Spor yönetimi (1)

'Kına yakma' felsefe/sizliğinden çok adım ötededir Spor Yönetimi. Aslında, resmen bir bilim dalıdır. Ve hiç şaşılmasın ki, genel yönetim ilkelerini kapsar da, daha özel ve eğer profesyonel futbola yönilikse, çok daha zor ve bir o kadar tehlikelidir.

Neyi kast/ettiğimizi kabaca düşünürseniz 'spor aktivitelerinin daha akılcı ve bilimsel metodlar ile uygulanması' olarak algılamanız mümkün. Ve/veya yirmi yıldır uğraş verdiğimiz 'olimpiyat düşü' geçtiğimiz günlerde ne oldu?

Hepimize iyi bir yanıttır...

'Hak bizimdi, vermediler' diyenler, lütfen; iyi not alınca 'fizikten pekiyi aldım' ama kırık not karşısında 'hoca zayıf verdi' mazeretini hatırlasın.

Öpülmüş yanağın hikayesini, bir de benim yeniden deşmeme gerek yok sanırım.

Başka baharlara...

SANİYE FARKI

Sadece atletizmin değil; sporun temelini oluşturur!

Yüzmede, basketbolda, voleybolda, binicilikte, eskrimde... Fark etmez!

Sözgelimi; kim daha önce karar verir, futbol topuna sahip olursa, mücadeleyi kaybetme şanssızlığı yoktur.

Hani 'bilinen tehlike, tehlike değildir' derler ya; ne oldu? Kartalın yüksekten uçtuğunu bilmeyen var mıydı? Maçlarını izleyen teknik adamın raporu yok mu?

Önlem?

Kumaş bu kadar, ceket de kısa olacak kuşkusuz. Ya da kolsuz!

Hatırlayın maçı; bırakınız bireysel futbolcu kalitesini, hangi Bursalı futbolcunuz, rakipten daha çok koştu? Doğal olarak hiç biri, daha önce futbol topu ile buluşamadı...

Ahhh şu gözünü kapatıp, atıp tutanlar!

Hani iyi takım/iyi kadroydu. Mumunuz yatsıya kadar bile değil yaaa...

ÖDÜL VARSA, CEZA DA VAR!

Kusura bakmayın ama mümkün değil...

Yazılarımdan bilinir ki; ödül de ceza da günümüz yönetim anlayışlarında geçer akçe değildir. Bu tarz uygulamalar, sadece paraya doğru koşan profesyoneller yaratır ki, inanılmaz tehlikeleri de beraberinde getirir.

Doğrudur; galibiyetlerde 8-10 bin lira gibi ödül verebilir. Dış saha beraberliğinde de 4 bin lira

Normal ve teşvik edici.

Ya sonra?

Okka ve terazi hiç denk gelmez, haberiniz ola...

Her kızgınlıkta/olumsuzlukta ortaya eli sopalılar çıkar. Sokaktaki adamın dediği gibi 'iki adam sallandırsalar' ülke bile düzelir belki. Ama, öyle değil...

Futboldaki ceza söylemi, yasalara bile uygun değil ki.

Ödül-prim serbest; üstelik sonrasında bağlayıcı özellikleri bile var. Dikkat ! Ama, istediğiniz gibi ceza kesemezsiniz. İsterseniz hukukçunuza bir danışın...

RİZE'DE PUAN AVI

Çok zor bir deplasman bu.

Tarih de böyle diyor. Nitekim, dış sahada Bursaspor'un Rizespor'a karşı tek galibiyeti var.

Üstelik, görünen o ki, formda bir Rizespor Bursa'yı bekliyor. Biliyorsunuz, Gaziantep deplasmanından, haftanın sürprizini yaparak rahat bir galibiyet ile döndüler. Bildiğimiz o ki; takımda eksik/gedik/sakat da yok...

Teknik direktör Rıza Çalımbay dahi 'puan için geliyorlar' derken, Bursaspor'un beraberlik için geldiğini ima etmiş durumda.

Sahi; bizim takım (ekip değil) galibiyet için mi çıkacak sahaya? Meraktayım...

Hafta içinde Daum'un söyledikleri ise çok hoştu, not ettim:

- Gol yemeden, müsabakayı bitirmek çok önemli. Bunu şu ana kadar yapamadık.

Umalım ki, Rize'de yaparsınız...