SON DAKİKA
Hava Durumu

Perşembenin gelişi...

Yazının Giriş Tarihi: 22.06.2013 01:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.06.2013 01:14

Yetişkinler, gençlik bizi anlasın diye bir beklentiye giremez; siz gençliği anlayacaksınız!

Anlayamadığınız an aranızda sorunlar çıkacaktır... Sorunlar da çatışmayı doğuracaktır...

Hadi dağılın, adamın canını sıkmayın, size şu kadar zaman veriyorum... Dediğiniz an siz geçmişi temsil ediyor konuma düşersiniz...

Onbeş günlük toplumsal olaylar bize gösterdi ki, iyi eğitim almış gençlik toplumun sigortasıdır...
Birilerinin kurguladığı biçimde olmayacağını ortaya çıkarmıştır.

Kurgulanan gelecek ve var olan gençlik hareketinin amacı uyuşmayınca; inanılmaz baskı görüntüleri ortaya çıktı.

Farklı düşünen, farklı davranan gençliğe bu derece hoyratça hırpalamak aklı başında hiçbir yöneticinin yapacağı iş değildir. Efendim, faiz lobisi, yok şu ülke, ya şu parti, şu gizli örgüt bu işin arkasında...

Her toplumsal olayı kendilerine karşı yapılmış bir darbe girişimi olarak kabul etmek; hak arama eylemlerini kabul etmiyorum demektir...

Şu anda ülkeyi yönetenlerin çıkıp biz son 10-11 yıldır bu ülkeyi yönetiyoruz; bizler doğaya, çevreye ve topluma karşı bu kadar duyarlı gençlik yetiştirdiğimiz için gurur diyoruz demeleri gerekirken; gençlerin üzerine tomayla, gazla, suyla gitmeleri basiretsizliğin belgesi olsa gerek...

Televizyondan olayları izlerken kendi kendime bir soruyu soramadan edemedim: "Eylem yapan bu gençler acaba bu ülkenin yurttaşı değil mi?"

İtiraz eden, hayır diyen, gösteri yapan gençlerimiz düşman mı?

Gençlik demek deli+kanlılık demektir. Kanı kaynayan, her şeyi değiştireceğini düşünen ve ona göre hareket eden gençleri susturmak ve bastırmak en son düşünülecek bir davranış şekli olması gerekirken; en ilk düşünülen davranış oldu.

En geniş tabanlı halk hareketini küçümsemek, verilen iletiyi anlamamaya çalışmak gelecekte daha ağır bir bedellerin ödenmesine yol açacaktır.

Siyasal iktidarı elinde bulunduranların kafalarında oluşturduğu yeni yurttaşlık kalıbı tavizsiz biçimde yaşama geçirilmeye çalışılıyor...

Gençlik hareketi kafalardaki kalıbı asla kabul etmiyor, etmeyecektir.

Geçmişte bin yıl sürecek denen kalıp kısa sürede yıkıldı. Onun yerine konan yeni kalıp aynı akıbete uğramak üzere...

Yurttaşın değerleri değil, yetkiyi elinde bulunduran günümüz padişahlarının kafalarında değer kalıpları artık uyuşmuyor. Yurttaş artık kendi kalıplarını bana dayatma diyor. Bu iletiyi bu ülkeyi yöneten ve yönetmeye aday herkesin içselleştirmesi gerekiyor. Zaten demokrasi dediğimiz yönetim de bunu gerektirmiyor mu?

İktidarıyla, muhalefetiyle ne çok suçlu bulduk.

Herkes suçlu...
İktidar suçlu...
Muhalefet suçlu..
Gençlik suçlu...
Sendikalar suçlu...
Sivil toplum kuruluşları suçlu...
Şu istihbarat örgütü suçlu...
Suçlu.. suçlu... suçlu...

Bir olayı anlamayanların ilk gösterecekleri tepki suçlu aramaktır... Hele olayı anlamayanların cesareti, cehaletle de birleşince çok tehlikeli hale dönüşüyor.

Yurttaşını potansiyel tehlike gören devlet psikolojisi siyasal iktidarlar değişse de algı ve devlet tepkisinde bir değişim yok...

Ben devletim hesap sorarım...

Suçlu aradığımız zaman ben..., ben..., ben... duygusu hakim oluyor. Arkasından, benim polisim, benim valim, benim memurum, benim basınım, benim gazetem ortaya çıkıyor... Ben iletisi karşısında sen..., sen..., sen..., suçlaması ve eleştirisini doğuruyor...

Artık yüzde elliler iletisinden vaz geçip "biz" diye düşünmenin ve davranmanın zamanı çoktan geldi.

Kim ne derse desin; Türk toplumu arızasız demokrasiye giden yolu açmıştır.

Gençlik hareketinin en büyük iletisi, siz yönetenler bizlere kendi değerleriniz doğrultusunda format atamazsınız. Buna ne hakkınız ne de yetkiniz var demiştir.

Birilerinin çıkıp, ya koyduğumuz şu kalıplar sağlam değilmiş, biraz daha sağlam kalıp geliştirelim demesi ileride daha ağır sorunların çıkmasına yol açacaktır... Efendim geçmişte gençliği şöyle böyle kötü yetiştirdiler, bizim kalıplarımızın dışında olduğu için kötüdür demek en ağır totaliter zihniyetin eseridir. Her aklı başındaki kişi bu zihniyete karşı durmalıdır. Kendi kalıpları dışındaki değerleri, düşünceleri, inançları hiçbir şeyi kabul etmiyorlar. Hitler de bu düşüncenin ürünü değil miydi?

Gezi Parkı gençlik hareketinin ortaya çıkardığı halk hareketinin verdiği tepkiyi sağlıklı değerlendirdiğimiz zaman toplum için büyük bir demokrasi getirisi olacağını düşünüyorum...

Çağımız çok farklı bir iletişim, etkileşim içerisine girmiştir. Koşulsuz ve acımasız dolaşan sermayenin etkisine karşı günümüz dünyasında halk hareketlerini ve emeği destekleyen bir davranış biçimi günümüzde harekete geçmeye başlamıştır.

Daha dün gençliği bilgisayarla çalışmaya çağıranlar, bugün bilgisayarın getirdiği iletişim üzerinden örgütlenmeyi lanetlemeye başlamışlardır.

Eğitimin kalitesi ve süresi uzadıkça, kafalardaki kalıplar paramparça olacaktır.

Toplum mühendisliğine kimse artık soyunmasın.

Bir kişin her şeyi bildiği ve anladığı; hele hele her şeyin kararını verdiği durum varsa...

Orda gençlik, toplum harekete geçer ve bu durum halk iradeyle çözülür.

Sevgili gençler, sizler bizlerden daha demokratsınız...

Bizlere liderlik yaptığınız için sizlere teşekkür borcumuz var...

İnsanı yaşamın merkezine koymayan zihniyet "Gezi Olaylarının" ekonomik maliyetini çıkardı.

Önce 100 milyon dendi arkasından 150 milyon tespiti geldi...

Oysa olaylarda 12 yurttaş gözünü kaybetti. Üç genç ve bir polis kardeşimiz demokrasi şehidi oldu. Binlerce insan devletin gücünü hissederek yaralandı.

Güç algısı acaba liderleri sağlıklı karar almasını önlüyor mu?

Günümüz Türkiyesinin tartışmaya başladığı konu haline geldi...

Buyurun hep birlikte konuşup tartışalım...
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.