Merhaba!

                                                                                          ÖYLE DEĞİL !

Bazen; kızacaksınız.

Çünkü, niyetim ezberi bozmak.

O nedenle, köşemin adı 'Öyle Değil' olarak belirlendi.

Bazen şaşıracak;

'bu yönden hiç bakmamıştım' diyeceksiniz;

ki, asıl felsefem bu:

-   Farkındalık!

***

          YAŞ İLERLER, ÖKÜZLÜK BAKİ KALIR!

Dünyanın sonu filan olmasa da, yaygın medyayı okuyor ve televizyonda habere dalıyorsanız, vah halinize.

Kıyamete ramak kaldı...

Yazılar, haberler, canlı sokak bağlantıları biri-birinin aynı.

En birikmiş kar yığınlarına girip dizlerine kadar gömülmek şart;

Yüzünde kar taneleri olacak mesela, sakal/bıyık da hafif beyaza dönmüş olsun;

Kadın iseniz, kaşkol dolanmış boyuna, yüz ille de (soğuktan olmuş sanki) kırmızı...

Hedef belli;

En olmaz halleri görülecek yurttaşın...

En fazla hangi araç kaymış da çarpmış... Cep telefonu görüntüsü bile, ana habere gider valla...

Sürücü 'Reha Muhtar misali yüklenecek -nerde bu devlet- uzun süredir tarafikte ya zat-ı şahane...

Sözgelimi; delikanlı, on derecelik yolda kalmış, teker cıy-cıy ötüyor, lastikler kabak, zincir hak getire; başlıyor gıdaklamaya 'tuz dökmemişler abicim...'

Avusturya'ya uçacaktım önceki sabah. Gece 01'de çıktık yola, selam verdik sağa sola. Kar kalınlığı devasa yollarda, buz caba... Dakika sorun yaşamadan vardık hava limanına. Hava şartlarına göre, önlemimiz tamdı tam olmasına ya, bu kez uçak kalkamadı; o başka...

Neşeyle kartopu oynayan, kızak kayan çocuklar da olmasa (artık baydı o ayrı) kış ve kar yağışının, olağanüstü bir hal olduğunu sanmak mümkün.

Ve birkaç ağabey, hatırlatmasa köşelerinden, sanırsınız ülkede sadece İstanbul ve büyük şehirlerde kar, kış, kıyamet...

Coğrafya dersi görmediniz mi hiç?

Sor, Türkiye'nin konumunu; ne enlem ne boylam, bir yerlerdeyiz işte. Ne alaka?

Peki; yüzlerce belde ve köye ulaşım dahi yok iken, nedir bu büyük şehir kepazeliğini abartan haberlerde debelenmek?

Çok farklı ülkelerde, en soğuk kış aylarında görev yaptım. Abartmadan söylüyorum ki, çözümde birinci öncelik, yurttaş bilincinde yatıyor. Ve hayat normal akışında.

Nasıl mı?

Şu hiçbir önlemi almayıp da 'bana bir şey olmaz' diyen zibidiler yok bir kere. Her yurttaş, kış öncesinde, kar lastiklerini takıp, zincir takımlarını bagajında hazır ediyor. Üstelik, zorunlu bir uygulama bu. Ve buna eklenen sorumluluk bilinci, trafikte keşmekeşe izin vermiyor. Devletin birimleri de, görevini yapıyor ama...

Söylemek istediğim, belli değil mi?

-   Kar lastiğim var, zincirim de takılı. Bu durumda da sorun yaşıyorsam, gerçekten afet var; kabul. Ama, don-gömlek, yalın ayak yola çıkıp 'üşüdüm' diyerek yakınmak, devletten 'aman dilenmek' öküzlük değil mi ?

Ha'di hatırlayın; ya da başlığı yeniden okuyun :

-   Yaş ilerler, öküzlük baki kalır...

Anladınız; madem baki kalacak bazı şeyler. Ama hiç olmazsa, lastik değiştir, zincirini kontrol et önce? Sonra, ister aman dile, ister sayıp söv devletine.

Aman, dikkat!