SON DAKİKA
Hava Durumu

Termiğe inat, yaşasın hayat

Yazının Giriş Tarihi: 29.01.2015 03:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.01.2015 03:24

"Yeşil Bursa" namı ile anılan kentimiz son yıllarda yediği her darbe ile yeşilliğini yavaş yavaş yitirirken, kente ölümcül darbeyi "DOSAB Termik Santrali" ile vurmak istiyorlar.

Kentin Akademik Odaları, STK, sendika, siyasi parti gibi kurumlarının neredeyse tamamı bu santralin Bursa halkına ve doğasına vereceği zararları anlatmaya çalışıyorlar. Bursa halkı çok büyük çoğunlukla santrali istemediğini her fırsatta dile getiriyor. Kentte yüzden fazla kurumun oluşturduğu "DOSAB Termik Santraline Hayır Platformu" panel, basın açıklaması, miting, afiş vb etkinliklerle santralin yapımını engellemeye çalışıyor.

Kent halkının bu tavrına karşılık kenti yönetenler ve siyasiler ne yazık ki bu konuda halkın duyarlılığına destek vermiyorlar, hatta İl Sağlık Müdürü'nün görevden alınması olayında olduğu gibi "termikçiler"den yana tavır koyuyorlar. İktidar partisi milletvekilleri başta olmak üzere tüm Bursalı siyasetçilerin, bu tavırlarıyla seçimde halktan nasıl oy isteyecekleri merak konusu.

DOSAB'da yapılmak istenen termik santral kuşkusuz ki tek değil. AKP iktidarı ülkenin dört bir köşesini termik santrallerle donatmakta kararlı görünüyor. Şu anda 80 dolayında termik santral projesi olduğundan söz ediliyor. "Ne pahasına olursa olsun büyüme" hırsı daha fazla enerji ihtiyacını körüklüyor. Yaratılan bu enerji ihtiyacı ise "ucuz" ve "yerli" olduğu gerekçesiyle kömür ile karşılanmak isteniyor.

Hayali enerji talep tahminleri ile ve enerji bağımsızlığı, kalkınma söylemleri ile Türkiye bir kömür tuzağına sürüklenmekte. Halbuki Türkiye'nin daha çok enerji üretimine değil, ürettiği enerjiyi daha akıllı kullanmaya ihtiyacı var. Öte yandan kömürü bir enerji kaynağı olarak kullanmaktan vazgeçmek, mevcut santralleri bir plan dahilinde kapatırken yeni hiçbir termik santrale izin vermemek insan ve doğa yaşamı için artık bir zorunluluk.

Fosil yakıtlara, nükleer enerjiye, barajlara ve ekolojik olmayan diğer enerji kaynaklarına mahkum olmadığımızı artık görmemiz gerekiyor. Bir yandan enerjiyi verimli kullanırken, öte yandan rüzgar, güneş, jeotermal gibi temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları yönelmeliyiz. Türkiye mevcut elektrik tüketiminin iki katından fazlasını sağlayacak rüzgar ve güneş potansiyeline sahip. Almanya 2050 yılında yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmeyi planlamaktadır. Bizim aynı şeyi yapamamamız için bir neden bulunmamaktadır.

Yenilenebilir enerji temiz olması yanında ucuzdur ve yakıt olarak kimseye bağımlı değildir. Toplumsal ve ekolojik maliyetler hesaplanmadığı için kömür ucuz sanılmaktadır. Gelişen teknoloji ile birlikte artık yenilenebilir enerji bu maliyetler hesaba katılmadan bile en ucuz enerji konumuna gelmiştir.

Merkezi yönetimi güçlü kılmak isteyen devletler fosil yakıtlara dayanan santralleri ve nükleer santralleri tercih etmektedirler. Yenilenebilir enerji ise daha çok yerel enerji kolektifleri aracılığı ile üretildiğinden, merkezi otoriteyi zayıflatıp yerellere güç katmaktadır. En kısa sürede küçük ölçekli, merkezi olmayan üretim birimleri ve akıllı şebekelerle temel enerji kaynağının rüzgar ve güneş olması sağlanmalıdır.

Yenilenebilir enerji kaynakları herkese eşit uzaklıktadır, dolayısıyla eşitliği güçlendirmektedir. Öte yandan fosil yakıtlar için yapılan savaşlara karşın, yenilenebilir enerji barıştan yanadır.

Rüzgar ve güneş kaynağı para ile satın alınamaz ve özelleştirilemez. Bu yönüyle de yenilenebilir enerji kaynakları neo liberal sistemin saldırılarına karşı daha dirençlidir, halktan yanadır.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından ülkemizde bugün için yararlanma oranı yüzde 5 dolayındadır. Bunun anlamı yüzde 95 oranında kirli enerji kaynakları, yani fosil yakıtlar ve su kullanılmaktadır. Tüm dünya kömürden, nükleerden kaçarken Türkiye'nin bu iki tehlikeli enerji kaynağına yönelmesi tam bir akıl tutulmasıdır.

Bir yanda kömür, termik yani "ölüm"; diğer yanda ise güneş, yani "yaşam". Termikçilerin kazanma şansı yok. Kuşkusuz ki kazanan yaşam olacak.

Not: Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Bursa İl Örgütü, "Termik Santrallerin Yaşama Etkileri ve Alternatif Enerji Politikaları" konulu bir panel düzenlemiştir. Panel 31 Ocak 2015 Cumartesi günü saat 17.00'da Ördekli Kültür Merkezi'nde yapılacaktır. Panele konuşmacı olarak Marmara Üniversitesi Enerji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar ve Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala katılacak. Panelin kolaylaştırıcısı ise Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Sevil Turan.

twitter.com/aserdaresen
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.