı ki, izlerken ben de benzer şeyleri düşündüm.

Zerre de Küf gibi, yönetmenin ilk filmi ve bence iki filmin sinematografisi başarılı. Bu iki film arasında Zerre, bir adım öne çıkıyor.

Tahminime göre jüri, En İyi Erkek oyuncu ödülünde Elveda Katya'daki performansıyla Kadir İnanır ve Küf'ten Ercan Kesal arasında tercih yapacak ya da ikisine de ödül verecek. En İyi Kadın oyuncu konusunda Elveda Katya'nın Rus aktrisi Anna Andrusenko, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu olarak Elveda Katya'da ve Zerre'de başarılı bir performans sergileyen Rüçhan Çalışkur, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu olarak da Küf'te parlayan Tansu Biçer'in tercih edileceğini düşünüyorum. Zerre'nin Zeynep'i Jale Arıkan'ın da En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde jürinin tercih edebileceği isimlerden olabilir.

En iyi Senaryo Elveda Katya, En iyi Görüntü Yönetmeni Küf, En İyi Kurgu Zerre, En İyi Müzik Elveda Katya, Genç Yetenek Ödülü, Abdulkadir Tuncer (Güzelliğin On Par Etmez) şeklinde sonuçlanacağını ön görüyorum.

En iyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi İlk Film konularında ise jürinin işinin pek de kolay olmayacağını düşünüyorum.

Jüri ile ilgili tek handikabım ise Hülya Avşar'ın sinemadan anlamıyor olması ama öteki isimlere de haksızlık etmemek lazım. Zira jüri üyeleri arasında çok değerli isimler var ve bu isimlerle başkan Avşar nasıl ortak paydada buluşacak, herkesin merak ettiği ve yanıtını heyecanla beklediği bir sonuç.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.