SON DAKİKA
Hava Durumu

Muktedirleştikçe iktidarını kaybediyor!

Yazının Giriş Tarihi: 14.01.2012 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.01.2012 00:02

Nasıl karışmasın, baksanıza sabah KCK operasyonlarıyla uyanıyor, akşam Kılıçdaroğlu fezlekesiyle yatıyoruz...

Ertesi gün eski Genelkurmay Başkanı'nın tutuklanmasıyla kalkıyor, 19 Mayıs genelgesiyle günü tamamlıyoruz...

Uludere'deki operasyonla sokağa çıkıyor, Ergenekon'la eve dönüyoruz...

Küresel ekonomik krizle işe başlıyor, ithalat patlamasıyla dükkanı kapatıyoruz...

Şike operasyonuyla sahaya iniyor, UEFA kararıyla tribüne çıkıyoruz...

Soru basit:

Daha 6 ay önce yüzde 50 oy alarak iktidara üst üste üçüncü kez gelmiş bir siyasi iktidar var. Peki, yarın ya da kısa süre içerisinde her şeyin daha iyiye gideceğine ilişkin ülkede, toplumda güçlü bir umut rüzgarı var mı?

Kürt sorununu çözeceğim derken, işler daha da karmaşıklaşmış vaziyette...

Ekonomiyi büyüteceğim derken cari açıkla ekonomi küresel krizin gölgesinde bıçak sırtında ilerliyor...

Sağlık sorununu çözeceğim derken özel sağlık kuruluşlarına devasa transferlerle bütçenin en büyük kara deliklerinden birisi oluşmuş durumda... Otel konforunda süren özelleşmiş kamu sağlık sistemi, Titanik gemisi batarken salonunda vals yapan yolculara benziyor...

Açılan derslik sayılarındaki göreceli artışa rağmen, kamu eğitim sistemi okul müdürlerini tayiniyle uğraşmanın ötesinde kalite anlamında bir arpa boyu yol alabilmiş değil. Ücretsiz dağıtılan ders kitaplarından sonra umutlar dağıtılacak tablet PC'lerde! Tabii bir de taktik değişiyor: 4+4+4'e geçildi mi, okullardan mezun olanlar hemen işlerinin başına koşacaklar!..

Hele yeni Anayasa süreci evlere şenlik. Birkaç sivil toplum örgütünün Cemil Çiçek'i ziyaretleri dışında yeni bir Anayasa çalışması yürütüldüğünden nerdeyse kimsenin haberi yok...

Bir de bunların üzerine ufukta gözüken Cumhurbaşkanlığı seçimi ve erken başlayan "Erdoğan sonrası" peşrevlerini eklediğinizde, soru işaretlerinin ardı arkası kesilmiyor...

Suriye ve İran mevzusunu, altı ay sonra kapıya dayanacak Kıbrıs Cumhuriyeti-AB-Türkiye üçgeninde yaşanacak krizi de eklediğinizde soru işaretlerinin daha da büyüyeceğini görebiliyorsunuz.

Eeee, böyle bir tablo karşısında kafalar niye karışık olmasın!

Düşünün şimdi, karşınızda yüzde 50 oy almış bir iktidar var, ama ülkenin demokratikleşme yönünde büyük bir dönüşüm yaşayacağına ilişkin güçlü bir beklenti yok...

Demokratikleşmenin önündeki en büyük engel olan ve sistemin ruhunu oluşturan "otoriterizm" dim dik ayakta duruyor.

Otoriter yapının ritüellerinin yerine yeni ritüeller konuluyor... 

YÖK, yargı sorunu, askeri vesayet, tüm kurumsallıklarıyla sürüyor.

Umut yeni Anayasa'da ama onun da çıkacağına artık kimse inanmıyor.

Her halde bu durumu en iyi Andrew Finkel'in New York Times'ta yazdığı yazı analiz ediyor: "Erdoğan gittikçe Yüzüklerin Efendisi filmindeki Frodo'ya benziyor. Yüzüğü ateşe atması gerektiğini biliyor, ama yüzüğü taktıkça giderek daha rahat hissediyor..."

İktidar muktedirleştikçe sistemin kendisine dönüşüyor... Bu dönüşüm güçlendikçe "değişim ihtiyacı/iştahı" yerini "kabullenme/hazmetmeye" bırakıyor... Erdoğan, tepkiler yükseldikçe değiştirmeyi vaat ettiği "sistemin kurumları ve kavramlarıyla" yanıt veriyor.

Türkiye'de hep partiler iktidar olur ama muktedir olamazlardı. Oysa şimdi AKP muktedirleştikçe iktidarını kaybediyor!

Haa bir de tabii muhalefet var ki onlar şu sıralar, "tüzük" kavgasına tutuşmuş vaziyette!..

Şişşşttt!... Rahatsız etmeyin!

Twitter.com/ozcanyazici

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.