SON DAKİKA
Hava Durumu

Ovalara dağlara barış gelmiş, ya kentlere?

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2013 09:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2013 09:22

Hepimiz de 40'lı yaşların ortalarındayız. Çoluk çocuk sahibiyiz, ev geçindirme derdindeyiz de...

Ve hepimiz işsiz ve sosyal güvencesiziz.

Hiçbirimizin cebinde para da yok. Bir yerlerden kısa vadede akacak bir gelir de söz konusu değil!

Telefon, kira, internet, vergi ve kredi borçlarımızla gırtlağa kadar batmışız...

Elimizde bir kumanda ve gündemi takip edebiliyoruz, öyleyse her şeye rağmen varız(!)

TV'de borsa ve döviz durumuna bakıyoruz göz ucuyla.

Dolar : 1.818, Euro : 2.36, İMKB : 82452, Altın : 93.765

Bir ülkenin ekonomisinde enflasyon düşük, borsa, döviz ve altın yüksek olur mu?

"Her şey tıkırında ise neden biz hala işsiz ve beş parasızız?" diye sordu arkadaşlardan biri?

Diğeri, "madem ekonomi iyi gidiyor, bu kadar döviz girdisi var, neden dünyanın en pahalı benzini, en pahalı suyu, elektriği ve doğalgazı bizde?" diye bir soru daha ekledi?

Oysa hepimiz de kendi çapında yetenekli ve kapasitesi olan, içkisi kumarı bulunmayan, dürüst, tek ideolojisi, sanatı ve işi olan namuslu insanlarız, ama yıllardır da sürünüyoruz.

Öteki hemen atıldı:

"Ama ayaktayız, yaşıyoruz ya!"

"Buna yaşamak denirse..."

Üçü de dönüp bana baktı, "senin yüzünden" dercesine... "Kalemine gem vursan, sistemi eleştirmesen olmaz mı?"

Güldüm...

Evet, bir yerde bir yanlış var! Ama bunun suçlusu benim yazdıklarım değil tabi!

***

Haber kanallarını zaplarken, son gelişmelerin bize güven vermesini umuyor ve karamsarlık duygusundan hala kurtulamıyorsak, sorun kimde?

Biz mi yetinip mutlu olmasını bilmiyoruz, yoksa sistemde mi bir garabet var?

"Arkadaşlar, bu sıkıntıları yaşayan sadece biz değiliz" diyorum, başlarını önlerine eğip susuyorlar. "Geriye kalan yüzde 49'luk kesim bizden farklı değil!"

"Peki bizim günahımız ne?"

"Tarafsız olmak..."

***

Memlekete barış gelecek gelmesine de, işsizlik ne olacak?

Sokaktaki adamın cebinde para ne zaman karnını duyurmasına, yarınını endişeyle düşünmesini engelleyecek kaliteye yükselecek?

Neden samimi gelmiyor tüm olanlar?

İsrail özür bile dilemişken üstelik...

Bir tek ay yıldızlı bayrak asmakla hallolacak mı her şey?

Veya İstiklal Marşı'nı gümbür gümbür ezbere okumakla iş bitecek mi, karnımız yemek, cebimiz para dolacak mı?

Evet, artık analar ağlamasın, gençlerimiz toprak olmasın, ama bugüne kadar yitip giden 40 bin canın vebali kime?

***

Dipnot.tv internet platformu Kürt kökenli sinemacı Hüseyin Karabey ile söyleşi yapıyor. Tartışma konusu "Kürt Sineması".

"Türkiye Sinemasını hallettik de sıra onlara mı geldi(!)" diye aklımda uçuşuyor kahpe sorular.

Kürtler bir başka ülkede mi yaşıyorlar?

Hadi İran ya da Arjantin olsa anlayacam.

Kürt yönetmen, Arnavut ya da Boşnak yönetmen olur da, Türkiye'de yaşayan benim gibi TC vatandaşı bir Arnavut'un yaptığı filme ne demek gerek?

Sen TC Kültür Bakanlığı'ndan Kürt ve mazlum olduğun için filmlerine maddi destek alacaksın, yine mazlumu başarıyla oynadığın için yurtta ve dünyada tüm festivaller senin filmlerine öncelik tanıyacak, ödüllere boğacaklar, sonra da Türkiye içinde kendini kategorize edip yaptığın filmlere "Kürt Sineması" diyeceksin!

Kürt Yılmaz Erdoğan'ın Kelebeğin Rüyası'na ne sineması diyecez?

"Jîn" filminde bir PKK gerillasını anlatan Türk Reha Erdem'in filmi ne sineması?

Yahu sinemanın Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Boşnak'ı, Çingene'si olur mu?

***

Adı konmamış bir savaş var, evet! Ama bu savaş sadece dağlarda, kırsal kesimde değil.

Adaletin olmadığı her yerde var. Savaş sadece silahla değil; kalemle, yürekle, akılla, vicdanla oluyor!

Ben hiçbir Kürt dostumla savaşmadım. Komşularım Kürt'tü, hala da Kürt. Çocukluk arkadaşım Kadir, Kürt'tü. Urfalı Kahveci Kürt Memet, Kadir'in babası gömlekçi Liceli Memet usta, tekel bayii Diyarbakırlı Zülfikar'la aynı mahallede, Bursaspor amigosu Diyarbakırlı Kolsuz Mehmet'le aynı renklere sevdalandık... (Ne çok Kürt Mehmet var bu arada), İnSanat Derneği Yönetim kurulu üyesi Ağrılı Okan, derneğin emektarı Tuncelili Veysel ile sinema yoldaşı olduk .

Adanalı Yılmaz Güney Kürt... Diyarbakırlı Mahsun Kırmızıgül, Hakkarili Yılmaz Erdoğan ve kardeşleri, eşi... Urfalı İbrahim Tatlıses ve emmioğlu hakem Serdar Tatlı, İzzet Altınmeşe, Burhan Çaçan, Nuri Sesigüzel, Mahmut Tuncer, Hülya Avşar, Yıldız Tilbe, Erkan Petekkaya, Özcan Deniz, Halis Ağa (Toprak), Mafya Babası Kürt İdris, basketbolcu Enes Kantar, elbet Ahmet Kaya ve büyük usta Yaşar Kemal, Turgut Özal, Kemal Kılıçdaroğlu, hatta İsmet İnönü ve daha nice sanatçı, vekil, devlet ve iş adamları...

Ve öteki Türkiyelilerle evlenip karışan milyonlar var bir de...

Halkın bunlarla, bu insanlarla hiçbir sorunu olmadı ki?

***

"Duydun mu dostum" diye seslendi arkadaşlardan biri, "Bundan sonra memleketimize barış gelecekmiş"

"Gelsin bakalım, geleceği varsa göreceği de var" diye yanıt verdi beriki, "Karnımız doysun, iş bulup cebimiz para görsün de, barış iyi çocuktur severiz, yeter ki vicdanımızla olan savaşı kaybetmeyelim!"

Nitekim, "keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner!" dedim ben de, "Ortada bir oyun var, her kim ki hile yapıyorsa bu oyunda, bilsin ki bu oyunun kuralını koyan, kazananı da belirler. Hakemin bitiş düdüğü çalmadan da hiçbir oyun bitmez!"

Ülkemin Güneydoğu dağlarına barış geliyormuş, aynı barış batısındaki kayak merkezlerine de gelmedikten sonra ne gam!

"Aha Uludağ, bildim bileli orada... Hem ben kaymayı bilmem ki" dedi içimizden biri, "Kayan kaysın, zaten felek bize kaymış, arkadaş! İşim olsun, bi de düzenli gelirim yeter!"

"Doğu tamam da esas batıdaki geçim savaşı nasıl bitecek, işte bütün mesele bu!" dedim, "Yeter artık, bi sus!" dediler, "Sus!"

Sustum...
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.