SON DAKİKA
Hava Durumu

Sosyal yurttaş, asosyal devlet!

Yazının Giriş Tarihi: 29.10.2011 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.10.2011 00:05

1999 Marmara Depremi'nin üzerinden 12 yıl geçti. Ama depreme hazırlık konusunda bir arpa boyu yol kat edilebildiğini gördük.

Yurttaşlarına karşı "yasaklar" zinciriyle bir çok alanı kontrol etme mahareti gösteren devletin, iş yurttaşların sorunlarını çözmeye, onlara hizmet etmeye gelince ortalıkta gözükmediğini, ya da işleri eline yüzüne bulaştırdığına bir kez daha tanıklık ettik.

Devlet, Van başta olmak üzere Erciş ve köylerinde nerelerde hasar olduğunu, hangi bölgelerin yardım beklediğini hızlı ve yerinde tespit etmekte zorlanırken, yüzbinlerce, hatta milyonlarca yurttaş, online ortamda çoktan organize olmuştu bile!...

#van, #EvimEvindirVan gibi hashtag'leriyle yüzbinler bilgileri, gelişmeleri, yardımları anında kendi aralarında paylaşıp organize olurken, devlet krizin doruk noktasında olduğu ilk saatlerde ne yazık ki ortalıkta yine gözükmedi.

Yine duyarlı onlarca yurttaş Van'a ilişkin kişisel ya da ortak bloglar oluşturarak yüzbinleri harekete geçirirken, özellikle ilk gün devlet koordinasyon kurmakta zorlandı.

Bu durumu Başbakan Erdoğan birkaç gün önceki konuşmasında  itiraf etti.

Oluşturulan kurtarma birliklerinin "isimleri", "kıyafetleri" çok güzel de, iş organize olmaya, krize müdahale etme aşamasına gelince eller birbirine dolandı!..

Oysa yurttaşlar, devlet bunlar için hazırlansın diye maaşlarından, gelirlerinden "deprem vergisi" adı altında oluk oluk vergi akıttı...

Benim için "pes doğrusu" dedirten olay ise iletişimden sorumlu Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın bir açıklaması oldu.

Yıldırım, kendisine ''İletişimden sorumlu bakan neden Twitter'da olmaz?'' diye sorulduğunu anımsatarak, şöyle yanıt vermiş:

''Ben bu alana girsem milletin yolu kalır, demiryolu kalır, havaalanları kalır. Ona da benim gönlüm razı olmaz. Onun için böyle bir çekincem var."

Yazık!...

Duyan da "Binali Yıldırım twitter'a girmedi de bu sayede devlet, depremzedelere mükemmel hizmet götürdü" zannedecek!

İyi de, aynı kabine de görev yaptıkları Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Su ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve daha başka bakanlar neredeyse hemen her gün twit atıp, düşüncelerini takipçileriyle paylaşıyorlar. Binali Yıldırım'ın bakış açısına göre, bu bakanlar millete hizmet götürmeyi bir kenara bırakmış, twit atmakla uğraşıyor!...

Ne gaf!

İletişim teknolojilerinden sorumlu olan bir bakan kalkıyor, "bunlar boş işler, bunlarla uğraşacak vaktim yok" diyor.

Aslında Binali Yıldırım'a "Yeni Medya Düzeni" Konferansı'nda açılış konuşması yapmak düşerdi!

Açılışta neler söyleyeceğinden çok belki açılış sonrası oturumlarda konuşmaları dinler, dünyada ne olup bittiğini daha iyi anlayabilirdi.

Bir bakanın sorumluluk alanıyla ilgili bu kadar duyarsız olması ve teşvik etmesi gereken bir konuyla ilgili böylesine olumsuz bir görüntü vermesi gerçekten inanılmaz!

Ama gördük ki, bakanın burun kıvırdığı sosyal ağlar, Van depremzedelerine yardım götürme konusunda devletten, Binali Yıldırım'dan daha hızlı, daha organize ve daha kaliteli 'çalıştı'.

Bakanın vakit ayıramadığı twitter üzerinden yüzbinler haberleşti. Hatta bir depremzede enkaz altından twit atıp, yardım gelmesini sağladı.

Ne acı ki, biz aynı bakanın "internete sansür" sayılabilecek yasal hazırlıklar konusunda son bir yıl içerisinde cansiperhane biçimde çalıştığına da tanık olduk.

Neden twitter'dan uzak durduğuna şaşmamak gerek!

twitter.com/ozcanyazici

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.