SON DAKİKA
Hava Durumu

Sanırım Ezidi sınavından kalacağız!

Yazının Giriş Tarihi: 19.09.2014 08:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.09.2014 08:18

Yaşamımızın değişik dönemlerinde insani sınavlardan da geçiyoruz.

Kimi zaman, mesela Marmara Depremi'nde olduğu gibi inanılmaz bir dayanışmayı toplum olarak göstererek sınavdan geçebiliyoruz. Kimi zaman mesela Van Depremi'nde "yarım artı" alıyoruz. Kimi zaman da vicdanımız kuruyor, insanlığımızı birikmiş öfkelerimize yedirerek sınavlardan geçemiyoruz, sınıfta kalıyoruz. Mazeretimiz çok oluyor.

Günlük hayatın koşuşturması, duyarsızlık, siyasi mazeretler, "Ortadoğu batağı işte bizi ilgilendirmez" tripleri, çok bilmişlik, az vicdan vs vs her neyse işte gerekçesiyle kalıyoruz sınavlardan.

Ortadoğu'nun yeni belalısı IŞİD katliamlarına ve vahşetine devam ediyor.

Vahşet ne yazık ki sadece "kafa keserken" görüntü vermekle de sınırlı değil. Binlerce insan yerinden yurdundan oldu ve bu vahşetten kaçarak sığınacak yer arıyor. Bu katliamların ve göçün en son kurbanları Ezidiler.

Koca bir halk evini, köyünü, vatanını, toprağını terketti sınırımıza geldi. Canlarını zor kurtardılar, mallarını önemsemiyorlar bile, akılları geride kalanlarda. Satılmak için pazara çıkarılmış kadınlarında, kızlarında, çocuklarında.

IŞİD vahşeti dün gece de dâhil olmak üzere sürüyor ve biz onları Suriye'de iç savaştan kaçıp gelen ve çoğu zaman trafik lambalarında karşılaştığımız Suriyeli göçmenlerle karıştırıyoruz.

Oysa Ezidiler gelemedi bile. Sınır açılmadı. Bekliyorlar. Çaresiz ve korku içinde.
IŞİD şimdi de Kobani'ye saldırdı ve binlerce Kürt yine sınırımızda ve sınırlarımız kapalı.

Dedim ya, bazen insani-vicdani sınavlardan geçemiyoruz, sınıfta kalıyoruz.

Bu duruma onlarca siyasi, hukuki, fiili mazeret üretilebilir. Ama insanlığın sınandığı günlerden geçerken tarih bu mazeretleri not etmez bir kenara. Dağlarda göç sırasında susuzluktan, hastalıktan, gıdasızlıktan ölen çocukları not eder.

Zulme, katliama, göçe, kırıma, salgına en duyarlı kesimlerden birisi sanırım hekimler oluyor.

Haber kanalları IŞİD vahşetini geçerken belirli belirsiz, sınırımızda binlerce mağdur çaresiz bekleşirken, hükümet ve kurumları sessiz ve isteksiz ve işlevsizken çok az sayıda atılan çığlıklardan birisi de hekimlerin meslek örgütü Türk Tabipleri Birliği'nden geldi.

Fotoğraf çok hazin.

IŞİD katliamından önce Şengal'de yaşayan Ezidi nüfusu 563 bin civarında. Diğer bölgelere bağlı köylerde yaşayan Ezidi nüfusu ise yaklaşık olarak 190 bin. Buna göre Irak'ta yaşayan Ezidi nüfusu 753 bin civarında.

Katliam sonrası Zaho'ya sığınan Ezidiler'in sayısı 174 bin, Duhok'a sığınan Ezidiler'in sayısı ise 170 bini aşkın olup burada kamp kurulmamış. Buraya sığınan Ezidiler de okullara, inşaat halindeki binalara ve bir kısmı da oradaki ailelerin yanına sığınmış.

Erbil'e sığınan Ezidiler'in sayısı da 180 bin civarında olup buraya sığınan Ezidiler de okullara, inşaat halindeki binalara ve bir kısmı da oradaki ailelerin yanına sığınmış. Süleymaniye'ye sığınan Ezidi sayısı yaklaşık olarak 100 bin civarında.

Ezidiler'in geri kalanları ise ülkemiz sınırında bulunuyor. Yaklaşık 26 bin civarındaki pasaport sahibi Ezidi de Şırnak, Silopi, Cizre, Batman, Mardin, Nusaybin, Midyat ve Diyarbakır'a sığınmış durumda.

20 bine yakın Ezidi'nin ise bir kısmı dağlarda açlık, susuzluk ve hastalık gibi nedenlerle ölmüş, çoğunluğu da IŞİD tarafından öldürülmüş. IŞİD'in eline geçmek üzere olan çok sayıda kadın ise (bir kısmı dağlardan atlayarak) intihar etmiş. Dram bu boyutta.

Hekimlerin meslek örgütü Türk Tabipleri Birliği bir yandan bölgedeki kamplarda gönüllü hizmet yürüten hekimlere "Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Sunumu" eğitimleri verirken diğer yandan hükümeti ve kurumlarını insani ve vicdani bir duyarlılığa davet eden açıklamalar yapıyor.

Duyarlılık ne noktalara gelir bilinmez ancak TTB (Türk Tabipleri Birliği) nin yapmış olduğu açıklama ve attığı çığlık şöyle:

"Irak ve Suriye'de yaşanan savaş ortamı nedeniyle, Türkiye son iki yıldır göç dalgalarıyla karşı karşıyadır. Bu süreçte Türkiye'ye sığınan Suriyeli sayısı yaklaşık 1.5 milyona ulaşmıştır. Bunların 250 bini Kızılay tarafından kurulan kamplarda yaşamaktadırlar. Tarih boyunca defalarca soykırım çabalarına maruz kalan Ezidiler, bir kez daha aynı tehditle karşı karşıya kaldılar. Son olarak Irak'ın kuzeyinde yaşayan Ezidi Kürtlerin, kendilerine yönelen şiddetten kaçarak Türkiye ve Rojova'ya sığınmalarına tanık olduk. Şu anda Türkiye'ye sığınan Ezidi sayısı yaklaşık 26 bin civarındadır.

Gerek Suriyeli gerekse Ezidilerin yasal statüsü Türkiye'nin imzaladığı Cenevre Sözleşmesi kapsamında 'sığınmacı' olmasına karşın, hükümet 'sığınmacı' sözcüğünü kullanmamak konusunda ısrar ederek 'misafir' tanımlaması yapmaktadır. Hükümetin bu insanlar için 'sığınmacı' statüsünü kabul etmesi ve bununla ilişkili olarak uluslararası kurallar doğrultusunda gereğini yapması gerekmektedir.

Göç ederek topraklarımıza sığınan Ezidilerin barınmadan, beslenmeye, sağlık hizmetlerine uzanan yelpazedeki gereksinimleri Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak gibi bölge illerinde yerel yönetimlerin çabalarıyla karşılanmaya çalışılmaktadır. Ezidi sığınmacılar için Kızılay ve AFAD'ın çalışmalarının yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Devletin, topraklarına sığınan insanların gereksinimlerini ayrım yapmaksızın karşılaması beklenir. Kızılay ve AFAD başta olmak üzere merkezi hükümetin organlarının acilen devreye girmesi gerekmektedir. Büyük olasılıkla en azından kışı ülkemizde geçirecek olan bu sığınmacıların barınma, beslenme, güvenlik, eğitim, sağlık vb. gereksinimlerine bütüncül bir bakış açısıyla ve devletin olanaklarıyla sahip çıkılmalıdır. Böylece Dünya Gıda Programı vb. uluslararası yardımların organize edilmesinin de önü açılacaktır.

Ezidi kamplarında kurulan revirlerde belediyelerin hekim ve hemşireleri ayaktan sağlık bakımını sağlamakta, bu hizmet bölgedeki gönüllü hekimler tarafından desteklenmektedir. Aynı zamanda yerel tabip odalarımız aracılığıyla sağlık hizmetlerine katkı sunulmaya çalışılmaktadır. Diğer yandan Türkiye'nin her bölgesinden sığınmacılara sağlık hizmeti sunmak isteyen gönüllü hekimler vardır ve bu talepler TTB'de toplanmıştır. Sağlık Bakanlığı'nın görevlendirmelerinin gönüllülük temelinde olması ve bu konuda TTB ile işbirliği yapması beklenmektedir. TTB bu işbirliği için hazır olduğunu iletmek üzere defalarca görüşme talebinde bulunmasına karşılık Sağlık Bakanlığı'ndan geri dönüş olmamıştır. Sağlık Bakanlığı'nı bir kez daha Ezidi sığınmacılar için görevini yapmaya ve Tabipler Birliği ile işbirliği yapmaya davet ediyoruz.

Gerek eczacı odalarının çabası gerekse Türkiye'nin her yerinden gelen ilaç bağışları ile sığınmacıların tedavileri sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak hastaneye sevk gerektiğinde sorunlar ortaya çıkmakta, bu insanlar yataklı tedavi sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Ezidi sığınmacıların aşılama hizmetleri geldikleri illerde Toplum Sağlığı merkezleri tarafından sürdürülmektedir. Bu olumlu yaklaşımın diğer koruyucu hizmetler açısından da sağlanması yaşamsaldır. Ezidi sığınmacıların birinci basamak koruyucu ve tedavi edici hizmetlerden yararlanabilmeleri, tüm sığınmacılar gibi tedavi edici sağlık hizmetlerine ulaşmaları bir insan hakkıdır ve bu hizmet sağlanmalıdır."

twitter.com/bulentaslanhan

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.