SON DAKİKA
Hava Durumu

'ADA' olabilmek

Yazının Giriş Tarihi: 12.04.2015 11:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.04.2015 11:10

Her yeri deniz olan yerlerde büyümenin, insan kimyasına kattıklarını ancak büyüdüğünde, farklı kimyalarla karşılaştığında anlayabiliyor insan.

Bizim yani adalı olanların tuz olur ruhlarında. Büyürken açılan yaralarımıza basmak için. Hem herkeste olmayan bir şey daha vardır bizde. "Herkesi sevebilme gücü".

Küçücük adanın bize kocaman armağanıdır bu.

Herkes, herkesindir adada.

Sorunlar, sevinçler, düğünler, ayrılıklar, lodos ve poyrazlarda adaya yanaşamayan gemilerin çaresizliği, yaz sıcağında canı sıkılan çocukların ağaç dallarındaki zaman savurganlıkları, okul müsamereleri, ev hanımlarının gün gezmeleri, okul dönüşlerinde dinlenen radyo programları, gece maaile ev gezmeleri, evde pişen vanilyalı kek kokuları, mahalledeki oyun aralarında yenilen salçalı ve sanayağlı ekmek dilimleri...

Herkes aynı hayatı yaşar adada. Farklı olamayacak kadar aynıyızdır. Çünkü doğa bize "birlikte aynı yerde yaşamayı" öğretir. Nereye gitseniz deniz çıkar karşınıza. Ve der ki:"Birbirinizi sevin! Burada uzun aylar boyunca, yazı ve kışı yaşarken, iyi günde ve kötü günde yardımlaşmayı öğrenerek, bir gönül bağıyla birleştirildiniz. Dışarıdan gelecek her türlü kötülüğe karşı tek nefes olmalısınız. Birbirinizi korumalısınız."

Rüzgâr bunu fısıldar, adada yaşayan herkesin kulağına. Ve bu, söze dökülmemiş bir anlaşmadır ada halkı arasında. Hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun herkes bilir; bir cenazede yan yana olunacağını ve yine herkes bilir düğünlerde birlikte gülüneceğini. Çünkü biz biliriz daha küçücükken, gözyaşının ve gülümseyişlerin farklı Tanrı'sı olmayacağını.

Dostluğu da öğretir ada bize. Yolda yürürken uzak ya da yakından tanısın, herkesin bir selamı olur birbirine. Aynı güneşe uyanmışızdır, aynı gecede yıldızlardan biri kayarken dilek tutacağızdır.

Biz, birbirimize bakarken aynadaki kendimizi görürüz.

Aynı kaderin farklı kahramanlarıyızdır.

Denizin kokusu sinmiş insanların "adalı" olmaları, adalı olmayanlarla birlikte yaşamaya başladıklarında ortaya çıkan bir ayrımdır.

Biz zannederiz ki herkes sevebilir birbirini.

Kötülük yapılmayacağını, kimseye zarar verilmeyeceğini, kapısının üstünde anahtar kalsa bile kimsenin evine izinsiz girilmeyeceğini, bir köy kahvesinde ortaya konan fesleğenin kokusunun dile gelmemiş içten bir "hoş geldin" olduğunu, içilen köpüklü kahvenin telvesinde bakılan fallarda umutsuz kalplere taze kelimeler söyleneceğini biz biliriz. Ve zannederiz ki bu hep her yerde ve herkesle böyle olur.

Ada dışına çıkmak, başka topraklarda yaşamak yanılmayı da göze alabilmek demektir aslında.

Yanıldığımızı bize öğreten şey "aslında herkesin sevilemez olduğudur," Bu bir yanılsamadır.

Yeniden kendimizi yaratabilmek için geç kalmışızdır. Çünkü "başka türlü" olmayı bilmiyoruzdur artık.

Kalbimiz ortaya konmuş sudan çıkmış balık gibidir bir anlamda. "Sudan çıkmak" bizi başka sulara götürse de sizinle yeni tanışan "ada" dışındakilerden hep duyacağınız şu söz olacaktır:

"Siz adalılar başkasınız."

Oysa biz sadece "insan" olmayı, dostluğu, paylaşımı, yoklukta gönül bağlarını bilerek büyümüşüzdür.

Dünyanın ortasında; kanadı mavi martıların çırpınışlarını, çocuk kalbimizi, masumiyetimizi gözlerimizde saklamaya çalışıyoruzdur.

Belki de adalı olmak budur sadece. Basit, sade ve naif yaşamak... Koca dünyanın, kalabalıkların arasında her şeye karşın var olabilmek. Uzak, yalnız, bir başına.

"ADA" olabilmek...

***

Edgar Allan Poe'dan Nahit Sıtkı Örik'e kadar pek çok yazarın yazma serüvenine bakışlarını kendi kalemlerinden derleyen başucu kitaplarımdan biri. Altını çizerek okuduğum harika bir kitap. Bülent Aksoy'un Boğaziçi Üniversitesi Çeviri bilim Bölümü öğrencilerine verdiği "Hikâye Çevirisi" konulu dersin ödevlerinin derlemesinin ürünü bir kitap. Emeği geçenleri yürekten kutlamak dışında elimden sadece keyifle okumak geliyor...

"Ciddi bir yazarın amacı bize hikâye anlatmak, bizi eğlendirmek ya da etkilemek değil; düşündürmek, olayların derin, saklı anlamlarını kavramamızı sağlamaktır."Guy de Maupassant

"Tanrı bizi basmakalıp sözlerden korusun!" Anton Çehov

"Bir konuşmaya kulak misafiri olarak ya da başka bir şekilde, hikâyenin tınısını yakaladığımda daha yeni gebe kalmış bir kadın gibi hissederim kendimi." Sherwood Anderson


 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.