SON DAKİKA
Hava Durumu

İktidarın gücü adına...

Yazının Giriş Tarihi: 05.01.2015 19:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.01.2015 19:30

Hi-Man'ı 90'lı yılların gençliği iyi bilir. Kılıcını havaya kaldırır ve aynen şöyle bir nida duyulurdu: Gölgelerin gücüüüü adınaaaa, güüüüç bendeee artııık... Hiiii meeeennn!

He-Man'ın TV'de yayınlandığı yıllarda Türkiye'de üç ayrı güç odağı vardı...

Ordu...
Siyasiler...
Ve patronlar...
Yani TUSİAD!

***

Ahmet Hakan, yeni yılın 3. günü, yani cumartesi günkü "Türkiye'nin en aciz kuruluşu: TÜSİAD" başlıklı yazısında TUSİAD'ın AKP ve CumhurBaşbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan karşısında düştüğü çaresizliği çok güzel özetlemiş. Oysa bu TÜSİAD değil miydi, 80 öncesi iktidarları belirleyen, istediği partiyi seçtirip, diğerini düşüren...

TUSİAD''ın düştüğü şu durum bile ülkenin geldiği noktanın vahametini kanıtlamaya yetiyor! Ee ama müstahak...

Anımsıyorum da, Ecevitli CHP'yi devirmek için gazetelere "Gerçekçi Çıkış Yolu" başlıklı çarşaf çarşaf tam sayfa ilanlar vererek Demirelli AP'den yana bariz tavır aldığını yedi düvele duyuran da işte bu TUSİAD değil miydi? CHP iktidara geldiğinde piyasada yokluk yaratılmasının 1 numaralı etkenin kim olduğunu benim kuşağım çok iyi biliyor...

Kuyruklarla halkı sindiren TUSİAD bu TUSİAD işte; ortaya çıkan bu yeni Türkiye en az Ordu kadar TUSİAD'ın da eseridir!

Şimdi dizginler siyasi vesayetin elinde.

İktidarın gücü adına, güüüüüç AKP'de, AKP'nin gücü Erdoğan'da!

Heee Meeennn, pardon "Reee Teee Eeeee!"

***

Evet, 2015 itibariyle Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin en kudretli, en muktedir, en korkulan, en dehşet, en en en en TEK ADAMI!

Yani özetle, Türkiye'nin tek sahibi, evet evet yanlış okumadınız; hepimizin tek sahibi haline gelmiştir Erdoğan, etrafındaki taparcasına biat edenlerin sayısı arttıkça, zirvedeki yerini de iyice pekiştirmektedir...

Kimi diyarlarda bu tür yönetimlere dikta, diktatörlük, totaliter ve tek adamlı baskıcı yönetimler olarak adlandırılabilir.

Sn CumhurBaşbakanımız bu tanımlara çok kızdığı için (ben de gazabına mazhar olmamak adına) sadece "sahip" demeyi uygun görüyorum(!) Sonuçta, "o ne derse o oluyor"sa, bu sahiplik değil de nedir?

Eskiden Ordu fenomeni vardı, onu destekleyen TUSİAD ve siyasi partiler... Ordu'nun, yani paşaların canı sıkıldı mıydı, memleketin anasını ağlatırlardı. Şimdi tek bir adam var; hem başbakan, hem cumhurbaşkanı, hem paşa, hem, TFF başkanı, hem patron, hem belediye başkanı, hem; hemen hemen her şey. Bir insanın demokrasiyi kullanarak, 21. Yüzyıl'da gelip de varabileceği, elde edebileceği en büyük makam, mevki ve kudreti Rabbimiz ona nasip etmiş, kim ne diyebilir ki(!)

Bundan sonra her şeyimiz, kaderimiz, sahibimizin iki dudağı arasında.

O ne derse o olur, hamd olsun(!)

***

Malum, 2014 bitti, yerine yenisi geldi, adına da 2015 dediler...

Şu bir gerçek ki, her gelen yıl, eskisini aratır oldu. 90'ların başından bu yana dünyanın başı bitten, k.çı da itten kurtulmuyor.

Doğal felaketler bir yana, savaşlar da yarınlara dair umutlarımızı tüketmeye yetiyor...

2006'yı 2007'ye bağlayan yılbaşı veya yıl sonu, Kurban Bayramı ile yeni yıl kutlamaları çakışmış, Müslümanlar, hem bayramı, hem de yeni yılı kutlamıştı.

Benzer bir çakışma da bu yıl yaşandı ve yeni yıl ile Mevlid kandili peş peşe geldi...

Dini bütün vatandaşlarımız, özellikle de sosyal medya aracılığı yeni yılın kutlanmaması için, (tıpkı 8 yıl önce olduğu gibi) yine enteresan bir çaba içerisine girdiği görüldü...

Fakat bu dini bütün arkadaşlarımıza yeni yıl kutlamaları ile Noel'in aynı şey olmadığını anlatamadık gitti.

"Müslümanım" diyen bu dostlarımızın, birileri yeni yılı kutladığı için gösterdikleri tepkiyi, yolsuzluk iddiaları karşısında, gelir adaletsizliğine, TL'nin ABD doları karşısında sürekli değer kaybetmesine kayıtsız kalmasına anlam veremediğimizi de anımsatmak isteriz!

"Noel, İsa'nın doğum günü. Kutlayanlar kafirdir, dinsizdir" dediler, eyvallah da Hz İsa da, tıpkı Hz İbrahim, Hz Musa gibi, aynı zamanda Müslümanların da inandığı bir peygamber değil mi?

Kaldı ki, Hristiyanlar Noel'i 25 Aralık'ta kutluyor, diğer insanların, sadece yeni bir yıla girmenin coşkusunu, "sevgi, dostluk ve kardeşlik" mesajlarıyla kutlamasının nesi kötü?

***

Bir yıl daha geride kaldı ancak, hem ülkemizi, hem de dünyayı çok karanlık ve istikrarsız günler bekliyor. Cehalet hastalıklı bir ur gibi, özellikle Müslümanları sarmış, yavaş yavaş yok ediyor, Cehalet aynı zamanda istikrarsızlık yaratıyor. İstikrasızlık demek kargaşa demek, kargaşa demek mutlu bir azınlık, mutsuz bir çoğunluk demek...

Keşke 2015'i atlasak da 2016 veya direkt 2020'ye geçebilseydik, belki makus talihimizi de böylece pas geçmiş ve hiç yaşamamış olurduk, ah keşke(!)

twitter.com/inSanatDernegi

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.