Bu yürüyüş neye hizmet edecek?

Yürüyüşün amacıysa Abdullah Öcalan'ın avukatları ve ailesiyle görüştürülmemesini protesto etmek...

BDP kaynaklarından yansıyan bilgilere bakılırsa 100 bin kişi Gemlik'e gelmek için ülkenin değişik kentlerinden yola çıkacak.

100 bin kişi gelir mi, gelmez mi bilmiyorum, ama kaç kişi toplanırsa toplansın gergin bir atmosfer yaşanacağı açık.

Malum, son olarak Bursa Valiliği de yürüyüşün bir gün öncesi, yürüyüş günü ve yürüyüşten sonraki günü kapsayan 3 gün boyunca kentteki tüm yürüyüş, miting gibi etkinlikleri güvenlik gerekçesiyle yasakladı.

Bu karar, Bursa ve ülke açısından önümüzdeki birkaç günü daha da hassas hale getirdi...

BDP'liler Valilik kararından sonra yürüyüş girişimini iptal ederler mi, bilmiyorum...

Ama bu yürüyüşü son derece riskli, tehlikeli ve açıkçası son derece gereksiz görüyorum...

Bu ülkenin en önemli sorunlarından birisinin "Kürt Sorunu" olduğunu neredeyse ülkedeki hemen her kesim kabul ediyor; şu ya da bu tanımlamayla...

Türkiye'nin son 30-40 yılına damga vuran "şiddet sarmalı" ne yazık ki bu sorunun çözümünü bir kez daha kördüğüm haline getirmiş vaziyette...

Kim, nerede duruyorsa dursun, artık şunu kabul etmeli, şiddete dayalı, şiddete yaslanan, ondan güç alan hiçbir girişimin başarılı olma şansı yok...

Maalesef Türkiye son 6 aydır yeniden PKK'nın saldırıları ve buna bağlı olarak askeri operasyonlarla artan yeni bir şiddet döngüsünün içerisine girdi.

PKK-MİT görüşmelerinin alenileştiği, devletin bir çözüm arayışında olduğu süreçte PKK sanki bu süreci baltalamak istercesine dağda, bayırda, kentte, sokakta silahlı, roketli, mayınlı, tuzaklı, baskınlı saldırılarını artırdı.

Üstelik BDP'lilerin kendisi için yürüyüş yapacakları Abdullah Öcalan'ın devletle görüşmeleri derinleştirdiği ve belli bir noktaya getirdiği aşamada...

Şimdi böyle bir ortamda, binlerce kişiyi "Büyük Gemlik Yürüyüşü" adı altında dört bir yerden toplayıp, şiddetin biçimlendirdiği bir toplumsal duyarlılık ortamında bu yürüyüşü gerçekleştirmenin anlamı ne?

Üstelik gövde gösterisi yapmaya meylederek!...

Elbette, yürüyüş, miting demokratik hak...

Ama bu demokratik hakkı kullananların, siyasal, sosyolojik gerçeklikleri göz ardı ederek, klişe, düz mantık üzerinden demokratik hakkın kağıt üzerindeki tanımına işaret etmeleri yetmiyor.

Sorunu çözecek olan tek başına devlet değil; devleti ve kurumlarını zorlayarak çözüm bulmak da mümkün değil...

Çözüm Türk ve Kürt halkı için vicdanları buluşturmak, ortak acıları anlayacak ve bu acıları dindirecek yol ve yöntemleri arayıp bulmaktan geçiyor...

Bir süredir toplumsal gerginlik yaratarak, Türk ve Kürt halkı arasında psikolojik bir yarılma oluşturarak sorunu bir başka boyuta çekme arzusunda olanlar olduğu gözleniyor...

Korkarım ki "Büyük Gemlik Yürüyüşü" benzeri girişimler böylesi riskleri tetiklemeye açık imkan sunuyor...

Hepimizin ihtiyacı, ortak bir taleple her türlü şiddet aracını reddederek, demokratik, barışçıl bir çözüm sürecini desteklemek...

Sayısal gövde gösterileri ve olası provokasyonlarla ortaya çıkacak tablonun neye hizmet edeceği malum.

Yeni bir Anayasa yapma sürecinde her türlü hak talebinin demokratik araçlarla dile getirmek, savunmak tabii ki doğal. Ama demokratik ortam ve iklimi yaratmak, bunu korumak, bu sürecin baltalanmamasını sağlamak da herkesin görevi...

Eğer siz binlerce kişiyi otobüslere bindirip, toplumsal çatışma yaratma riski yüksek bir ortama sürüklüyorsanız ve üstelik buna ilişkin güçlü bir önbilginiz ve tahmininiz de varsa, bu zorlamanın yaratacağı tablonun yükümlülüğünü tek başına devlete yıkamazsınız...

BDP'lilerin gelişini ellerini ovuşturarak bekleyenlerin olduğunu anlamanız için sıradan bir internet kullanıcısı ve facebook üyesi olmanız yeterli...

İhtiyacımız olan barışçıl çözüm araçlarını bulup geliştirmek; yoksa bizi durmadan şiddet sarmalına sokacak yol ve yöntemleri zorlamak değil...

twitter.com/ozcanyazici