SON DAKİKA
Hava Durumu

Kültür Bakanı'na diyorum, İçişleri Bakanı sen anla!

Yazının Giriş Tarihi: 08.04.2013 09:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.04.2013 09:19

Kim düzenliyor?

Silahsız, şiddetten uzak, sinemaseverler.

Peki Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Haklarıyla ilgili Anayasa'nın 34. Maddesi 'b' bendinde ne yazıyor bir bakalım: "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir"

Peki, gazeteci ve sanatçıların niyeti terör yapmak mı, yoksa anayasada belirtildiği gibi masum bir eylem mi?

Çoğu İstanbul Film Festivali'ne iştirak eden yerli ve yabancı konuklar olduğuna göre...
Ve, aralarında gazetecilerle birlikte anlı şanlı ödüllü aktrisler, aktörler, yönetmenler, senaristler varken...

Polis ne yapıyor?
Sanki karşısındaki terörist...
Önce biber gazı, sonra soğuk su ve jop!
Tutuklananlar da cabası...

Nereden bakarsanız bakın, REZİLLİK!
Bir ülke kendi kendine nasıl zarar verebilir, diye uğraşsa ancak bu kadar başarılı olur!
Bravo İstanbul Valiliği'ne, helal İstanbul Emniyeti'ne... Düşmanı başarıyla püskürttüler, vatan sathını da aslanlar gibi korudular sanki(!)

Yuh olsun!
İçişleri bakanı, Vali ve Emniyet Müdürü anında görevden alınmalı!
Neden biliyor musunuz?

Ülkeyi rezil ettiler, kepaze olduk, kültürümüzü, sanatımızı, sinemamızı yerle bir ettiler!

Sinema Yazarları Derneği SİYAD olayların ardından bir açıklama yapmış ve Kültür Bakanı Ömer Çelik'i istifaya davet etmiş. Evet ama bu olayların sorumlusu Ömer Çelik ve Bakanlığı mıdır? Emniyet mensupları kime bağlı, ya gazetecilik mesleği?

Evet, ilk defa rezil olmuyoruz ele güne, polisin ilk kepazeliği değil bu, hükumetin kolluk kuvvetlerinin ilk orantısız güç kullanımı, ilk masumlara saldırması da değil...

SİYAD tepki vereceği adresi mi şaşırdı yoksa bilerek mi böyle yaptı, diye iyice bakmak, incelemek lazım.

Elbette esas muhatap İçişleri Bakanı Muammer Güler. Ama Sn Bakan Güler'in bu konularda nasıl bir tavır alacağı bilindiği için mesaj doğrudan Kültür Bakanı'na havale ediliyor ve Bakan Ömer Çelik'e istifa çağrısı yapılıyormuş gibi algıladım ben!

Yani, "Kültür Bakanı sana diyorum, İçişleri Bakanı sen anla!" durumu...

Bu yaşananlarda bir kusuru var mıdır, yok mudur bilemem...

Ancak "Sn Çelik kabine arkadaşını bu konuda uyarıp önlem almasını sağlayabilir, Türkiye'nin itibarını kurtarabilir miydi?" diye düşünmeden de edemiyorum!

Kültür Bakanı Çelik, İçişleri Bakanı Güler'i ikna edemeyeceğini düşündüyse eğer, her sorunu şıp diye çözen, ülkenin en güçlü adamı, kabinenin reisi Sn Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a durumu çıtlatması dahi yeterdi(!) İstanbul'un göbeği İstiklal Caddesi'nde, onlarca turist ve yabancı sanatçıların ortasında bu rezillik yaşanmazdı!

Şimdi, "sorumsuz sorumlulara" sormak lazım:
Mutlu musunuz?

Sn İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Sn Emniyet Müdür Hüseyin Çapkın anında görevden alınmalı ve İçişleri Bakanı Sn Muammer Güler de istifa etmeli.
Çünkü ülkeyi rezil etmenin bir bedeli olmalı.
Ve ileri demokrasilerde bile bu günah cezası kalmaz, kalamaz, kalmamalı!

Bir yanda milyonlarca lira harcayıp Kültür Bakanlığı destekli uluslararası bir festival düzenleyerek ülkenin tanıtımını yapmak için yırtınacaksınız, öte yandan Hollywood'un dev yapım şirketler yatırım yapmak için İstanbul'a "Bosphoruswood" kurmak için Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan'a proje sunacaklar. İçişleri Bakanlığı ise bir çuval inciri berbat edecek!

Peki sinemacıların durduk yere gazlanıp coplandığı bir ülkeye Hollywood bu proje için ısrarcı olur mu dersiniz?

Bir de bakmışınız aynı proje hoop, "Athenawood" adıyla Yunasitan'a uçuvermiş(!)

Ülkenin itibarına açılan yaranın nelere mâl olacağını idrak edemeyen bir sistem ve sistemin içindeki onursuz kuklalar var başımızda!

Onlar onursuz olsa bile, bu ülkenin onurunu düşünenlerin sayısı hiç de az değil! Çünkü bu ülkenin onuru, Bir bakanın, bir valinin, bir emniyet müdürünün onurundan daha kutsal ve değerlidir!

SİYAD'ın bildirisi:

KÜLTÜR BAKANI'NI İSTİFAYA ÇAĞIRIYORUZ 07.04.2013

"İleri demokrasi"ye geçtiği iddia edilen Türkiye, sinemaseverlerine ve sinema sanatçılarına polis terörü uygulayan ilk ülke olarak tarihe geçmiştir. Emek Sineması'nın yıkımını protesto amacıyla düzenlenen barışçıl bir yürüyüş, polisin bibergazı ve tazyikli suyla saldırısı sonucu vahşi biçimde dağıtılmış, binlerce insanın bulunduğu İstiklal Caddesi savaş alanına döndürülmüştür. En küçük toplumsal eylemde dahi orantısız güç kullanmayı, gaz ve su sıkmayı alışkanlık haline getiren polisin baş sorumlusu olduğu olaylar sonucu, derneğimizin ve Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu'nun (FIPRESCI) üyesi, Altyazı dergisi editörü arkadaşımız Berke Göl, üç kişiyle birlikte yaklaşık altı saat gözaltında tutulmuştur. Olaylar sırasında kaydedilen görüntüler, gözaltındakilerin saldırgan değil, polis terörünün mağduru olduklarını açıkça kanıtlamaktadır. Türkiye ne yazık ki, tarihi bir sinema salonuna sahip çıkmak isteyenlerin bile şiddetle ezilmeye çalışıldığı bir ülke haline getirilmiştir. 32. yılını kutlayan uluslararası bir film festivalin tam ortasında, Costa-Gavras başta olmak üzere konuk yabancı sinema sanatçılarının, film eleştirmenlerinin ve yabancı medya temsilcilerinin bulunduğu bir ortamda, yüzlerce sinemasever ve o sırada İstiklal Caddesi'nde bulunan binlerce insan hayati tehlikeyle karşı karşıya bırakılmıştır. Üç gün önce, onursal başkanımız Atilla Dorsay'a Emek Sineması yıkıcıları tarafından uygulanan fiziki ve sözlü şiddetle, dünkü olaylar için bir işaret verildiği anlaşılmaktadır. Yaratılan bu utanç tablosu karşısında Kültür Bakanı Ömer Çelik derhal istifa etmeli, saldırı emrini veren sorumlular hakkında işlem yapılmalıdır.
Saygılarımızla.

Not: Şair, yazar, aktör ve yönetmen unvanlarına âkil adamlığı da ekleyen Yılmaz Erdoğan Twitter hesabından yaşananları kınamış. Ama yeter mi bu kınama, yaşananları değerlendirip durumunu sorgulamasına yarar mı, görecez bakalım!
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.