SON DAKİKA
Hava Durumu

Ecdadımız mı daha değerli, evladımız mı?

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2012 01:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2012 01:05

"Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni, öyle bir Sultan Süleyman tanımadık" demişti Başbakan!

Ecdadımıza, atalarımıza sahip çıkan(!) sayın başbakanımızın biraz da evladımıza sahip çıkmasını bekliyorum.

Haber gözünüze ilişti mi, fark ettiniz mi bilmiyorum ama IKEA (İsveç'in dünyaca ünlü mobilya ve ev dekorasyon ürünleri mağazası), Türkiye'deki mağazalarında çalışan personelin sendikalı olamamalarıyla ilgili ders ve ibret alınacak bir açıklama yaptı.

IKEA'nın Türkiye isim hakları Maya Holding'e ait MAPA Mobilya'da.

Ancak, Maya Holding, IKEA mağazalarında çalıştırdığı personelinin sendikalı olmasını istemiyor. Akıl almaz tehditlere ve uygulamalara başvuruyor. Bu uygulamalardan biri de çalışanlara yemin ettirmek, Kur'an'a el bastırmak bile var.

Yani, patron diyor ki, "Bak ben hakkını gasp edecem, sen sendikalı olmayacan, olursan işten atarım, olmayacağına yemin et ve Kur'an'a el bas, seni işten atmayacam!"

Şaka gibi...

Ama şaka değil ülkemizin itibarını iki paralık eden kahredici bir durum bu!

Oysa IKEA'nın faaliyet gösterdiği 43 ülke arasında sadece Türkiye'deki işçilerinin sendikası yok. MAPA Mobilya, sendikaya üye olanlara engel çıkarmadıklarını iddia ediyor. Ancak çeşitli yollarla üye listelerini ele geçirmişler, ikna odaları kurmuşlar. Öyle ki üye olmamaları için Kur'an'a el bastırarak yemin ettirmişler.

Bu olayla ilgili ayrıntıları merak ediyorsanız Hürriyet Gazetesi'nde yer alan "IKEA Türkiye'de sendika kavgası" başlıklı habere tıklayabilirsiniz!

Belli ki, Maya Holding'e bağlı Mapa Mobilya, ehli müslim insanlardan oluşuyor! İyi de elin İsveçli gavuru(!) tüm dünyada çalıştırdığı personelinin sendikalı olması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayıp, onların anayasal ve özlük haklarına, "insani ve vicdani" olarak bakarken, yüzde 90'ı Müslüman olan bir ülkede işçi haklarını kim savunacak?

Şimdi, soru şu:

Heykel için, dizi film için, kürtaj için tek bir kelimeyle ortalığı ayağa kaldıran, her dediği ikiletilmeyen başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan bu konu için neden iki kelam etmez!?

Ecdadımız pek değerli de evlatlarımız mühim değil mi?

Ben, sayın başbakanımızın bu işe tez vakitte müdahale etmesini bekliyorum. Ne demek Kur'an'a el bastırmak, yemin ettirmek?

Bu ülkede işçi hakları her dönem gasp edildi, hak yendi, hukuka uyulmadı, fakat bugünkü kadar yüzsüz ve arsızlaşılmamıştı!

Din ve iman bugünkü kadar sömürülmedi!

***

Türkiye'deki IKEA'da bunlar yaşanırken, ilk defa MHP'li bir vekilin ezber bozan açıklamaları gündeme yansıdı.

MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde erlere yönelik "angaryalara" savaş açtı. "MHP'li Türkkan'dan ilginç sözler" başlıklı yine DHA imzalı Hürriyet Gazetesi'nde yer alan haberde MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın alışılmadık ve haklı isyanı geldi gündeme.

Belki de oğlu yakında askere gidecek, belki bundandır verdiği tepki ama her ne olursa olsun, sonuna kadar haklı, Türkkan!

Yasa teklifi hazırlığı içinde olduğunu söyleyen Türkkan, "Tek oğlum var. Askere gönderdiğimde general eşinin bavulunu taşımasını istemem" diyor.

Evet, hepimiz askerlik yaptık. Ancak, Lütfü Türkkan'ın söylediklerine ve isyanına katılmamak elde değil, şöyle diyor Türkkan:

"Erlerin vatan hizmetinde değil, manasız işlerde kullanılmasına karşıyım. Bavul taşımak, tuvalet temizlemek, çamaşır yıkamak vatan hizmeti değildir"

MHP Kocaeli Millet Vekili Lütfü Türkkan, silahlı Kuvvetleri'nin bu tip ihtiyaçlarını karşılamak için ya "dışardan hizmet satın alması" ya da "sadece bu ihtiyaçlar için, maaşını vererek sivil memur çalıştırması gerektiğini" vurguluyor ve "Orduda ütücü, kuaför, şoför aşçı, temizlikçi gibi hizmetler, neden vatan hizmeti sayılır anlamıyorum" şeklinde tepkisini ortaya koyuyor.

Türkkan'ın eleştirisine bir iki satır da ben eklemek istiyorum:

3 aylık acemi eğitimle dağlara yollanan evlatlarımız, teröristler tarafından avlanmasın! Keşke hiç gerek olmasa ve bu kan dursa ama bu bir savaşsa oraya da profesyonel asker yollansın, daha fazla analar ağlamasın!

Hani dedim ya başlıkta, "ecdat mı değerli evlat mı?"

Elbette ecdadımız da değerli. İyi de onlar geçmişte kaldı. Yaşadılar ve görevlerini tamamlayıp, gittiler.

"Amma ve lakin bugün, şimdi bu an, halkımıza, insanımıza nasıl daha çağdaş ve refah bir ülkede yaşama fırsatı yaratabiliriz?" sorusuna yanıt vermemiz gerekmez mi?

El oğlu bunun için çalışıyor ve bunu yaparken de hem dürüst, hem vicdanlı, hem de adaletli oluyor!

Birilerinin olmadığı kadar hem de!

Belki de onlar bu nedenle aya, biz yaya gidiyoruz...

Ne dersiniz?

Bu konu bir diziyle uğraşmaktan daha muhteşem değil mi? 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.