SON DAKİKA
Hava Durumu

Yeni bir siyasi seçenek; insan, doğa ve emek için

Yazının Giriş Tarihi: 20.11.2012 22:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.11.2012 22:47

Bir yanda AKP iktidarının her icraatını, Başbakan Erdoğan'ın her sözünü sorgusuz, sualsiz destekleyenler; diğer yanda ise iktidarın her icraatına, Erdoğan'ın her sözüne ne olduğuna bakmadan karşı çıkanlar.

"Mevzubahis olan AKP'ye muhalefet ise gerisi teferruattır" ilkesini temel alan ulusalcı/Kemalist kesim, laikliğin elden gideceğini (sanki varmış gibi!) ve Atatürk'ün mirasının yok edilmek istendiğini düşünerek iktidara kayıtsız şartsız muhalefet ediyor. Ancak "her şeye muhalefet" anlayışı nedeniyle, "yalancı çoban" durumuna düşerek halk tarafından inandırıcı bulunmuyor.

Bunun sonucunda ise, iktidarın son zamanlardaki giderek otoriterleşen tavrına karşı yapılan haklı muhalefet halkta karşılığını bulamıyor. Ayrıca bu kesim muhalefet ettiği, karşı çıktığı konuların yerine çoğunlukla bir alternatif getirmiyor, sadece karşı çıkıyor.

"Dindar" - "Laik" Kavgası

"Düşman" iki kutbun kavgası ülkede öyle bir kamplaşma yarattı ki kimse karşı tarafı dinlemiyor, görmüyor. Herkes sadece kendisinin haklı olduğuna inanıyor. Ülke "dindar"-  "laik"  ikilemine sıkışmış durumda. Ancak bu iki zıt kutup konu Kürtler, Kürt sorunu olduğunda ise şaşırtıcı biçimde aynı "milliyetçi" çizgide buluşuyorlar. Böylece bir başka kutuplaşma da Türkler-Kürtler ekseninde ortaya çıkıyor ve giderek de tehlikeli bir ayrışmaya doğru yöneliyor.

AKP'nin ilk iktidar yıllarında "değişim, demokrasi, özgürlük" söylemleri nedeniyle "liberal/demokrat" kesim tarafından gördüğü destek ise son seçimlerden bu yana giderek azalıyor.

Kürt açılımının başlamadan sona ermesi ve KCK adı altında yasal siyaset yapan Kürt siyasetçilerin tutuklanması sonrası bu kesim AKP'den uzaklaşmaya başladı.  

Gazetecilere, öğrencilere, memurlara yönelik gözaltılar, tutuklamalar ve Başbakan Erdoğan'ın giderek otoriterleşen tavırları liberal/demokrat kesimin AKP'ye verdiği desteğin büyük ölçüde  azalmasına yol açtı.

Yeni Bir Siyaset Arayışı

Kişiler, partiler değil icraatlar ve ilkeler üzerinden siyaset yapmaya çalışan bir avuç özgürlükçü solcu ise, ne yazık ki bu kargaşada sesini duyurmakta yetersiz kalmakta. Her türlü ayrımcılığa karşı çıkan, insan odaklı siyaset yapan, eşitliği, özgürlüğü, barışı, kardeşliği, demokrasiyi savunan bu kesim tüm ezilenlerin, sömürülenlerin, ayrıma uğrayanların sözcülüğüne soyunuyor.

Ülkenin "dindar"-"laik", Türk-Kürt, Alevi-Sünni ikilemlerinden çıkarak insan, emek ve doğa ekseninde sahici bir siyaset yapılmasını amaçlıyor.

Özgürlükçü sol kesimde bugünlerde heyecan ve telaş var. EDP(Eşitlik ve Demokrasi Partisi) ile Yeşiller partisinin bir yılı aşkın süredir yaptığı ortak çalışmalar sona ermek üzere. 25 Kasım 2012'de bu iki parti kendilerini feshederek, yeni katılımlarla birlikte yeşil ve sol  bir partide bir araya gelecekler.

Bu iki parti dışında yeni oluşuma destek vereceğini belirtenler arasında Murat Belge, Ahmet İnsel, Oya Baydar, Engin Aydın, Ahmet Ümit, Ümit Kıvanç, Orhan Dink, Baskın Oran vb çok sayıda aydın, sanatçı ve yurttaş var. Onlarca partinin olduğu Türkiye'de yeni kurulacak parti hangi noktalarda diğerlerinden farklılaşacak? Ülkenin yeni bir partiye gereksinimi var mı?

Nasıl Bir Parti?

Bu parti, öncekilerden pek çok noktada ayrışacak, farklılaşacak. "Yarını bugünden kurmak için" adlı broşürde yazılanlar ve koordinasyon kurulunca yapılan açıklamalara göre yeni partinin en ayırt edici özellikleri şunlar olacak;

- Bugüne kadar kurulan partilerde, bir girişimci grup tarafından parti program ve tüzüğü hazırlanarak parti kurulur, ardından kamuoyuna çağrı yapılarak partiye katılmaları istenirdi. Bu parti ise "gelin, partiyi birlikte kuralım" sloganı ile çalışmalara başlamış ve katılımcılarla bir program ve tüzük taslağı hazırlanmış. 25 Kasım'da geniş bir katılımla kuruluş gerçekleşecek, ardından bir yıllık bir çalışma ile program ve tüzük son şeklini alacak.

- Ülkemizde siyasi partiler genellikle lidere endeksli. Bu partinin genel başkanlık değil, eşsözcülük temelinde, lider hegemonyasına ve hiyerarşiye karşı, katılımcı bir anlayışla faaliyet göstermesi amaçlanıyor.

- Partide doğrudan demokrasi hedefleniyor. Her üyenin, her yerel örgütün eşit düzeyde katılımı temel alınacak.

- Farklı görüşlerin ve geleneklerin katkıda bulunduğu çoğulcu bir parti yaratılması amaçlanıyor. Çoğulculuk zenginliktir ilkesi ile yeşil hareketin, özgürlükçü solun, emek hareketinin, kadın özgürleşme hareketinin ve feminizmin, LGBT hareketinin, çeşitli kimlik ve inanç hareketlerinin, hayvan hakları savunucularının, gençlik hareketlerinin mücadele geleneğinin sürdürülmesi hedefleniyor.

- Doğayı bir kaynak deposu olarak görmeyen, doğayla uyumlu bir yaşam ve yeşil bir gelecek kurmayı hedefleyen bir parti kurulacağı belirtiliyor.

- Partinin her türlü şiddete karşı olduğu ifade ediliyor, savaşlara, militarizme, devlet şiddetine, erkeklerin kadınlara yönelik şiddetine, insanların diğer canlılara uyguladığı şiddete karşı mücadele edilmesi savunuluyor.

- Hayata ve dünyaya soldan baktığını, solun evrensel değerleri olan eşitlik, özgürlük, adalet, barış ve dayanışma temelinde siyaset yapılacağı belirtiliyor.

Siyasette "Üçüncü Yol"      

Kuşkusuz ki yeni partinin en belirleyici yönlerinden biri ülkeyi "dindar"-"laik" ikilemi dışına çıkararak "üçüncü yolu" açması.

Din, Atatürk, milliyetçilik, bayrak vb. unsurların toplumun ortak değerleri olduğu ve kimsenin bunları kendi tekeline alamayacağı ve bunlar üzerinden siyaset yapmaması gerektiği vurgulanarak her kesimden demokrat, özgürlükçü, eşitlikçi, barış ve kardeşlikten yana insanları bir araya getirmek amaçlanacak.  

Herkesin ana dilinde özgürce konuşup eğitim alabileceği; herkesin inancını ya da inançsızlığını özgürce yaşayabileceği; kişilerin başlarının açık yada örtülü oluşlarına göre değil, sadece insan olmaları temelinde değerlendirileceği; kimsenin bir diğerini ezmediği, sömürmediği, ayrıma tabi tutarak ötekileştirmediği bir ülke özlemiyle yola çıkan bu hareket, şimdi bu özlemleri paylaşanlardan destek bekliyor.

Nasıl bir dünya istiyorsak, öyle bir parti istiyoruz sloganı ile yola çıkanlar barış ve kardeşliğin partisini kurarak, barış ve kardeşlik dünyasının yaratılmasına öncü olmayı amaçlıyorlar.

Victor Hugo "Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az öncedir" demişti. Bugünlerde ülkemiz karanlığın en koyusunu yaşıyor. Ölümler, iki aydan fazla süren açlık grevleri, hapishanelerde binlerce siyasetçi, gazeteci, öğrenci tutsak, yoksulluk, işsizlik...

Belki de bu karanlığın ardından doğacak yeni siyaset güneşi, karanlığı aydınlığa dönüştürecek.

Mevlana'nın dediği gibi "Ne varsa düne dairdünle beraber gitti cancağızım. Artık yeni şeyler söylemek lazım".

Evet, siyasete  yeni bir seçenek lazım.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.