SON DAKİKA
Hava Durumu

Mary Ayşe'den neden yedi yıl daha uzun yaşıyor?

Yazının Giriş Tarihi: 03.07.2012 15:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.07.2012 15:33

Bu tutum özellikle sağlık alanında son yıllarda giderek belirginleşiyor. Örneğin birileri "Türkiye'de sağlık ABD'den daha iyi" dediğinde, "Peki o zaman Mary Ayşe'den neden yedi yıl daha uzun yaşıyor?" diye sormuyoruz.

Bu soruyu tersten sormak da olanaklı: "Peki o zaman neden Ayşe Mary'den yedi yıl daha az yaşıyor?"

Aynı gün biri Türkiye'de diğeri ABD'de olmak üzere iki farklı ülkede dünyaya gözlerini açan iki kız çocuğu, daha gözlerini açıp ilk kez ağlamaya başladığında, eşitsizliklerle de tanışıyor.

Türkiye'de doğan diğerinden yaklaşık yedi yıl daha az yaşayacak ve ömrü diğerine göre sağlık açısından daha olumsuz bir seyir izleyecek. Çünkü sorun yalnızca ömrün daha kısa olmasıyla sınırlı değil; aynı zamanda yaşanılan sürenin sakatlık/hastalık olmaksızın geçirilen zamanıyla ilgili olarak da sorun var. Ayşe ne yazık ki ömrünün daha uzun bir süresini sakatlık/hastalık içerisinde geçirecek.

Bugün doğan Ayşelerin büyük bir bölümü yetmiş iki yaşlarını göremeyecekken, Maryler yetmiş sekizi görecekler.

Mehmetlerin büyük çoğunluğunun ancak yetmiş yaşına erişmesi beklenmekteyken; Johnlar yetmiş dört yaşına kadar yaşayabilecekler. Gerçekten de eşit olmayan, adil olmayan bir durum var ortada.

Bu eşit/adil olmayan durumu değerlendirebilmek için yaşam beklentileri arasındaki farkın nedenlerini bilimsel bilgiye dayalı olarak tartışmamız gerekiyor.

"Aynı gün Türkiye'de doğan kız çocuklarının tümü için bu durum geçerli mi", diye soracak olursanız; yanıt belli: "Hayır." 

Zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelirse, ABD'de yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen akranına göre Türkiye'de doğan kız çocuğu bırakın kısa yaşamayı, daha uzun süre bile yaşamak beklentisi ile doğacak!

Zengin ve yoksul arasındaki yaşam süresi farklılığı aynı ülkede, hatta aynı kentte yaşayanlar için de çok belirgin bir biçimde karşımıza çıkıyor.

Örneğin bir İskoç kenti olan Glasgow'da, şehrin zengin ve yoksul mahallelerinde yaşayan insanların yaşam beklentileri arasında on yıldan fazla fark var.

O zaman, hemen ikinci soruyu sormamız gerekiyor: "Neden yoksullar daha az yaşıyor?"

Gazetecilerden doğru sorular soranların büyük bir bölümü artık yaygın medyada kendine iş bulamıyor. Halen yaygın medyada çalışan doğru soruları sorabilecek gazetecilerin büyük bir bölümü ise çekiniyor.

Çekinmeden işini yapmaya kalkanların da haberlerinin/yorumlarının kamuoyuna ulaştırılması sırasında çeşitli sorunlar yaşandığına tanık oluyoruz.

Küresel kapitalizmin yaygın medyayı büyük ölçüde sermaye için işleyen bir aygıta çevirmesinin ardından, dimdik ayakta duran az sayıdaki bağımsız medya kuruluşu ve gazeteciler ile birlikte, günümüzde, doğru soruları artık yurttaşın kendisinin sorması gerekiyor.

Çünkü doğru soruları sorabilir ve doğru yanıtları bulabilirsek, yaşamdaki eşitsizlikleri azaltmak mümkün.

Elbette, eşitsizlikleri azaltmak gerçekten umurumuzdaysa!

Yoksullar daha az yaşıyor, çünkü sağlıklı ve uzun bir yaşamı belirleyen sosyoekonomik koşul ve olanaklardan yoksunlar. Bütün dünyada yapılan araştırmaların sonuçlarından bunu çok açık olarak görebiliyoruz. 

Sözgelimi sağlık çalışanı yardımıyla doğum yapamıyor yoksul kadınların tümü. Böyle olunca da hem anne hem de bebek yaşamını yitirebiliyor.

Örneğin gelişmiş ülkelerde yüz binde onun altında olan anne ölüm hızı, Bursa il merkezinde 2009 yılında yüz binde yirminin üzerinde. Ölen annelerin çoğunluğunu yoksul ve sağlık hizmetine erişim sorunları olan kadınlar oluşturuyor.

Yaşamlarının daha ilk yılında beslenme sorunlarıyla karşılaşıyor, yoksul bebekler. Kötü evlerde oturuyor yoksullar. Sağlıklı içme suyuna erişim olanakları sınırlı. En önemlisi de, özellikle kız çocukları, eğitime erişimle ilgili büyük engellerle karşılaşıyorlar. Tüm bunlar hastalıkların önlenmesi girişimlerini çoğunlukla sonuçsuz bırakıyor.

Ortaya çıkınca hastalıklar, parası olanın ancak parasının yettiği ölçüde sağlık hizmeti -satın- alabildiği ülkelerde; yoksullar sağlık hizmetine erişimle ilgili olarak da büyük sorunlar yaşıyorlar. Bir başka deyişle, kader değil, yoksulların daha az yaşaması. Önlenebilir yani.

Yaşam süresini asıl belirleyen etmenler genetik ve çevresel etkilenimlerin yanı sıra eğitim, gelir, istihdam ve çalışma koşulları, yaşama koşulları ve toplumsal cinsiyet gibi sağlığın sosyal belirleyicileridir.

Başlıkta yer alan soruya yanıt ararken, sosyal belirleyicilerden her birinin etkisini ayrıntılı olarak değerlendirmek gerekiyor. Örneğin toplumsal cinsiyet açısından ülkemizin durumu ve kadın/erkek eşitliği sıralamasındaki yerimiz bu değerlendirme sırasında yol gösterici olabilir.

Sosyal ve politik koşullar yaşamı, iyi olma halini ve sağlığı etkiler. Bu nedenle, tüm politikaların sağlık ve sağlıkta eşitsizlik üzerine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.