SON DAKİKA
Hava Durumu

'Onurlu Çıkış' hayal değil!

Yazının Giriş Tarihi: 27.01.2018 09:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.01.2018 09:13

"Sarayın bir savaşa ihtiyacı vardı. Afrin operasyonunun asıl hedefi 2019 seçimleridir. Ak Parti, nasıl 7 Haziran sonuçlarındaki kaybını 'teröre karşı mücadele', OHAL vs ile gerginliği körükleyerek ve yeni bir seçime giderek telafi ettiyse, kamuoyunda son dönemde gerileyen oy desteğini, Afrin ve bir savaş politikası ile geri kazanmak istiyor. CHP, MHP gibi muhalefet partileri de Afrin konusunda hükümete tam destek vererek, şimdiden kendi iplerini kendileri kesmiş oldu. Afrin'in arkası, daha çok OHAL ve sıkıyönetimdir... Muhalefet iyiden köşeye sıkışacak, suspus olacak, kıpırdayacak mecali kalmayacak ve 2019 seçim hedefi böylece tutturulacak!..."

ÇGD Bursa Şubesi ile Bursa Barosu'nun ortaklaşa düzenlediği Perşembe Söyleşileri'nin konuğu gazeteci Levent Gültekin'di. Nilüfer Belediyesi Konak Kültürevi'nde meslektaşım Namık Göz'ün moderatörlüğündeki söyleşide, Gültekin'in son gelişmelerle ilgili çizdiği tablo aşağı yukarı böyle özetlenebilir.

Türkiye gerçekten zor günler yaşıyor.

Hani mutlaka her gecenin bir sabahı vardır, su da akar yolunu bulur; ama öyle bir kıskaca girmişiz ki, bu sefer kayıplarımız geçmiş kriz dönemlerine göre çok daha fazla olacak gibi.

Gültekin'in yazdıkları, söyledikleri duyarlı kamuoyunda ciddi yankı buluyor.

Peki Gültekin, ne yazıyor, ne söylüyor.

Öncelikle Gültekin'in Doğan Kitap'dan çıkan "İdeolojik Mahalleden Türkiye'ye Onurlu Çıkış" kitabını okumanızı öneririm.

Aslında memleketin nasıl yönetildiği, siyasetin nasıl dizayn edildiği ile ilgili basit, ama pek bir kimsenin farketmediği, görmek istemediği basit gerçekler...

Yazara göre, Türkiye'de insanlar, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, sağcı, solcu diye "Mahalle"lere ayrılmış, oralara hapsolmuş ve siyasi partiler de bunun üzerinden çalışıyor.

Örneğin kendini "Sünni, muhafazakar" olarak tanımlayanlar Ak Parti, "Milliyetçi, Türk" olarak tanımlayanlar MHP, "Laik, alevi, Atatürkçü" sayanlar CHP, "Kürt"  tanımlayanlar HDP'ye oy veriyor.

Siyaset ideoloji, bir Türkiye projesi, kalkınma, adalet, uygarlık hayali üzerinden değil; salt etnik köken, dini inanç vs. üzerinden yürüdüğü için de partiler arasında "oy geçişkenliği" olmuyor.

Bu konuyu ben de işledim yazılarımda.

Tuhaflığa bakarmısınız...

... Nüfusun çoğunluğu sünni.. Öyleyse sünnilerin oyu lazım! Yöntem ne? Alevilere sövmek...

Ve işe yarıyor!

Bir partinin lideri, sırf Alevilere sövdüğü için Sünnilerden oy alabiliyor!...

Siyasette "ötekileştirme", "kutuplaşma" gibi garipliklerin kaynağı da bunlar.

Meydanlarda "Birlik beraberlik", öyle 80 küsür milyonun birliği beraberliği anlamında anlamında söylemiyor.

Adeta, "Onlara karşı birlik beraberlik"tir...

"Vatan hainleri", "satılmışlar" söylemiyle beraber yürür...

"Biz milli ve yerliyiz, onlar gayrı milli, düşmanlarımızın işbirlikçisi" vs.

Şimdi insanların etkin kökenini, dinini, inancını bir sabah kalkıp da değiştirme şansı olmadığından... Çünkü bunlar kimsenin kendi tercihi de değildir...

Türkiye'de siyaset tamamen tıkanmış durumda.

"Bu parti iyi yönetemiyor, sandıkta değiştirelim" demek neredeyse imkansız.

Zira "Öbür" parti, "öteki"lerin partisi ve senin rey vermen de olacak iş değil!

"Ama ben Alevi değilim ki, CHP'ye nasıl oy vereyim."

 "HDP çok iyi bir parti. Kürt olsam mutlaka oy verirdim"...

"Bizim Alevilerin başına böyle birisi gelmedi. Sünni olsam kesin Tayyip'e oy verirdim"...

Bu cümleleri hayli duymuşluğum vardır.

Sonuçta, "Türkiye'de seçmenin yüzde 70'i sağ, yüzde 30'u sola oy verir" gibi derin siyasi analizler!

Kardeşim o zaman bırakın siyaseti filan...

Kapatalım siyasi partileri...

Niye demokrasi, parti, ideoloji vs. boşuna konuşuyorsun!

Yazılsın nüfus  kağıdına herkesin etnik kökeni, dini inancı...

Seçim falan yapılmasın, sağ muhafazakar-dindarlar partisi hep ikitidar olsun!

Bu noktada Gültekin'in önerisi "Onurlu çıkış"..

Onurlu Çıkış'ın özü, siyasetteki bu tuzaktan kurtulmak.

Öncelikle insanların Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Laik, Şeriatçı, Faşist vs. mayoz ve mitoz ayrıştırmaya son vermek; karşındakine etnik kökeni, inancına davranmamak.

Her inançtan, etnik kökenden insanın güzel bir Türkiye için el ele verebilmesi.

Siyaset, memleketi daha iyi yönetme yarışı değil mi arkadaş?

Ülkende herşey yabancıların kontrolüne geçmişse, çocukların iş bulamıyorsa, çalışanın on paralık değeri kalmamışsa, işçiler taşeroların kulu kölesi haline gelmişse, koskoca Anadolu kırsalı terkedilmiş, vatandaş ithal ete, meyveye muhtaç olmuşsa; doğamız, dostluklarımız sürekli tahrip ediliyorsa, herkes birbirine düşmanmış gibi, en azından kaygıyla bakıyorsa, güven diye birşey kalmamış, hakimler masumu değil güçlüyü korur olmuşsa...

Bizi yönetenin etnik kökeni, dini inancının ne kıymeti olabilir?

Siyasi partiysen çıkarsın ortaya projelerinle, kadronla, ekibinle... Memlekete güzel birşeyler yapacaksan, bizi buna ikna edersen, seve seve veririz sana oyu.

Senin etnik kökeninden, inancından bana ne...

Ha, doğrusu Gültekin'in "Onurlu Çıkış"ı bence de çok çarpıcı, yerinde tespitler; ama hayli de naif.

Ben işin biraz da "ekonomi" tarafındayım.

Yani insanların bu "Onurlu Çıkış"a gidecek ışığı görebilmeleri için ortada oynanan "Cambaza bak" oyununu görmesi, bütün bu siyaset orta oyunu ile kimlerin cebinden, alın terinden, emeğinden; kimlere neler aşırıldığını görmesi, haramilerin tezgahını farketmesi gerekiyor.

Yani bütün numaranın, aslında Türklük, Kürtlük, Alevilik, Sünnilik, sağ, sol değil, bal gibi "duygusal"; yeşil dolarlar, katlar yatlar, bankada milyonlar meselesi olduğunu alayana...

İlla da bir "ötekileşme", ayrışma, kutuplaşma olacaksa, ezenlerle ezilenler; çalışıp emeğiyle yaşayan dürüst insanlarla birilerinin sırtında asalak yaşayamaya alışmışların; ülkesini sevenlerle çıkar peşinde olanlar, haklıyla haksız arasında olması gerektiğini anlayana kadar bu "terör", anarşi, adaletsizlikler ve kaos ortamı devam edecek gibi...

İyi haftalar...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.