SON DAKİKA
Hava Durumu

Disiplin esastır...

Yazının Giriş Tarihi: 27.01.2014 00:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.01.2014 00:09

Siyasal örgüt içerisinde demokrasi görünümü altında baskı ve şiddet esastır... Her an kapının önüne koyma ya da bir daha aday gösterilmeme yoluna gidilir...

Feodal kültür ortamında yetişen siyasetçi de yöntem olarak iyice yukardan gelen baskıyı içselleştirir.

Baskı içerisinde görev alan siyasetçi, görev ve yetkileri eline geçirince de ezmeye başlar...

Siyasetin zalim yaratan yöntemi sadece baskı ve şiddet değildir. Yöntem olarak herhangi bir konuda dogmatik anlayışta da zalimler yaratıyor...

Dogmatik bir siyasal anlayış sonuçta her alanda din, milliyet, rüşvet, katılım, komünizm, faşizm gibi konularda da baskıyı acımasızca kuruyor... Sıkışıldığında da "ben istifa ettim" yok "biz seni kapının önüne koyduk" kavgası başlıyor...

Yani siyasal yöntem açısından "dogmatizm" ya da "ben bilirim" anlayışı içerdiği konulardan bağımsız olarak bağnaz kişiler, zulmetmeye dönük davranışlar yarattığını siyasal tarihimizde bolca görürüz...

Yurttaşlara herhangi bir alanda "tek ve biricik doğrunun", "tartışılmaz" bir biçimde aktarılması, politik örgüt içerisinde tartışmaya ve hoşgörüye, etkileşime kapatır...

Artık kendisi gibi düşünmeyenlerin "ötekileştirme" sürecini devreye sokar...

Ve böylece zulmün yaygınlaşmasının ve meşruluğunun yolu açılır...

"Dogmatik" siyasal alan kişiye göre, kendi gibi düşünmeyenler yanlıştır, haksızdır, haindir; bu nedenle her türlü cezaya, zulme müstahaktır...

Sonuçta "taraf "olmayan, "bertaraf" olur anlayışı siyasetin temeli olur...

Her itiraz ve karşı çıkışta acımasız şekilde baskı altına alınır...

-"Onların faiz lobisi varsa....."
-"Onların baronları varsa...."
-"Onların... onların... varsa..."
-"Bizim de Allah'ımız vadır"a kadar giden söylemlere başvururlar...

Muhalif partinin genel başkanın meşrebinden girip, mezhebinden çıkarlar...

Yargı mensubu savcını marjinal örgüt üyesi gibi davrandığına varırlar...

Halk beni seçiyorsa, bana karşı söylenen her şey yalan ve komplo sonucuna varırlar...

Ve mutlaka ama mutlaka karşılarında bir düşmanın olduğu sanısını sürekli yaratırlar... İşin garip tarafı yarattıkları bu sanal düşmanlara bir süre sonra kendileri de ciddi bir şekilde inanmaya başlarlar...

Saldırılarını meşrulaştırmak için düşman olması zorunludur...

Her türlü yolsuzluğun, rüşvetin, haksızlığın tek çözüm yeri olarak sandığı gösterirler...

Bu anlayışa göre tarihteki en büyük demokrat devlet adamları arasında Hitler'i, Saddam'ı, Musolini'yi gösterebiliriz. Yüzde seksenlere varan oy aldıklarını biliyoruz...

Artık "ötekiler" düşmandır ve ezilmesi zorunludur...

Polisiyle..., maliyecisiyle.., gazetecisiyle..., televizyoncusuyla..., Meclisteki sayısal üstünlüğüne dayanarak hucummmmmm....

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.