Heronlar, şemsiye, Yasmin Levy ve ezan!

Ama kafalarda da birçok soru işareti oluşturdu.

Ve en çok merak edilen konu da, Uludere'de yanlış istihbarat vererek, kaçakçılık yapan sıradan köylüleri hedef gösteren heronların, 300 kadar oldukları tahmin edilen teröristleri bu kez neden göremediğiydi.

Meğerse işin içinde şemsiye varmış.

Şaka gibi...

Bir şemsiye, heronları etkisiz kılar mı, varın sizi düşünün!

Ayrıntıları herkes biliyor. O konuya çok girmeyecem. Ölen 8 asker ve karşı tarafta da kandırılıp dağa çıkarılarak katile dönüştürülmüş kayıp Kürt gençler!

Ama ben acımı, soru işaretleriyle beraber yüreğime gömüp Bursa Festivali kapsamında Açık Hava Tiyatrosu'nda konser veren Yasmin Levi'den söz etmek istiyorum esas!

İki senedir, festivalde konser izlememiştim, zar zor edindiğim davetiye ile Yasmin Levi'nin konserine gittim dün akşam.

Yasmin Levi İsrailli bir Yahudi müzik kadını.

Sefarad , Endülüs flamenkosu, Türk ve Arap ezgilerinden oluşan etkileyici müziği ile geniş bir hayran ve dinleyici kitlesine ulaştı.

Levi'nin Türkiye ile de bağları bir hayli eski. Zira babası İshak Levi 1919 yılında *Sefarad Yahudi'si olarak Manisa'da doğmuş.

İşte bu duygularla Türkiye'ye gidip gelen Yasmin Levi'nin konseri de bir o kadar etkileyiciydi.

İspanyolca, İbranice, İngilizce ve zaman zaman Türkçeyi de kullandığı şarkılarıyla unutulmaz bir gece yaşattı.

Hele ki, yatsı ezanı okunurken şarkılarına ara verip, "Müezzin okuyor. Bu ses çok güzel" diyerek ezana gösterdiği saygı unutulmaz gecenin en çarpıcı anlarından biriydi.

İsrail heronlarının daha önce yanlış görmesi, bu kez ise görememesi nedeniyle ateş düşen yüreklerimizi, varlığını Osmanlı'ya borçlu, Anadolu müziğinden de beslenen Yahudi sanatçı Yasmin Levi'nin müziği ile rahatlatmaya çalışmamız ne garip değil mi?

Sonuçta hayat devam ediyor.

Ölen ölüyor, kalan sağlar sıralarının gelmesini bekliyor.

Kimi zamansız önden gidiyor, kimi de...

Biz Yasmin Levi'nin evrensel müziği ile rahatlamaya çalıştık da, ya ateşin düştüğü yer!

Allah yanan yüreklere sabır, bu ateşi körükleyenlere ve çözüm üretemeyenlere de vicdan versin...

*Sefarad Yahudileri: 1492'de İspanya'dan kovulan Museviler, İspanya kökenli oldukları için kendilerine "Sefarad" adını koymuşlardır. Ve bu Yahudiler Avrupa'da sığınacak ülke bulamazken, kendilerine kucak açan Osmanlı İmparatorluğu'nda uzun yıllar yaşamışlardır.