SON DAKİKA
Hava Durumu

Artık tahammül edemiyorum!

Yazının Giriş Tarihi: 28.03.2011 00:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2011 00:16

Yıllardır neden gidip seçimlerde oy kullandım?

Bu soruyu düşündükçe kararım daha da kesinleşiyor...

12 Haziran seçimi yaklaştıkça, ben sandıktan uzaklaşıyorum...

"Bunca yıldır gittin oy kullandın, kime, neye, neden oy verdin biliyor musun?" diye kendi kendime soruyorum...

Siz de belki onlarca yıldır oy kullanıyorsunuz...

Hadi gelin, "meşrebinizi" bir kenara bırakın ve kendi kendinize samimi biçimde sorun: Gerçekten "bilinçli, içinize sinerek ve güçlü aidiyetlik duygularıyla" hiç oy kullandınız mı?

Bilmem kaç yıldır siyaseti sinema salonunda film izler gibi izlediniz ve lütfen size sunulan oy verme günü "ona, buna, şuna rağmen", "kötünün iyisi" diyerek ve çoğunlukla "ötekinden korkarak" kerhen oy kullandınız.

Ben artık "bu oyuna" tahammül edemiyorum...

Yine, yeniden, bir kez daha seçim sandığına neden gideyim?

Üç beş parti elitinin seçeceği milletvekili listelerine mi bakıp oy kullanacağım...

Üç ay sonra yurdun dört bir yanında sandık kurulacak, ülkenin en gözde kenti Ankara...

Tüm yollar Ankara'ya çıkıyor...

Üç gün içerisinde siyasete girenler, heyecanla genel merkezden gelecek müjdeli haberi bekliyor...

Parti teşkilatları ise sinek avlıyor!

Üç vakte kadar, "elbet genel merkezin vardır bir bildiği" gerekçesiyle koltuklarından edilecek il yöneticilerine ve teşkilatlara da niye gerek varsa!..

Ha, evet, yasal "zorunluluk" değil mi?

Parti üyeleri mi dediniz, onlar üye olup olmadıklarını bile bilmiyorlar...

Herkes soluğunu tutmuş, genel merkezden gelecek "lütufu" bekliyor!

Şimdi buna, bu kadim topraklarda siyaset deniyor...

Sizce ortalıkta oy verecek "parti" var mı?

Parti?

Siyasetin "üretildiği" kurum yani...

Bizde her şey çoğunlukla tüketildiği gibi, siyaset de yalnızca tüketiliyor...

Tüketim yeriyse mevcut partiler; bir nevi AVM gibi...

Hani cüzdanınız güçlüyse, iyi de tüketiyorsunuz...

Bize bağışlananı bu kadar ne yazık ki...

Kimse kendini kandırmasın...

Temayül, merkez yoklaması, anket, ön seçim falan filan...

Adına ne derseniz deyin, ortalıkta bir siyaset havası, görünümü terennüm ediyor; ama alın hepsini bir kenara koyun...

Demokratikleşmeymiş, ülke ilerliyormuş!..

Toplum, ancak ve ancak "sahip olduğunu" savunur. Bu halk siyasetin içinde değilse, gündelik yaşamında "bizzat ve fiili olarak" siyaset üretemiyorsa, "ona sahip değildir" demektir...

Halkı, halk adına, halksız demokratikleştiremez ve ilerletemezsiniz...

Halkın kendisi siyasetin kendisi; siyasetin kendisi de halkın kendisi haline gelmişse, işte o zaman demokrasi söylevinize itibar edilebilir...

Bakmayın siz, hayatın ve ülkenin bütün sırlarını kavramış ve "tayin edeceği" isimlerle tüm sorunları çözecekmiş gibi ortalıkta dolaşan parti liderlerine...

Halkın sorunlarını bizzat ve bizzat yine halkın kendisi çözer. Halkın kendisi de, her şeyi de siyasetin kendisidir...

Bu ülkede birçok şey hala pamuk ipliğine bağlı...

Toplumun bütününce içselleştirilmemiş hiçbir demokratik ilerleme ve iyileşme olamaz.

Demokrasinin içselleşmesi ise "al adaylarımız bunlar hadi bunlardan seç" denilerek, yani siyaset tüketimiyle bu iş olmaz...

Velakin siyaset üreterek olur...

Parti üyeleri, delegeleri ve nihayetinde halk "alın adaylarımız bunlar" diyene kadar demokrasi adına söylenen her şey yalan!

Artık kararlıyım...

Bana itibar etmeyenlere, ben de etmeyeceğim...

Ve kesin karar aldım...

Partiler, milletvekili ya da yerel yönetim adaylarını hakim gözetiminde yapılacak üye seçimleriyle belirleyene ve aynı zamanda seçim barajının olmayacağı, ya da yüzde 1'ler seviyesinde olacağı güne kadar oy kullanmayacağım...

Oy kullanmayanlara galiba para cezası kesiyorlar.

İcra memurunu salarlarsa üzerimize, hani üç beş kuruş Hazine'ye katkımız olur, belki ülkeye böyle daha yararlı oluruz...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.