SON DAKİKA
Hava Durumu

Dağ yöresi yeni bir fitili ateşleyebilir!

Yazının Giriş Tarihi: 04.06.2011 15:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.06.2011 15:29

Bursaport.com'un "Özel Ropörtaj" sayfalarından da ulaşabileceğiniz ropörtajda Erkan Aydın, Parlamento'ya girmesi beklenen partilerin seçilecek sıralardan "Dağ Yöresini" temsilen hiçbir ismi listelerine koymamasıyla ilgili şaşkınlıklarını, kızgınlıklarını dile getiriyor.

Dağ yöresini temsil eden sivil toplum örgütleri bugünlerde listelerde kendilerine yer vermeyen partileri boykotu tartışıyor.

Boykot başarılı olur mu, bilmiyorum...

Ama ciddi anlamda bir rahatsızlık var...

Erkan Aydın, söyleşinin bir yerinde "bir daha böyle bir tablonun yaşanmasına izin vermeyeceğiz" diyor.

Bu sözden ve aynı zamanda bu vakadan da yola çıkarak, ben gerek "dağ yöresini" temsil eden derneklere, gerekse tüm sivil toplum örgütlerine buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum...

Açıkçası, dağ yöresi seçmenlerinin tepkisi de gösteriyor ki, Türkiye artık eski Türkiye değil, seçmen de eski seçmen...

Bursa'da yaklaşık 300 bin olduğu söylenen dağ yöresi seçmeni yabana atılacak bir seçmen kitlesi değil...

Bu seçmen kitlesinin tepkisi, boykotu sandığa nasıl yansırsa yansısın; ister güçlü bir tepki oluşsun isterse zayıf...

Artık yeni bir tabloyla karşı karşıyayız...

Son yaşananlar gösteriyor ki, bu "sahte parti demokrasisi" Türk seçmenine artık dar geliyor...

Farklı ekonomik, sosyal çevreler siyasette daha fazla görünür ve söz sahibi olmak istiyor. Bunu isterken de "iradesini" kullanmak, "karar verici" olmayı talep ediyor...

Siyaset isteği, siyaset bilinci "siyasal tercihlerden" bağımsız olarak toplum içerisinde yayılıyor.

Bu durum, Türkiye demokrasisinin geleceği açısından umut verici bir durum.

Ben buradan, biraz önce sözünü ettiğim çağrımı aktarmak istiyorum...

Dağ yöresi temsilcilerinin tetiklediği bu yeni siyasi süreç, güçlü bir siyasi kampanyaya ön ayak olabilir...

Ben diyorum ki, "Ey dağ yöresi seçmenleri, ey Bursalı sivil toplum örgütleri, ey Bursalılar; gelin bu durumu bir fırsata çevirin"...

Hangi partiye oy vermiş ya da verecek olursanız olun, gelin kendi kaderinizin iplerini kendi ellerinize alın!

Ne demek istiyorum?

Bakın, kimse kimseyi kandırmasın!...

Türkiye'de seçim 11 Nisan günü saat 17.00 itibariyle bitti...

Liderlerin YSK'ya listeleri teslim etmesinden sonra bizden istenen 12 Haziran'da gidip "bitmiş olan seçimi" tasdik etmemiz ...

Seçimden ziyade "meşreb" yarışına dönüşen bu siyasal tuluata artık son verme vakti gelmedi mi?

Bu ne biçim demokrasi anlayışıdır ki, bugünlerde kent kent, meydan meydan gezerek Türk halkını yere göğe sığdıramayanlar, Türk halkının kendisini temsil edecek adayları seçmesinde hiçbir söz hakkı tanımıyorlar...

Ne kudretli ve muktedir liderlerimiz var ki, bizi bizden daha çok düşünüp, bize yararlı olacak adaylarımızı bizim adımıza keşfetme cevherine sahipler!

Bu demokrasi yalanına, bu demokrasi yutturmacalarına yeter demenin vakti gelmedi mi?

Onun için diyorum ki, "siyasal yakınlığınız ve meşrebiniz" ne olursa olsun, artık kendi iradenize, kendi sözünüze sahip çıkma vakti...

Eğer bugün bu sürece "dur" demezseniz, dağ yöresi seçmenlerinin yaşadığı şokları daha uzunca bir süre yaşanmaya devam edeceksiniz...

"İyi de lafı nereye getirmeye çalışıyorsun" diye bana serzenişte bulunmaya başladıysanız hemen önerimi dile getiriyorum...

Gelin bu durumu fırsata çevirin ve geniş bir toplumsal tepki ve talep için örgütlenmeye başlayın...

Dile getireceğiniz talep çok basit:

"Ey Ankara'nın kudretli partileri ve liderleri, artık yalanlarınıza karnımız tok. Gelin şu Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası'nı değiştirin. Hakim gözetiminde delege ve aday seçimi sistemini getirin. Seçim barajını yüzde 3'lere, hatta yüzde 1'lere kadar indirin... İndirin ki, artık gözlerimizin içine bakarak 'Yüce Türk milleti' diye söze başlayıp, bizim adımıza gerçek anlamda seçmediğimiz milletvekillerine, başkanlara dayanarak kaderimizle oynamayın. İndirin ki, bundan böyle gerçek temsilcilerimizi siz değil, biz seçelim ve 'Yüceliğimizi' gösterelim."

Açık ve net söylüyorum, bu başarılamadığı takdirde hiçbir kampanya başarılı olamayacak ve bir sonraki seçimde de geniş toplumsal kesimler hüsrana uğramaya devam edecek...

Bu halka gerçek demokrasiyi çok görenlere artık hadlerini bildirme zamanı gelmedi mi?

Bu kadim halkın artık "lütuflara" değil, kendi özgür iradesiyle şekillendireceği bir siyasal geleceğe ihtiyacı var...

Kim hangi siyasal inanışa sahipse, kendine yakın gördüğü partiye üye olacak ve orda çalışacak; parti üyelerini, delegelerini ikna edecek; yetenekli, çalışkan olanlar parti içerisinde "seçilerek" ilerleyecek ve halkın gerçek temsilcileri olarak siyasette görev üstlenecek...

Yoksa şafak vakti genel merkezlerde hazırlanan listelerle değil...

Siyasal partileri adam gibi siyasal parti haline getirmeden, Türk insanın özgürce siyaset yapmasının önü açılmadan hiçbir şey değişmeyecek...

Türk insanı artık siyaset yapmak istiyor. Türk insanı artık siyasete katılmak istiyor. Oysa siyasal sistem Türk insanına kapılarını kapalı tutuyor...

Onun için diyorum ki, eğer parti liderleri bu sistemin değişmemesi için "ortak irade" sergileyip birlikte hareket edebiliyorlarsa, bu kentte ve bu ülkede yaşayan farklı yelpazedeki sivil toplum örgütleri, seçmenler de birlikte hareket edip "ortak irade" sergileyebilmeli...

Keza bu ortak irade ve gücü göstermeden ne yazık ki bu liderlerin sistemi değiştirmeye niyeti yok...

Tabandan, Türk seçmeninden geniş bir talep ve baskı gelmediği sürece, daha çok "şok" yaşamaya devam edeceğiz...

Bizim artık kahraman liderlere, kurtarıcılara ihtiyacımız yok; yaşamın içine girmeye, siyaset yapmaya, kendi kararlarımızı kendimiz almaya ihtiyacımız var...

Şimdi tercih vakti...

Hala, bizlere lütfedilenlerle mi yetineceğiz, yoksa kendi geleceğimizi kendimiz mi belirleyeceğiz...

İkincisiyse tercihimiz, güçlü bir kampanya organize etmek için bir fırsat var elimizde... 

Gelin 13 Haziran sabahı, seçim sonucu ve siyasal tablo ne olursa olsun, güçlü bir deklerasyonla yeni bir gündem yaratalım, yeni bir dönemin kapısını aralayalım...

Gerçek demokrasiye geçmek için bir fırsat var, bunun fitilini bu kentte ateşleyelim; bunun onurunu da bu kent yaşasın!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.