SON DAKİKA
Hava Durumu

Adalet ve saygıya çağrı

Yazının Giriş Tarihi: 21.07.2013 11:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.07.2013 11:21

Ancak Başbakan Erdoğan, Gezi direnişini toplumu kutuplaştırma stratejisiyle aşmayı hedefledi. Gezi sürecinin özgürlükçü ve çoğulcu yapısını çarpıtarak halkın iradesine, demokrasiye bir başkaldırı olarak sundu. Başta Kürt ve Alevi meseleleri olmak üzere çözmesi gereken bir dizi ciddi sorunun olduğu bir toplumda zaten var olan fay hatlarını harekete geçirme riskini taşıyan bu stratejiyi boşa çıkarmak gerekmekte.

Bu amaçla, geçtiğimiz günlerde Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi üyelerinin de aralarında bulunduğu 103 akademisyen, yazar ve aktivist, Türkiye'de Gezi Parkı olaylarıyla birlikte korku ve şiddet ortamının yaratıldığını belirterek, demokrasinin inşası için yol haritası niteliğinde bir metin hazırladı.

Müslüman, Kürt, Alevi, Ermeni, LGBT, feminist, sosyalist, demokrat kesimlerin kanaat önderlerine danışarak bir "aydın imecesi" oluşturulmuş, çok farklı yaşam tarzlarından gelen, farklı politik tercihlere sahip ve hepsi kendi çevrelerinde çok saygın konumda bulunan Türkiyeli aydınların asgari müştereklerini ortaya çıkarmak amacıyla parti dışından da katılımlarla "Adalet ve Saygıya Çağrı" metni kaleme alınmıştır.

Adalet ve Saygıya Çağrı: "Gezi'nin temsil ettiği demokrasi zemininde buluşmak" başlığını taşıyan bildiride "bu krizden tek çıkış yolunun insanların birbirlerinin korkularını, endişelerini anlayacağı müzakere kanallarının açılması olduğuna inanıyoruz. Müzakere ise ancak toplumdaki farklılıkların eşitlik ve eş değerlilik çerçevesinde değerlendirildiği ortamda gerçek karşılığını bulabilir. Bu çerçevede aşağıda sayacağımız somut önerileri içeren bir demokratikleşme paketinin taraflar arası diyaloğu güçlendireceğini düşünüyoruz" denilerek şu maddeler sıralanmıştır:

-Kürt Meselesinin çözüm sürecinde adem-i merkeziyet ilkesinin kabul edilmesiyle Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na getirilen çekincelerin kaldırılmasının ve AB'nin Bölgesel Politika araçlarının tam işlerliğe kavuşmasının sağlanmasını; seçim barajının düşürülmesini; anadilde eğitim hakkının tanınmasını;

-Ceza hukukunun evrensel ilkelerini yok sayan, demokratikleşmenin önünde ciddi bir engel oluşturan Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılmasını; Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nın demokratik protesto hakkının kullanılmasını güvence altına alacak şekilde yeniden düzenlenmesini;

-Başörtülü yurttaşların seçilme haklarının tanınmasını; başörtüsünün kamusal alanda görünürlüğünü kısıtlayan yasaların değiştirilmesini;

-Alevi yurttaşların ibadet özgürlüğünü garanti altına alacak yasal düzenlemelerin yapılmasını; Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesini;

-Gayrimüslim yurttaşları hedef alan ırkçı ve ayrımcı dilin "nefret suçu" kapsamına alınması için çalışmalar başlatılmasını;

-Toplumun belirli kesimlerinin yaşam tarzlarını hedef alan uygulama ve söylemlerden vazgeçilmesini; devletin etnik köken, dini inanç, toplumsal cinsiyet gibi bireysel hak ve özgürlükleri ilgilendiren alanlardan çekilmesini; LGBT'lerin eşitlik ve onur taleplerine kulak verilmesini;

-İnsanın doğanın sahibi değil, parçası olduğunun bilinciyle doğayı tahrip eden kalkınma anlayışının gözden geçirilmesini; çevre ve kent düzenlemesini ilgilendiren kararların uygulanmadan önce toplumla paylaşılması, karar mekanizmalarının şeffaflaştırılması ve geniş kitlelerin katılımına açık hale getirilmesi yönünde gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını içermelidir.

Gezi olayları kapsamında olan bitenin yurttaşla-devlet kurumları arasında ortaya çıkan ve aslında diyalog yoluyla çözülmesi gereken bir anlaşmazlık olduğunu düşünüyoruz. Bu diyaloğu imkansız kılan, ölümlere ve insanların bedenlerinde kalıcı hasarlara yol açan şiddetin bütün sorumlularının kamu vicdanını rahatlatacak şekilde yargı önünde hesap vermeleri için idarenin gereken adımları bir an önce atması da son derece önemlidir denilen bildiride, bunun tüm yurttaşlara ve siyasal aktörlere bir vicdan ve adalet çağrısı olarak algılanması gerektiği ifade ediliyor.

Ahmet İnsel, Akın Özçer, Arif Ali Cangı, Aydın Engin, Bekir Ağıdır, Cafer Solgun, Cemal Uşşak, Cengiz Aktar, Cengiz Çandar, Çağlar Keyder, Emin Alper, Engin Cinmen, Fuat Keyman, Gencay Gürsoy, Hasan Cemal, Mehmet Bekaroğlu, Murat Belge, Oya Baydar, Sevil Turan, Taner Akçam, Ümit Kıvanç gibi aydınların yer aldığı imzacılar "Toplumsal barışa katkıda bulunacağını umduğumuz bu özgürlüklerin, partilerin kısır siyasal çıkarlarına kurban edilmemesi gerekiyor" diyorlar.

"Adalet ve Saygıya Çağrı" metni ve imzacıların tam listesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Ayrıca bu görüşlere katılıyorsanız sizin de imzanızla destek olmanız mümkün. 

http://www.change.org/adaletvesaygi

Bu çağrı, "Adalet ve Saygıya Çağrı" olmanın ötesinde, aslında farklı bir siyaset çağrısı da. Salt eleştirmenin ötesinde alternatif gösteren, pozitif bir siyaset çağrısı. "Başka bir siyaset mümkün" diyen bir çağrı. Özgür, eşit, yeşil bir Türkiye için bu çağrıya kulak vermek gerek.
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.