Turhan Tayan'dan kişisel ricam...

Her 6 Mayıs içimiz sızlar.

Deniz, Yusuf, Hüseyin...

Gencecik bedenlerinin darağacında sallandığı günün şafağı 6 Mayıs. Çocuklarımıza ismini verdik. Her 6 Mayıs'ta bir kez daha sevgiyle andık, gencecik bedenlerin darağacında sallanan umutlarını.

İki haber de aynı gün geldi.

Sevgili dostum Mehmet Kartal aradı önce.

"5 Mayıs gecesi Üç Fidanlar Anıtı'nda buluşuyoruz, idam saatine kadar nöbetteyiz, geliyorsun dimi?"

Elbette.

"Deniz koydum adını, kızımın!"

Geçen yıl hep birlikte açmıştık "Üç Fidan Anıtı"nı. Hatta anıtlarına bile tahammül gösteremeyip, 2 gün öncesinde anıtları parçalamaya çalışanlara inat toplanmıştık binlerce kişi, binlerce yürek.

Gece 03.00 kalkıp Deniz'in sembolü olan "parkamı-postalımı" giyerek gitmiştim nöbete. Nostalji olsun diye değil. Anıları mücadelemize önder olsun, diye.

Deniz'lerin arkadaşı Hacı abinin (Tonak) sakin konuşması yaşartmıştı hepimizin gözünü. Ne zaman hatırlasam o konuşmayı hala duygulanırım. Bu senede nöbette orada olacağız. Nostalji olsun diye değil. Anıları mücadelemize önder olsun,diye.

Eminim yine yüzlerce dostumuzla birlikte olacağız.

*****

İkinci haberi internet haberlerinden öğrendim. "Demirel seçimler öncesinde Aydın'a giderek bir CHP adayına destek verecek!"miş.

CHP'nin Aydın milletvekili adayları arasında ikinci sırada eski Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Prof. Metin Lütfi Baydar yer alıyormuş. Demirel'in Aydın'a giderek Prof. Baydar'a destek vereceği bilgisi CHP liderine ulaşmış.

Prof. Baydar, şöyle demiş:

"CHP'li Çine Belediyesi 15 Mayıs'ta yaylada Keçi Şenlikleri düzenleyecek. CHP'nin Aydın milletvekili adayları olarak Cumhurbaşkanımız Demirel'e davette bulunduk. Bir aksilik olmazsa katılacağını söyledi. Sayın Cumhurbaşkanının buraya katılmasının manasını malum olan anlar..."

Böyle demiş işte.

Açık söylemek gerekirse duygularım karıştı iyice.

Üç Fidan Anıtı'nda o gece birlikte toplanacağımız dostlarımızın içinde çok sayıda CHP aktivisti, yöneticisi, seçmeni ve oy vereni olacağı çok açık. Demirel'in Deniz'lerin idamındaki rolüde çok açık.

Nasıl olacak bu şimdi?

DEMİREL VE DENİZ-YUSUF-İNAN

Hatırlanacağı üzere üç-beş yıl önce ABD Dışişleri Bakanlığı 1969-1976 yılları arasında Amerikan Dış Politikasına ilişkin gizli belgeleri ilk kez yayınlamıştı. Belgeler, Washington'un 12 Mart Muhtırası'nı önceden bildiğini ve Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi yurtsever gençlerin öldürülmesinin de ABD bilgisi dahilinde gerçekleştiğini kanıtlamıştı. ABD kaynaklı belgelerde Süleyman Demirel'in de sıkça adı geçiyordu.

ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan Ankara'daki büyükelçiliğe 13 Kasım 1971'de gönderilen mektupta "Demirel Türkiye'de demokrasinin sembolüdür. Ama açık açık Demirel'e destek verirsek bu kez de onu Amerika'nın kuklası gibi görmeye başlarlar" ifadesi yer almıştı.

Darbe sonrasından yeniden başbakan olan Süleyman Demirel'in dönemin ABD büyükelçisi ile 2 Aralık 1972'deki buluşması arşivdeki önemli belgeler arasında yer alıyordu. Demirel bu görüşmede isim vermeden Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına atıfta bulunuyor ve "Anarşistleri yargılayıp cezalandırma" sözü veriyordu.

Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in mahkemeleri 16 Temmuz 1971'de, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Mahkemesi'nde, Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığında başlamıştı.

Denizler, TCK'nın 146. maddesinin ihlali gerekçesiyle 9 Ekim 1971'de idama mahkum edilmişti. İdam cezası daha sonra Meclis'e gelmiş, karar 24 Nisan 1972'de TBMM'de oylanırken 276 milletvekili "Evet", 48 milletvekili "Hayır" oyu kullanmıştı.

CHP Başkanı İsmet İnönü, siyasi suçların idamla cezalandırılmaması gerektiğini söyleyerek parti genel sekreteri Bülent Ecevit'le birlikte ret oyu kullanırken dönemin Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel ise idama evet demişti. Adalet Partisi kadrolarının nerdeyse hepsi "Evet" oyu kullanırken, Genel Başkan Demirel oylama sırasında kafasını arka sıralara çevirip el kaldırmayan vekilleri kontrol etmişti.

Deniz, Yusuf ve Hüseyin, Demirel'in ve genel başkanı olduğu partinin milletvekillerinin oyuyla 6 Mayıs 1972'de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edilmişti.

İdamlar Resmi Gazete'de yayınlandığı gece aceleyle dönemin Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Ali Elverdi'nin yetkisiyle gerçekleşmiş, Denizler'in idamını elinde sigarasıyla izleyen Ali Elverdi, Süleyman Demirel'in lideri olduğu Adalet Partisi'nin, sonraki iki dönem milletvekili olmuştu.

DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜN!!!

Yıllar sonra Süleyman Demirel, Avrasya Ekonomi Zirvesi'nin açılışının şöyle izah etti bu durumu:

"Bu hadise devletin tasarrufudur, yani mahkemeden geçmiştir, Meclis tasdiklemiştir. İcra edilmiştir. Bu bir tane de değildir. Birçok tanedir. Durup durduğu yerde de olmuş değildir. Onun içindir ki o tasarruf seçilmiş Meclis'indir. Zaman içerisinde meclislerin birtakım kararları yadırganabilir. Ama karar meşrudur, meşruiyet tartışması yapılamaz.

Bundan kötüleme tartışması çıkartamazsınız, o zaman devlet işlemez. Bu tip hadiselere sevinmek mümkün değildir. Keşke bunlar olmasaydı, ama durup durduğu yerde de olmamıştır. Her şeyi unutarak, hiçbir şey olmamış da adamları tutup götürüp asmış diye bir olay da yok. Kimsenin burnunun kanamasını ben şahsen istemem. O devir içerisinde benim siyasi sorumluluğum yok. Benim gücüm yok. Çünkü benim elimden de hükümet alınmış. O gün ülkeye hakim olan güç benim elimden de hükümeti almış. Meclis'te 276 milletvekili oy kullanmış. Bütün bunları bırakıp her şeyi benim üstüme yıkmanın manası tamamen bir nevi kötülemedir. Benim sebep olduğum bir olay değil ki..."

ÖZEL BİR RİCA

İnsanların anıları, acıları, umutları çok değerlidir.

6 Mayıs sabahı Deniz'ler için toplanacağız.

Üç Fidan Anıtı'nda o gece birlikte toplanacağımız dostlarımızın içinde çok sayıda CHP aktivisti, yöneticisi, seçmeni ve oy vereni olacağı çok açık. Demirel'in arkadaşları şimdi CHP'den milletvekili adayı. Bursa'da Demirel'in arkadaşı Turhan Tayan aday. Deniz'lerin idamı oylanırken Meclis'te olsaydı sayın Tayan, Demirel'in hemen arkasında otursaydı, oyunu hangi yönde kullanırdı acaba? Duygularımız karışacak.

Deniz'lerin arkadaşlarından Demirel'in arkadaşı Sayın Tayan'a çok özel bir rica.

Sayın Tayan; bizim anılarımızı lütfen önemseyin ve yine lütfen 6 Mayıs günü CHP için seçim çalışması yapmayınız ve evinizde dinleniniz. Bir gün ara vermeniz size de iyi gelecektir. Bize de iyi gelecektir. Aradaki bir günlük farkı biz kapatırız siz dert etmeyiniz.