Bursa'nın el freni...

Bilmiyorum!

Bilen beri dursun...

Hatırlarsanız karşılaşmanın genel havasını; 'bol gol gelecek' önünüze.

Kaçırılan mutlak gol pozisyonlarını ise hala konuşuyorsunuz biliyorum. 

Ve koftiden verilmek zorunda kalınan penaltı, çenenizi yoracak hafta boyu.

Nafile...

Gitti gider puancıklar.

***

Stratejileri garip bulmuşumdur çoğu zaman.

Sanırım futbolun doğasında var bu teknik/taktik anlayıştaki farklılıklar.

Tutarsa vezir, tutmazsa rezil olmak da mümkün oysa...

İlk yarıda istediğine ulaşamayan Beşiktaş hücumu, savunmadaki zaaflar ve konuk Bursaspor'un istekli yapısı ile çabuk oyuna girmesi, golü de getirdi. Üstelik, belki de maçın kırılma anı olabilecek mutlak gol vuruşlarını cömertçe harcadı.

Anlaşıldı; Bursa bu maçı alacak.

Zaten, sokak da aynısını söylemez mi?

-         Biz Beşiktaş'a ters geliyoruz!

***

Anlaşılmaz bir ikinci yarı başlangıcı ve yazıma başlık olan el freni meselesi devrede... Literatürde, oyunu soğutma filan diyorlar ya, işte o taktik.

Yaslan geriye, yaslan yaslan...

Eeee;  izleyen herkes bağıra bağıra görüyor da golün geldiğini, kenar yönetim ne yapıyor?

Muamma!

Anlaşılan, emir büyük yerden, gol sonrasında da yaslanmaya devam.

'Üç puan kaçtı, tek puana razı ol' havası mı bu?

Buyurun bakalım, hemen ardından yenilen ikinci golden sonra, sıfır puana doğru...

Nasıl talim ama?

***

Oyuna dahil olacaksın yeniden.

Ekipte o istek var çünkü.

Kopmadan/korkmadan yeniden maça ortak olmak gerek.

Uyandılar...

Ortak çıkıldı çıkılmasına da, zamansız ve de amansız penaltı, can yaktı yine.

Ve damarına basılmış Bursaspor, yeniden dengeyi kurabildi.

Bireysel kalite/kumaş belli, yine gol pozisyonlarında Bursaspor daha cömertti...

***

Puansız da kalabilirdi Bursa;  üç puanla güle oynaya da dönebilirdi.

Olmadı...

Beşiktaş'ı yine evinde yaralamak, keyif vermesin size, kesmez...

Yeni bir göz ile yeniden izleyin mücadeleyi, varsa farklı yorumlara da bakın, dakikaların ayrıntılarını okuyun dikkatlice, sokağa da kulak kabartın isterseniz.

Ne duyuyorsunuz?

Bir cümle de benden olsun:

-         Kim çekiyor bu takımın el frenini?