SON DAKİKA
Hava Durumu

Z'nin X ile imtihanı

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 11:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 11:56

Akit TV'de yayımlanan Derin Kutu programına katılan akademisyenler ve gazeteciler, "ABD'den Türkiye'ye S-400 yaptırımı ve dünyanın tepkisi" konusunu konuşurken söz Z kuşağına gelince, Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, 27 senedir üniversitede çalışan bir üniversite hocası olarak gençlerden memnuniyetsizliğini dile getirdi ve "Üniversiteler neredeyse fuhuş evleri' dedi.

Programın tamamını YouTube'daki videodan izledim. Videonun sonlarında (2:56:50) Z kuşağını yerden yere vuran Sofuoğlu'nun, dünyadan haberi olmayan, dünyayı yeni yeni tanımaya başlamış, birkaç sene sonra da dünyada söz sahibi olacak olan gençler için nasıl bu kadar suçlayıcı sözcüklerle dolu cümleler kurabildiğine şaşırdım.

Sofuoğlu'nun büyüdüğü çağa değil, değişen çağa ve değişen ülke şartlarına doğan çocuklar, zincirde suçlanacak olan en son halkaydı.

Sofuoğlu'nun konuşmasından birkaç cümleye birlikte bakalım:

- "Hedonist merkezli gelişen bir Z kuşağı." (Z kuşağını toptan çöpe attı.)

- "Üniversiteler şehirleri geliştirmiyor. Üniversite olan yerde laboratuvarlar artar, kütüphaneler artar, araştırma merkezleri, araştırma enstitüleri artar. Ama böyle değil. Dersler boş. Ders doluluğu yüzde 30, yüzde 40. Eskiden yüzde 60-70 doluluk olurdu." (Bunun suçlusu öğrenciler mi sayın Sofuoğlu?)

- "Bütün şehirlerde üniversitelerin yerleştiği yerler Nişantaşı'na döndü." (Nişantaşı'nı fuhuş ile mi özdeşleştiriyor? Nişantaşı demek fuhuş yapılan yer mi demek? Bir de, Nişantaşı'nda olmasa da, Nişantaşı Üniversitesi'nde okuduğunuzu düşünsenize! Eyvah eyvah!)

- (Programa katılan diğer konuşmacılar 'fuhuş' tabirine itiraz ettiler. O dayattı.) "Apartları gezdireyim, oradaki komşuları gezdireyim. Komşular ve emlakçılar size söyleyecek. Sakarya'nın Nişantaşı'sı Serdivan'dır. (Sakarya Üniversitesi civarı) Diskolar arttı, kafeler arttı." (Hem artan mekânlardan rahatsız hem de gençlerin sosyalleşmesinden.)

- "Sayın Cumhurbaşkanımız da vurguladı, üniversiteler nerdeyse fuhuş evleri. Gördüğüm var." (Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu'nun üniversiteler için 'fuhuş evleri' ifadesini kullanmasına tepki göstererek, "Üniversitelerimiz araştırma, öğretim ve topluma hizmet merkezlerimizdir, gençlerimiz ise göz bebeklerimizdir" dedi.)

- YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç da tepkisini, "Üniversitelerin zikretmeye bile hicap duyduğumuz mekanlara benzetilmesi ve çok çirkin ifadeler kullanılması asla kabul edilemez." sözleriyle gösterdi.

- "Aynı şehirde yaşayan bir genç ailesiyle neden oturmak istemez? Ailesi ona hangi konuda engel? Üstelik evli de değil." (Ailesinin yanından ayrılmak isteyen bir genç için, kendi sorumluluğunu almak istiyor diye düşünmüyor, evlerde kızlı-erkekli buluşup kim bilir neler yapacaklar diyor. Aklı fikri "fuhuş"ta takılı kalmış. Yetişkin bireylerin cinsel yaşamının olmasını fuhuş ile karıştırıyor.)

***
Birkaç yıl sonra toplumda yerlerini alacak olan gençlere böyle davranmak, sadece ama sadece "gençlerin evlenmeden seks yaptıklarını" düşündükleri için fuhuşla suçlamak ne kadar doğru?

Fuhuş ile seks yapmayı karıştırırsak tüm sıfatlar yerinden oynamaz mı? O zaman hepimiz, tüm insanlık, tüm canlılar fuhuş yapıyor olmalı, ki canlı hayat hâlâ yerli yerinde.
Gençler seks değil de fuhuş yapıyorlarsa esas onun nedenlerini sorgulayalım.

Fuhuş tek taraflı olmaz. Fuhşun diğer tarafında, çoğu aile babası, koca koca adamlar vardır. Ki bu adamlar kızı, bazen torunu yaşındaki kızlarla seks yaparken fuhşun alâsını yaparlar. Bence siz bu adamların ailesinden uzakta okumaya çabalayan ve ekonomik durumu yetersiz gencecik kızlara burs vermek yerine, neden onlardan nemalanmaya çalıştıklarını düşünün.

'Para veririm ama karşılığını isterim'deki karşılık, neden o genç kızın okulunu bitirip meslek sahibi olması olmuyor da, kızın cinselliğini, belki de geleceğini çalmak oluyor, onu sorgulayın.

2002 yılında, 13 yaşındayken (bekaretinin bozulmamasına dikkat edilerek) 28 kişinin tecavüzüne uğrayan (o tarihte henüz üniversite öğrencisi olmamış) N.Ç.'nin başından geçen korkunç olayları unutmadınız değil mi?

Unuttuysanız internette kısacık bir dolaşın ve N.Ç.'ye yaşatılanları görüp insanlığınızdan utanın.

***

Şimdi yerden yere vurulan o genç çocuklar birkaç yıl içinde toplumu oluşturacak bireylere dönüşecekler. Pek çoğu meslek sahibi olacak. Belki deva beklediğiniz bir doktor, belki evinizi teslim ettiğiniz bir mimar, belki canınızı teslim ettiğin bir mühendis olacak.

O gençlerin imzasını taşıyan bir hayat içinde yaşayacak olan bir birey olarak, nasıl olur da bu yanlış gidişatta ilk olarak onları suçlarsınız.

Onları iyi yetiştirmekteki endişenizi anlıyoruz ama yetişkin bireylerin cinselliklerini yaşıyor olmalarını niçin fuhuş olarak nitelendirdiğinizi anlamıyoruz.

Niçin Nişantaşı ile fuhşu bir araya getirdiğinizi önce kendi kendinize sorup, bu sorunun cevabını kendi içinizde aramanızı istiyoruz.

Bu tavırlarınız ile ailelere kızlarınızı üniversiteye yollamayın, yoksa hepsi fahişe olur mu diyorsunuz?

Niçin onların güvenli, sağlıklı, özgür bireyler olmaları için emek vermiyorsunuz?

Özgürlük sadece evlenmeden seks yapabilmek değil ki, niçin bunu anlamıyorsunuz?

Özgür düşünebilmek geleceği sağlama almayı getirir, bugün şikâyet ettiğiniz her ne varsa özgür düşünemeyen beyinlerin eseridir.

Gençliğe ulaşamıyor, elinizden kaçırıyorsunuz.

Derslere katılım düştü derken neden bunlar üzerine kafa yormuyorsunuz?

Durup durup övdüğünüz sistemin hatalarını niçin gençliğin sırtına yüklüyorsunuz?

Neden, kendi yağıyla kavrulup topluma efendi bireyler yetiştirmeye çalışan insanları "elitler" diyerek ötekileştiriyorsunuz?

Neden 'Tevhid-i Tedrisat Kanunu/Öğretim Birliği Yasası'nın çöpe atılıp, yerine konulan 'eğitimde fırsat eşitsizliği'nin doğurduğu adaletsizlikleri sorgulamıyorsunuz?

Gençleri bırakın, gündüz kuşağı programlarında gördüğüm büyükleri hayretle izlerken, Atamın, özellikle de kadının eğitimine verdiği önemi bir kez daha anlıyorum.

Ekranlarda ulu orta konuşan bu insanlar üniversitede okuyup "fuhşa kapılmamışlar" ancak hayatları yolgeçen hanına dönmüş.

Bir yandan da akşam kuşağı dizileri ile gençlik başka bir boyuta geçirilmeye çalışılıyor. Bu politikalar da gençlerin değil, büyüklerin elinde şekilleniyor.

Yurt dışındaki üniversitelerde öğrencilerin seks yapıp yapmadığıyla değil, eğitimleri ve sağlıklı bireyler olarak yetişmesi ile ilgileniliyor.

Yeniden soralım:

Bütün her şey 20'li yaşlardaki gençlerin marifeti mi, yoksa dünya yüzünde 60-70 yıldır yaşayan büyüklerin mi?

Siz önce bu soruyu cevaplayın.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.