SON DAKİKA
Hava Durumu

Bir düşün sonu geldiğinde...

Yazının Giriş Tarihi: 07.08.2014 11:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.08.2014 11:24

Arada bir pencereye gidiyor sokağa bakıyordu. Bir ya da iki kez, dışarıda ayak sesleri duyduğunu sandı ve dinlemek için durdu. Ama sesler geçip gitti.

1455 yılı Kasım ayının bir akşam üzeriydi. Birkaç saat önce Gutenberg, Heinrich Keffer ve Bechtolf Von Hanau adlı iki adamını, Mainz mahkeme salonuna göndermişti. Orada, Gutenberg aleyhinde açılmış bir dava vardı ve kendisi gidip dinlemeye dayanamıyordu. Orada oturup yirmi yıllık emeğinin yok edilme kararının verilmesini dinleyemezdi.

İşte bu yüzden, sonuçları almak üzere iki adamını oraya göndermişti.

Gutenberg beklerken, bir yandan da geçmişi düşünüyordu. Daha genç bir adamken, dünyayı değiştirecek bir fikir üzerinde çalıştığını anımsıyordu. Gece boyunca süren çalışmaları, işler yanlış gittiği zaman yaşadığı hayal kırıklıklarını ve parasızlıktan bunaldığı zamanları düşünüyordu.

Ve şimdi, elli yaşlarının ortalarındayken ve yıllar süren çalışmalar sonunda elde ettiklerini sahipleneceği zaman, her şeyi yitirebilecek duruma gelmişti.

Sonunda, iki adamı geri geldi. Başlarını öne eğmelerinden ve gözlerini kaçırmalarından, iyi haber getirmedikleri belliydi.

-"Demek davayı yitirdik" dedi Gutenberg.
İki adamı başlarını salladılar.
-"Elimde bir şey kaldı mı?"
-"Hiçbir şey," dedi Heinrich Keffer "Johann Fust, her şeye sahip oldu.
-"İşe, aletlerinize, ekipmana, hatta yarım kalan kitaplara."

Fust, Gutenberg'in bir zamanlar işini ve icadının sırlarını paylaştığı ortağı!

-"Onları ne yapacak?" diye sordu.
-"Matbaacılıktan anlamaz ki' tek bildiği şey paradır."
-"Bir şey daha var efendim. Ustabaşınız Peter Scoeffer, onunla anlaşmış. Yeni bir matbaa kuracaklarmış."
-"Yeni bir matbaa mı?" Benim ekipmanım benim ustabaşımla ha?"
-"Üstelik Peter, sizin adamlarınız için de orada iş olduğunu söylüyor."
-"Ya sen Heincrich ve sen Bechtolf? Siz de Fust ve Schoeffer'e katılacak mısınız?"

İki adam yeniden yere baktılar.
-"Yaşamak zorundayız efendim" dediler.

Onlar gidince Gutenberg, masa başına oturdu ve başını ellerinin arasına aldı. Herkes, matbaacılık mesleğini öğrettiği herkes, onu terk edip gitmişti. Hiçbir şey kalmamıştı.

Bir düşün sonuydu bu...

Bir zamanlar zirvelere çıkıp güce dayanarak etrafında fırıldak olup dönenler bir anda yok olup gitmişlerdi...

Semra Özal'ın "papatyaları" vardı. Papatyalar etrafında fırıldak olup dönerlerdi; Turgut Özal ölünce papatyalar bir anda solup yok oldular...

Bugün sanatçısından, siyasetçisine, iş insanından, gazetecisine fırıldak olup gücün etrafında dönenler bir anda yok olacaklar...

Çünkü pervanelerin dönmesi için enerji gerekecektir. Fiş çekildiğinde - para kaynakları kuruduğunda - dönme olanağı yoktur...

Bugün devletin zirvesine tırmanamaya çalışan kişinin etrafında fırıldak olanlar kısa süre sonra yok olup gideceklerdir...

İster istemez fişleri bir gün çekilecektir...

Özellikle kendisinin yetiştirdiği kişiler ikballerini bahane ederek ilk önce onlar gideceklerdir...

Gemileri ilk önce farelerin terk etmesi gibi...

Siyaseten ele geçirdikleri sermayenin siyaseten kayıp etmek istemeyeceklerdir...

O zaman bir düşün sonu acı biter...

İktidarı mutlak şekilde korumak isteyenler ister istemez yasadışı işlere, baskıya, zorbalığa başvuruyorlar.

Ama gün gelir devran döner, keserin sapı döner...

Devlet gücünü yeni ele geçirenler; eski defterleri açarlar...

Nasıl kapanacağı belli değildir artık...

Çünkü hukuk devletini kendileri yok etmişlerdir...

Hukukun olmadığı yerde insanın başına ne geleceğini azbuçuk hepimiz öğrendik...

twitter.com/yazicimuhsin
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.