SON DAKİKA
Hava Durumu

Yeşil politika

Yazının Giriş Tarihi: 15.01.2014 08:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.01.2014 08:51

Hatta bazıları "Yeşiller"den söz edildiğinde ya da çevrecilik söz konusu olduğunda, "çiçek, böcek meselesi" diyerek burun kıvırarak, küçümseyebiliyor.

Bugün "yeşil" partiler Kenya'dan Moğolistan'a, Tayvan'dan Brezilya'ya dünyanın her yerinde varlar ve pek çok ülkede de iktidar ortağı ya da mecliste milletvekili olarak görev yapmaktalar.

Ülkemizde de 2012 yılında "Yeşiller Partisi" ile "Eşitlik ve Demokrasi Partisi"nin bir araya gelmesi, bağımsız bireylerin de katılımı ile "Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi" kuruldu.

İngiltere ve Galler "Yeşiller Partisi"nin eski baş sözcüsü Derek Wall'un "Yeşil Politika" kitabı "Yeşiller" hareketinin ne olduğunu, "Yeşil politika"nın neleri içerdiğini çok sade bir dille, herkesin anlayacağı biçimde anlatıyor. Son yüzyıla işçi hareketinin talepleri egemen olduğu gibi, gelecek yüzyıla da uluslararası yeşil hareketin gündeminin egemen olacağı iddia edildiğine göre bu konuyu ayrıntılı olarak ele almakta yarar var.

Derek Wall "Yeşil politika"yı hayatta kalmanın siyaseti olarak tanımlıyor. Wall, Yeşil politikaya ilişkin olarak özetle şunları söylüyor; Yeşil politika her şeyden önce ekoloji siyasetidir.

Gezegeni şirketlerin açgözlülüğünden korumayı, bu sayede gelecek nesiller için "iyi atalar" olmamızı sağlamayı amaçlayan bir toplumsal kampanyadır. Geleneksel çevreci kaygılardan daha fazlasını içerir.

Ekoloji, yeşil politikanın ilk ayağıdır, tek ayağı değil. Yeşil politikanın ikinci ayağı toplumsal adalettir. Çevrenin korunması yoksulları görmezden gelmemeli ve eşitsizliğe yol açmamalıdır. Bu anlayış yeşilleri siyasi yelpazenin soluna yerleştirir. Ancak yeşiller, sol-sağ ayrımının siyasetin tek boyutu olmadığını savunurlar.

Yeşil politikanın üçüncü ayağı ise taban demokrasisi-katılımcı demokrasi-dir. Yeşil politikanın bu ayağı, geleneksel sosyalist anlayış ile pek uyuşmaz. Ancak bu ilke yeşilleri, anarşistler ve diğer özgürlükçüler ile buluşturur.

Yeşil politikanın son ayağı şiddetsizlik, yani 'barış'tır. Yeşil partiler barış hareketinden evrilmiş olup savaşlara, silah ticaretine ve her türlü şiddete karşıdırlar.

Yeşil politika sadece siyasi partilerle ilgili olmayıp, daha geniş toplumsal hareketleri de kapsamaktadır. Çevrecilikten çok daha fazlası olmakla birlikte, iklim değişikliği ve diğer ekolojik tehditler konusunda artan farkındalık, yeşil hareketin büyümesine katkıda bulunmuştur.

Kuşkusuz ki 'Yeşiller'in en belirgin niteliklerinden biri doğaya bakışıdır. Diğer siyasi ideolojiler genellikle doğayı bir maden ocağı, yani kısa vadeli getirisi için kazılıp, sömürülecek bir öge olarak görürlerken, yeşiller çevreyi yaşamın odağına koyarlar.

Yeşillerin ekonomiye bakışı da diğerlerinden önemli farklılıklar gösterir. Yeşil felsefe, sınırlı bir gezegende sınırsız ekonomik büyümenin sürdürülebilir olmadığını savunur. Yeşillerin benimsediği sürdürülebilir büyüme, bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yetilerinden taviz vermeksizin karşılayan kalkınmadır. Yeşiller, büyüme olmaksızın ya da sınırlı büyüme ile refahı savunurlar.

Yeşiller piyasaların yerelleştirildikleri takdirde ekolojik değerleri, toplumsal adaleti ve demokrasiyi güçlendireceğini düşünmektedirler.

Yeşiller kapitalizmin eşitsizlik ve adaletsizlik yarattığını kabul ederler, daha eşitlikçi ve adil bir dünya yaratmak isterler. Çevresel sorunlara getirilen eşitsizliği arttıran çözümlere karşı çıkarlar. Çevreyi korurken, yoksullara zarar veren politikaların yeşil olamayacağını savunurlar.

Görüldüğü gibi mesele sadece ağaç değil. Çevre için mücadele, aslında halk için mücadeledir.

Şimdi hep birlikte şu soruya yanıt aramanın zamanıdır ; "ekolojik, toplumsal olarak adil ve demokratik bir yeşil topluma nasıl ulaşacağız?"

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.