SON DAKİKA
Hava Durumu

Güzel, rahat günlere inanıyordu!

Yazının Giriş Tarihi: 30.08.2012 17:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.08.2012 17:31

Adettendir, yıllar biraz daha yuvarlanınca, o yıllar daha bir dikkatle,  üstelik özenle kutlanır.

Aynen, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 90.yıl dönümünün kutlanması gerektiği gibi...

Ama ne yazık ki, her değeri, erozyona uğrayan ülkemde, tarihin dişlileri kırılıp, çarkları bazen, bizlerin yüzünden, geri dönebiliyor...

Ve fakat; aydınlık günlere olan inanç, tükenmez ki...

***

Sabah kalktığımda bizim sitede, bir kaç bayrak asılıydı;  

Biri bizim ki...

Sağ olsun eşim, daha geceden astı bayrağımızı gururla...

Elbette 'bayrak cumhuriyetçisi' değiliz.

Ancak, cumhuriyetin çocukları olarak da, çok basit de olsa görevlerimiz var.

Saygı gibi...

Vefa gibi...

Sahip çıkma gibi...

Unuttuysak da cem-i cümle; devrimleri daha ileriye taşımak gibi...

Hayal mi ?

Hiç de değil !

Mümkün...

***

30 Ağustos zaferinden sonra 'özgürlük-bağımsızlık' uğruna, ulus olarak ne kadar acı çektiysek de, büyük önderimizin

'Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır'

görüşüyle, devrimlerinin takipçisi ve geliştiricisi olarak, sürekli, Türk gençliğini işaret etmesi boşuna değildir.

O'nun çizdiği çağdaş medeniyet seviyesi, mutlaka yakalanacak ve aşılacaktır...

- Tarih, geriye gidemez ki !

***

Her 30 ağustosta, Kuvayi Milliye Destanı, 8.bap 26 Ağustos gecesin saatlerini, büyük bir gurur ile anarım :

... Kocatepe yanık ve ihtiyar bir bayırdır,

    ne ağaç, ne kuş sesi,

    ne toprak kokusu vardır.

    Gündüz güneşin,

    gece yıldızların altında kayalardır...

***

Dedim ya destan...

İki satır da biter mi hiç ?

... Dağlarda tek / tek

    ateşler yanıyordu.

    Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki

    şayak kalpaklı adam

    nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden

    güzel, rahat günlere inanıyordu...

***

Gözlerimin dolması, yüreğimin kıpır kıpır olması, boşuna değildir.

Destan, inanılmaz anlar ile sarar insanı :

... Paşalar onun arkasındaydılar.

    O, saatı sordu.

    Paşalar : 'Üç' dediler.

    Sarışın bir kurda benziyordu.

    Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

    Yürüdü uçurumun başına kadar,

    eğildi, durdu.

    Bıraksalar

    ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak

    ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

    Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.

***

Lütfen,

Nazım Hikmet'in Kuvayi Milliye Destanı'nı, bir kez daha, baştan sona okuyun.

Keyif alacaksınız...

Ve hatta, cumhuriyetimizi emanet edeceğiniz, çocuklarınıza da okutun...

Gurur duyacaksınız...

Gençler, aileler ve çocuklarımız, yine sıcak bir Ağustos akşamında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bir kez daha minnet ile anacak kuşkusuz...

- Ne mutlu, Türküm diyene !

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.