SON DAKİKA
Hava Durumu

Recep Altepe'nin karnesi

Yazının Giriş Tarihi: 30.10.2013 07:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.10.2013 07:24

Lafın gelişi bir durum değerlendirmesi yapmak için böyle başlıklar konulur ya, öyle işte... Yoksa haddimizi biliriz.

Kızımla birlikte Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen Cumhuriyet kutlamalarındaydık. Malum toplumdaki sert kutuplaşmalar tırmanmaya devam ediyor. Yerel seçimler de yaklaşınca belediyeler memleketin hemen her tarafında "kendi meşreplerine" uygun formatlarda seçmenlerinin "bağ dokularını sıkılama" faaliyetlerini arttırmış durumda.

Bu kutuplaşmalara uygun olarak, AKP'li belediyeler "muhafazakarlık" ve "dinsel hassasiyetler" vurgusunu arttırırken, CHP'li belediyeler ise "Cumhuriyetçilik" vurgusu ve "Atatürkçülük" hassasiyetlerini okşar hale geldi. Şimdilik kent yönetimi, toplum katılımı, yaşanabilir kent modelleri pek tartışılmıyor. Herkes işin en kolayını seçmiş durumda sizin anlayacağınız. Üstelik bu tarzı siyaset için çok kafa yormaya, çalışmaya da gerek yok. Toplumda oluşmuş ezberleri ve hassasiyetleri okşamak yeterli.

Özetle bugün memlekette esen hava, "bayrağını kapta gel, Cumhuriyet elden gidiyor" duyarlılığında yani. Bu atmosferde tarihin en olumusuz koşullarında saltanata karşı kurulan Cumhuriyet yönetiminin, zaman içinde maalesef demokratikleşemediğini, yaşanan üç darbe ile diktatörlük ortamları yaşadığını, değişik darbe girişimleri yaşandığını, toplumun geniş kesimleri açısından bir çok sorunun çözülemediğini, nihayet gelinen aşamada Cumhuriyetin tüm kurumlarının "Osmanlıcılık heveslerindeki" kadronun denetimine girdiğini tartışabilmek çok mümkün olmuyor.

"Bayrağını kapta gel, Cumhuriyet elden gidiyor" günleri yani.. Kısacası tarihsel sürecinde ve macerasında Demokratik Cumhuriyete evrilememiş bir "başlangıcı" kutlamaya gittik kızımla!!!

Neyse bu yazı başlığı ile uyumlu bir akışta görünmüyor, konumuza dönelim.

AKP kaynaklarından ve yerel basının haberlerinden, yorumlarından anladığımız kadarıyla AKP önümüzdeki yerel seçimlerde "büyük olasılıkla" Bursa Büyükşehir Belediye başkanlığı için yine Recep Altepe'yi aday göstermeyi düşünüyormuş.

Neden mi? Çünkü, Başbakan Marmara bölgesinin en başarılı belediye başkanının sayın Recep Altepe olduğunu düşünüyormuş. Bunu da okuyunca "eyvah" dedim ve bu satırları yazmak için oturdum klavyenin başına.

Başbakan Recep Altepe'yi çok başarılı bir belediye başkanı olarak düşünmüş, tamam da, ben en son kendisini ne zaman hatırladım diye düşündüm bir an ve ne zaman hatırladığımı hatırladım.

Hatırladım evet. Dört-beş gün önce bir sabah işe giderken inanılmaz bir trafik sıkışıklığının içine düştüm ve trafik bir süre sonra kitlendi, açılması ise öğlen saatlerini buldu.

Mesele ise çok yaşanabilecek türden bir trafik kazası idi. BUSKİ binasının önünde bir kamyon devrilmişti ve tüm Bursa'nın trafiği kitlenmişti. Bir tek kaza ile koca bir kent öğlene kadar iptal oldu durumu sizin anlayacağınız.

Neden çok basit aslında, yaşadığımız bu kentin trafiği zaten sabah-akşam saatlerinde bile tam bir çile ve üzerine bir tek kaza bile eklenmesi kenti durdurmaya yetecek bir haldeyiz. Hemen her yöne tek arterde bir ulaşım aksı, alternatif tek bir yol bile yok. Sadece ana arterler üzerindeki bir tek kaza bile bütün kenti kilitleyebiliyor. Neyse derdim Bursa'nın ulaşım master planını tartışmak da değil elbette.

İnsan kilometrelerce uzamış bu tıkanıklıkta beklerken sıkıntıdan sağa-sola bakmaktan kendini alamıyor. Ben de öyle yaptım. Sağımda-solumda her yerde reklam panoları ve panoların bütünü nerdeyse BŞB'si reklamı ile donatılmış durumda idi. Şu kadar yol yaptık, belediye sarayı yaptık, tramvay yaptık, park yaptık, deniz uçağı yaptık, teleferik yaptık vs vs türünden reklamlar sizin anlayacağınız.

O sıkışıklıkta ve sabır sınırlarında eminim bir çok yurttaş bu reklam sahiplerinin kulaklarını "hürmetle" çınlatmıştır. Ben çınlattım çünkü. Bu kadar iş yaptıysanız bir tek evet bir tek kaza ile koca bir kent öğlene kadar kitlenir mi yahu!!!

Marmara'nın en başarılı belediye başkanı sayın Recep Altepe ile iki yıllık bir çalışma arkadaşlığımız oldu.

Bakmayın çalışma arkadaşlığı dediğime, Büyükşehir Belediye Meclisi'nde iki yıl süreyle kentin sorunlarını ve sorun çözme yöntemlerini iştişare ettik sizin anlayacağınız. Bu iki yılın sonrasını da uzaktan izledim ve başarılarını düşündüm bu sıkışıklıkta. Hatırladıklarımı paylaşayım. 

İşin kolayına kaçarak Doğanbey ucubeleri ile başlamayacağım. Gerçi bu kente gelip kentin merkezine, sulietine "çakılmış" o konutları görenler, belediye yönetimin "notunu" verip hemen gider ama ben oradan başlamayacağım.

Recep Altepe'nin beş yıl önceki vaatlerinde olan "Uludağ'a dişli tren", "Uludağ eteklerinden geçirilecek otoyol" vb türünden "çılgın projelerin"den de başlamayacağım. Seçim öncesi oy almak için olur böyle çılgınlıklar deyip geçeceğim.

Not vermeye nerden başlayacağım?

1- Altıparmak Meydanı'ndan başlayacağım. "Altıparmak'ta geniş bir kent meydanı açacağız" diye yıktığı binaların yerini, tüm kenti kandırarak sermaye örgütüne verip çok çirkin bir meydanı ortaya çıkardığından başlayabiliriz mesela. Gerçi sonrasında BTSO yönetimini ele geçirerek sessizliği sağlamalarından da başlayabiliriz.

Altıparmak Meydanı yetmedi, sonrasında Kültürpark'ı da mahvetmesiyle devam edebiliriz. Park deyince aklına sadece kaldırımları çevirerek kurduğu parkomatlarla vatandaştan topladığı paraları hatırlayan bir yönetimdir sonuçta konuştuğumuz. Kentimizde vatandaşın nefes aldığı Kültürpark'ı döşediği raylarla dağıtan bir yönetimdir konuştuğumuz.

2- Büyükşehir Meclisi'nde eski hal binasının yerinin nasıl değerlendirileceği tartışmalarını hatırlarım. "Kent daraldı, bunaldı orası park olsun" itirazlarımıza, "oraya yeni belediye binası yapacağız, köşeye ve küçücük olacak, kalanı park olarak kalacak merak etmeyin" diyerek hepimizi kandırmasını hatırlarım. Şimdi orada, kentin merkezinde yan yana sıralanmış bilgisayar kasaları gibi binalar bulunuyor. Ama park yok.

3- Kentin önceliklerini asla hissetmeyen, bilmeyen ya da bilse bile işine geleni yapan bir Recep Altepe hatırlarım hep nedense. Kentin kaynaklarını heba eden, kente hizmet sunacak ekonomik kaynakları stadyuma gömen bir başarılı başkandır Recep Altepe. Tüm kentlerde stadyumları Gençlik ve Spor Bakanlığı yaparken, belediye kaynakları ile stadyum yapan tek şehir unvanını ele geçiren bir başarılı başkandır Recep Altepe.

Kentin ekonomik kaynaklarına yazık etmiştir. En olmayacak yere, kent merkezinde nefes alınacak bir alana, yılda on sekiz karşılaşmanın doksan dakika oynanacağı ve ortalamada 14 bin kişinin izlediği bir stadyumu diken başkandır Recep Altepe.

4- Araya yapmak isteyipte, muhalefete takılıp yapamadığı başarıları da serpiştirelim isterseniz. Mesela BUSKİ'nin önündeki Belediyeye ait araç tamir arazisi alanını AVM yapma arzusunu hatırlatalım. Bu araziyi AVM amacıyla sattıklarını unutmayalım. Şükür ki şimdilik yargı bu satışı uygunsuz görüp durdurdu. Gerçi, yeniden seçilirse dert değil, nasıl olsa artık yargıda kontrollerinde, yeniden satabilir. Böylece yeni ve kocaman bir AVM ve yanında/üstünde bir otel/rezidans daha yükselir kentin merkezinde.

5- Yapmak isteyipte bizim muhalefetimize takılan ve yapamadığı bir başarısını daha hatırlayalım. Mustafakemalpaşa'nın tarımsal alanlarını sanayiye boğmaya çalışması mesela. Marzinç'in Mustafakemalpaşa'ya kurulması için az uğraşmadı. BŞB Meclisinden tüm iitirazlara rağmen kararlar geçirtti. Herkes çabaladı da zor durdurduk. Bursa'ya kurulamayan, sözde çevre dostu o Marzinç'i Karabük'ten sağlığa zararlı diye çıkarttılar. Bunları düşününce ne tür bir beladan kurtulmuş bu kent aslında.

6- Başarıları bunlarla kalmadı. Kendinden önce başlayan Bursa Ovası'nı tahrip durumu devam etti kendi dönemimde. Meclisin ilk günlerinde hep beraber büyük bir "hava" ile aldığımız "arıtma tesisi olmayan işletmelerin taşınması veya kapatılması" kararını, süre bittiğinde yedi yıl daha erteleyerek başarılarını taçlandırdı. Tarımsal alanları hiç önemsemedi. Hastanelerimizin yerlerine gözünüzü dikti. Aklını hep rantta ve yüksek binaların getireceği paralara çalıştırdı.

Sonra "BESOB Sanayi Projesi" diye Uludağ'ın ikinci giriş kapısı olabilecek, ahududu bahçelerinin ortasını rant uğruna, oy uğruna sanayiye açtı. Mecliste yürütülen tartışmalarda üstün çıktı ve zafer kazandı. Buralardan nemalanan çevreler bizi BŞB Binasının önünde dövmeye çalıştığında da "siz de orada basın açıklaması yapmasaydınız" diyecek kadar demokrat ve barışcı davrandı. Sonra da bize "Uludağ'ı ne kadar sevdiğini ve önemsediğini "anlattı. Ama Uludağ'ın geleceği olacak ikinci kapısında şimdi kocaman bir sanayi de kurulmuş oldu sayesinde. Bakalım bu çabasından kendisine ne kadar oy gelecek.

7- Belediye Meclisinde sürekli imar planları değişiklikleri görüşüldü ve oylandı. Hepsi de arzu ettiği gibi geçti, planlar sürekli değişti, değiştirdi, değiştirildi. Kentin hemen her girişine kocaman kocaman oteller dikildi. Yükseklere tırmandı. Bu kentte yaşayanlar olarak bizim de "başımız göğe erdi".

8- Her yeri taş ocaklarına boğdu, mermer ocaklarına boğdu, sularımız kirli aktı. Suyu hep pahalı sattı ve bunu savundu. Ulaşımı pahalı sattı ve bunu savundu. Kenti yoksullara dar etti. Bu durumu ,"Bursa pahalı bir kent olmalı ve fazla göç almamalı" diye savundu. Bazı aklı evveller de bu pahalılık ve göç ilişkisi teorisine inandı. Olan yoksullara oldu. Bunları bir de çekinmeden "Bursa hayatının hizmetini alıyor" masallarıyla her Meclis toplantısı öncesinde bize anlattı.

Bunları yaparken küçücük köprüleri, çeşmeleri, okulların spor salonlarını (Milli eğitim bütçesi yok ya), kermesleri canlı yayınlarla yüzlerce kişi ile açtı. Kurdeleler kesti. Vizyonunun küçük bir yerleşkeyi yönetecek kadar olduğunu bu küçük köprü açılışlarının görkemi ile bize sürekli gösterdi.

9- 300 Milyon harcanarak yapılan Merinos Kongre Merkezi'ni panayır yerine çevirdi ama yetmedi. Oradaki spor alanını, kocaman,şöyle başı göğe eren bir otele çevirme niyetini açıkladı. Maksat, keseler dolsun. Sanat, kongre, sergi, heykel, resim, sempozyum çalışmaları aklına sadece "daha muhafazakar bir hayata" hizmet ediyorsa geldi.

10- Bıraksalar Yunuseli'ni zenginlerin hafta da üç-beş özel uçağının ineneceği bir havaalanına çevirme özlemi yapamadığı başarıları arasında kaldı. Hemde bu havaalanını tüm kentte harcanması gereken belediye kaynakları ile finanse etmeyi düşündü.

Ben bunları düşünürken tıkanmış trafikte hafif hafif ilerlemeye başladı. Daha hangilerini anlatsam?

Samanlı Sağlık Kompleksi diye tutturduğu taşkın su alanı fiyaskoyu mu?

Yenişehir'in tarımsal alanında çimento fabrikası kurulması kararını tüm itirazlarımıza rağmen meclisten geçirmesini mi?

Şu an devasa yapısıyla yükselen stadyumu aslında Kültürpark'ın bir kısmını içine alacak şekilde Altıparmak'ta yapmak isteğini mi? ( Allahtan son anda Başbakan devreye girdi de vazgeçti. Bursalılar olarak Başbakan'ın bu iyiliğini de unutmayalım bu ara!)

Neyse trafik açılıyor. Ben yavaş yavaş ilerliyorum ama gözüm belediyenin reklam panolarına takıldıkça gülümsüyorum. Yol yapmış, raylı sistem yapmış, uçak getirmiş, BUDO yapmış.
Aklıma geliyor bu ara, bu reklam panolarına acaba kaç para ödüyorlar? Eksiklerini, yanlışlarını, beceriksiliklerini kapatmak için.

Bunlar hatırladıklarım. Daha fazlasını sizde ekleyebilirsiniz.

Ama anladım ki meselenin esası şu.

Bu kent hiçbir öncelik planı yapamayan, kent kaynaklarının adil ve ihtiyaca dönük kullanamayan, gelecek planlaması yapamayan, toplumu değil rantı önceleyen bir heyete kalmış, teslim edilmiş durumda.

Üstelik ne yazık ki mesele sadece Recep Altepe değil. Etrafındaki ekibi de tam bir hayal kırıklığı. Alınmasınlar, gücenmesinler, darılmasınlar ama vizyonu bu kadar eksik, beceri yoksunu, liyakatsız, "evet ağam, evet paşam" cı bir ekibi toplamak için çok mu uğraştılar diye düşünmeden edemiyor insan.

Beş yıl geride kalıyor, hiçmi iyi bir şey yapmadı? diye sorulabilir.

Benim hatırladığım çok fazla bir şey yok gerçekten. Arada bir bazı tarihi yapıların duvarlarını çekiçlemesini ve Fotofest'i saymazsak eğer. Duran saat kadar bile yok yani.

Trafik açılmaya başlarken aklıma geldi. 12 Eylül sonrası cuntanın paşalarını sürekli eleştiren Aziz Nesin'e sormuşlar, "Bu paşalar hiç mi iyi bir şey yapmadı? Hep eleştiriyorsunuz" diye. Aziz Nesin yanıtlamış "evet yaptılar taksilere taksimetre koydular, ama bir taksimetre koymak içinde darbe yapılmaz ki birader"...

Bir Fotofest yapmak içinde aday olunmaz ki birader.

Recep Altepe'ye nacizane önerim. Aday olma (gerçi adaylık başvurusu yaptığını bilerek söylüyorum bunu), vazgeç. Yeter.

Ya da illa ısrar edeceksen git o sanayi tesisini kurduğun Kestel'den aday ol. Biraz kent yönetimi çalış. Bursa'ya da sana da yazık oluyor valla.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.