SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursaspor'da Balyoz!!! Planları

Yazının Giriş Tarihi: 13.05.2011 15:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.05.2011 15:06

Bunların başında gelen ise son yıllarda "büyük bir endüstriye dönüşmüş olan" futbol takımlarıdır.

Futbol takımları etrafında toplanmış kalabalıkları politik olarak etkilemek isteği, politikacıların hedefleri arasında yer almaya çok uzun süredir başlamıştır.

Son yıllarda yapılan genel seçim, yerel seçim, halkoylaması gibi "sandık başı" faaliyetlere bakarsanız bu isteği daha bir artmış olarak göreceksiniz.

Mitingler ve toplantılar için çeşitli illere giden parti genel başkanlarının hemen boyunlarına o ilin futbol takımının renklerinden oluşan bir atkı geçirilmekte ve genel başkanlar konuşmalarını ve medya görüntülerini bu renkleri içeren atkılar ile yapmaktadırlar. Seçim gezilerini izleyiniz bu atkıları yine göreceksiniz.

Kent takımının forması, kentin trafik numarasını içeren bir ( Bursa için 16) şekilde genel başkanlara hediye edilmektedir. Artık anlaşılmıştır ki futbol endüstrisi kentin ortak duygusu olmak yanında politikacıların ciddi ilgi alanındadır.

Yani futbol ve kentin futbol takımları artık siyasal popülizmin değişik bir tezahürüdür.

Durum böyle olunca futbol, Bursaspor ve takımı ilgilendiren gelişmeler tartışılırken, kararlar alınırken "kent takım taraftarı"nın "hassasiyetlerini" dikkate almayan bir yerden cümle kurmak politik açıdan risklidir. Kentin politikacıları "oy potansiyeli taşıyan" taraftar duygusunu dikkate almak zorunda kalmaktadır.

Yani bir tür yeni inanç sistemi yaratılmakta ve üzerine görüş ifade etmek riskli hale gelmektedir. Durum böyle olunca kararlarda, tartışmalarda akıl-izan devreden çıkmakta, gelişen durumlar ile ilgili değerlendirme, yorum, analiz yapanlar, demeç verenler bu hassasiyetleri dikkate almak zorunda kalmaktadır. Doğal olarak bir çok kişi "karnından konuşmaya" başlamaktadır.

Şimdi bu hassasiyete 12 Haziran seçimlerine giderken "oy toplama hesapları" hassasiyeti de eklenince durumu kurtaracak cümleler kurmak yarışı yaşanmaktadır.

BİZ KARNIMIZDAN KONUŞMAYALIM BURSASPOR'UN ALDIĞI CEZANIN SORUMLUSU KENTİN VALİSİ SAYIN HARPUT'TUR.

Kent takımları ile başka takımlar arasında "dostluklar" ve "husumetler" oluşabilmektedir. Endüstri haline getirilmiş futbol ortamında bu duruma sıkça rastlıyoruz. Tüm dünyada bu durum böyle maalesef. Dostluk geliştirilen ve husumet duyulan takımlar yıllara, zamana, zemine göre değişebilmekte.

Bursaspor için son yıllara baktığımızda Ankaragücü ile derin dostluk yine Eskişehirspor ile dayanışma ve Beşiktaş ile bir husumeti hepimiz bilmekteyiz. Bu oluşan durumun değişik dinamikleri elbette mevcut. Yazmaya çalışsak uzun öyküler.

Şimdi durum bu olunca, taraftarlar arasında oluşmuş bu duyguları dikkate almayan bir yerden kararlar alan kent yöneticilerini sadece "futbol dostluğu açısından iyi niyetli düşünmek" naifliği ile değerlendirmek akılcımıdır? Bence hiç değildir.

Bursaspor-Beşiktaş taraftarları arasında oluşan "istenmeyen husumet"in mazisi epey eski. Bursaspor'un ikinci lige düşmesi yıllarına dayanıyor bu husumet hali. Aradan geçen yıllar bu duyguları biraz yumuşatmak ile birlikte izleri hala sürmekte idi.

Beş ay önce bu yumuşama İnönü'de Bursaspor taraftarlarının saldırıya uğraması ve bıçaklanması ile tekrar alevlendi. Bu durumu hepimiz biliyoruz.

Yine biliyoruz ki İnönü'de yaşanan olaylar sonrasında karşılaşma oynanmıştır. Her iki takımada ikişer maç seyircisiz oynama cezası ile durum "idare edilmiştir".

Ancak yaşananlar ve devreye giren bıçaklar takım taraftarları arasında ki "gerilim" yeniden alevlendirmiştir. Bu durumu görmeyen bir kent yönetimi olabilir mi? Olabiliyormuş.

Bu ortama ve yaşanmışlıklara rağmen Bursa Valisi Harput:

"Artık müsabakaların insanların yasaklı, kısıtlı bir anlayışa değil, suç ve cezaların şahsiliği ilkesinden hareketle suç işleyenlerin cezalarını görmesinin yanında takımların taraftarlarının başkalarının yaptığı hatalar ya da işlediği suç yüzünden takımlarının müsabakalarına gidememe, maçlarını izleyememe, takımlarının iyi kötü günlerinde beraber olamama gibi bir yanlışı sona erdirmek gerekiyordu. Bu anlayışla büyük iyi niyetle tüm kamuoyunun desteğiyle bütün medyanın desteğiyle bir adım atılmak istendik" diyerek, kentin dinamikleri,taraftar grupları ve Bursaspor yönetimi ile geniş bir "istişare" yapılmadan Beşiktaş taraftarlarını Bursa'ya çağırma kararı almıştır.

Sonradan gerek kendisi gerekse de Bursa'daki sözcüleri! koruyup-kollayanları! bu kararı bize "futbol dostluk demektir" sloganıyla anlatmaya çalışmış ve ne kadar "iyi niyetli" bir adım olduğuna kent ikna edilmeye çalışmışlardır.

Şimdi sormazlar mı adama? Yahu bu gerilim 5-6 yıldır sürerken, geçtiğimiz yıllarda bu davet kararını almadınız da neden 5 ay önce gerilim İnönü'de tırmandıktan sonra böyle bir karar aldınız? Futbol dostluğu aklınıza bu yıl mı geldi?

Hadi iyi niyetle yaptınız bir acemilik diyelim. Bir hafta önce üstelik büyük bir barış ortamında kutlanan 1 Mayıs kutlamalarında aldığınız polisiye önlemleri bu kez neden planlamadınız?

Doğal olarak herkes gibi bende soruyorum.

Bu kadar acemilik nerden kaynaklanıyor?

Bu durumda;

Şimdi verilen bu cezaları kınamanızın ne inandırıcılığı var?

Şimdi her ortamda Bursaspor aşkıyla tutuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin bu kadar karnından konuşması ve kuru kınamaları niye?

Şimdi kent egemenlerinin ,elitlerinin ve medyasının önemli bir kısmının kararı alanları değil de "bir avuç çapulcu" diye kolayca harcanan taraftarları merkeze koyarak Vali'yi aklama çabaları niye?

Federasyonun bu kadar ağır cezası niye?

Bu çifte standart niye?

Vardır elbet bir sebebi.

Tüm kent konuşuyor hadi bende söyleyeyim. Eğer amaç "politik hedefler" nedeniyle Bursaspor Yönetimine "Balyoz Planları" yapmak ise. Kente, Bursaspor'a, taraftarın samimiyetine yazık etmeyin. Sonuçta Bursaspor Kongresi'nde demokratik yollarla bu niyetinizi daha önceki gibi deneyebilirsiniz.

Bitirirken; Tüm bu yaşananlardan birinci dereceden sorumlu olan Sayın Harput'un istifa etmeyeceğinden çok eminim.

Nereden mi, eminim? Hani Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmasına neden olan "imamın ordusu" kitabı var ya.

Okuyun anlarsınız.

Tahkim'de cezanın iki maç azaltılmasınıda kimse daha sonra bize kendi başarısı gibi anlatmasın sakın, cezanın ineceğini zaten şimdiden biliyoruz.

Eminiz.

Neden mi?

Çünkü bu ceza çok adaletsiz, haksız ve insafsız. 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.