SON DAKİKA
Hava Durumu

'Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım'la 16 Haziran Pazar günü çıkacağı ortak yayınla ilgili, Binali Yıldırım'ın soruların görüşülmesini talep ettiğini iddia etti.

Haber Giriş Tarihi: 12.06.2019 10:53
Haber Güncellenme Tarihi: 12.06.2019 10:53
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
'Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş'

31 Mart seçimlerinin ardından YSK'nın seçim tekrarı kararı ile mazbatası elinden alınan seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, NTV, Star TV ortak yayınında soruları yanıtladı.

İmamoğlu, Simge Fıstıkoğlu moderatörlüğünde Ahmed Arpat ve Okan Müderrisoğlu'nun sorularını yanıtladı.

"Sayın Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş"

İmamoğlu, rakip aday Binali Yıldırım'la 16 Haziran Pazar günü çıkacağı ortak yayınla ilgili, "Bu münazaranın buluşma noktasındaki çabayı kusura bakmasınlar kendime alacağım. Başından beri isteyen kişi olarak. Moderatörlük tarafını sayın Yıldırım üstlenmiş oldu. Başından beri hangi televizyonu, hangi moderatörü istiyorsanız hazırım demiştim" dedi.

İmamoğlu, şöyle devam etti:

"Bunu 31 Mart öncesinde de söylemiştim. Ama maalesef kabul görmedi. Bence burada psikolojik bir süreç var ya da stratejik bir süreç var. 31 Mart'tan önce sanırım önemsemediler. Sanıyorum sürece dair emin bir duruş gösterdiler. Biraz kendilerinden emin olduklarını düşünüyorum ama seçim böyle bir netice vermeyince şimdiki süreçte bence stratejik olarak böyle bir karar olumlu baktılar.

Yine ben özellikle 6 Mayıs sonrasındaki ilk aşamada kamuoyu önüne çıktığımda bunu dile getirdim. 17 yıl sonra bu gündeme geliyorsa aslında bu toplum adına üzücü. Bunu her gazeteci, en başta sizler istersiniz. Böyle bir münazara ortamının, tartışma ortamının olmasını sizler istersiniz. Soru sormak, cevap almak, aydınlanmak...

Bu bakımdan bu çabamın, ısrarla bu çabamın kabul görmesi günün sonunda sevindiricidir. Zihinlerde hangi sorular varsa sorulması taraftarıyım. 

Elbette ki yenilenen seçim sürecine dair, ya bakın çok adil bir seçim süreci var, kabul gördü, işte çağdaş da bir münazara ortamı var, asla böyle bir durum anlamına gelmez. Bunun altını çizelim. Sevindiricidir böyle bir otamın sağlanması, mutluluktur benim adıma, demokrasi adına ama asla bu yenilenen seçim sürecinini ya da bu süreçteki ortamın demokrat bir atmosfer oluşturduğuna asla bir delil değildir. Ama her yönüyle sevindirici.

Moderatör kısmında Sayın Yıldırım fikirlerini beyan etmeye başladı ben o alana hiç girmedim zaten. Uğur Dündar talebini ortaya koyunca ben ona ne diyebilirim ki? Uğur Dündar saygın bir gazeteci. Böyle bir münazara ortamını defalarca yönetmiş birisi. Sonrasında vazgeçtiğini ifade etti. Ben aradım kendisini.

Sayın İsmail Küçükkaya için bir karar verildi. Mekansal detayları netleşti. O sürecin teknik detayları benim anladığım şeyler değil. Nasıl çekim, reji, yönetmen gibi unsurlar netleşti.

31 Mart günü dahil olmak üzere, İstanbul'un dünü, bugünü ve yarını olmak üzere zihinlerde hangi soru varsa sorulmasından yanayım. Asla bir sınırlama olmasından yana değilim. Bana soruları yollamasa da olur. Kendileri nasıl hazırlıyorlarsa, elbette eşitliğin korunması halinde.

Bir gazeteci bir adaya hangi soruları özgürce sorabiliyorsa, aynı duyguları bir başka adaya da hissettirerek sorularını hazırlayabilmeli diye düşünüyorum. Benim bakışım bu. Bu konuda çok netim ama Sayın Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş. Danışmanıma bu ifadelerimi söyledim. Biz müdahale eden değil sadece gözetleyen konumda olalım.

O kabul etmedi, şimdi de siz vazgeçin diyenler var. Asla! 17 yıldır bu niçin yapılmıyor diyen bir anlayışa sahibiz. Şimdi pozisyon değişti, tereddütler arttı. Bundan dolayı isteniyor diye böyle bir şeyi ben zaten doğru bulmam."

İmamoğlu'nun konuk olduğu programın moderatörü Simge Fıstıkoğlu, AKP'nin gönderdiği bilgi notunda, Binali Yıldırım'ın böyle bir talebinin olmadığını aktardı.

"HDP, Türkiye'nin siyasi partisidir. Tavsiyem şudur..."

İmamoğlu'nun açıklamalarından bir kısım şöyle:

"HDP, Türkiye'nin siyasi partisidir. Tavsiyem şudur, dün başka konuşan -hatta iki hafta önce başka konuşan- bugün başka konuşan sorgulamanızı ve yorumlamanızı isterim.

Öncelikle şunu söyleyeyim, miniminnacık çocuklarımızın bile 20 liralarını verdi, çok kutsal. Dolayısıyla en mantıklı, en tasarruflu şekilde İstanbullu'ya kendimizi tanıtmaya, anlatmaya çalışıyoruz. Şunun da altını çizmek isterim, yüz binlerce insan bağışta bulundu. Mutlaka ve mutlaka seçim süreci tamamlandığında tüm şeffaflığıyla süreci kamuyouna aktaracağımızı partimizin yöneticileriyle, genel başkanımızla konuştuk. Çünkü şu an yapılan bağışların 23 Haziran seçimiyle ilgili bir kampanya olduğunu, özellikle Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul adaylığıyla ilgili bir kampanya olduğunu, bu süreci tüm şeffaflığıyla, ne harcandı, ne geldi, ne kaldı, çünkü partinin hesabında biliyorsunuz, benimle hiçbir ilgisi yok. Ve orada kalan kısmının da ne şekilde kullanılacağı ki birkaç manevi harcama konusunda düşüncelerim var.

Manevi harcamadan kastım, şehrimizde ama ülkenin farklı noktalarında kalıcı bir takım şeyler yapabilir miyiz diye öngörümüz oldu. Tabii ne geleceğini bilmiyoruz, ne harcanacağı çok net değil ama mutlaka taahhüdümüzdür, 23 Haziran'dan sonra topluma her şeyi açıklıkla anlatacağız. 

Bir kere bu ülkenin bir atmosferi var. Bu atmosfere göre dün başka bugün başka, seçimi kazanacağız şu oya ihtiyacımız var diye başka konuşan bir kimliğe sahip değilim. Bir kampanya döneminde aynı kampanya bütünlüğü içerisinde hiçbir siyasi yol arkadaşım benim namıma ya da bu sürece dair çelişkili hiçbir tarifte bulunamaz. Bakın net söylüyorum. Bu yetkiyi kimden aldım, genel başkanımdan aldım. Genel başkanımla konuştuk ve sürece dair benim bir söylemim var, herkes buna uymak zorunda, nokta. Yani ben ilk başladığım gün, "Evet CHP ve İYİ Parti'nin adayıyım ama ben İstanbul ittifakının oyuna talibim" diyerek bu izni alıp adaylık lansmanında kullanmış biriyim. İstanbul ittifakında herkes var. İyi bir şehirde yaşam isteyen, mutlu olmak isteyen, adil bir paylaşım, hak hukuk adalet süzgecinden geçen bir erdemli yönetimin bu şehre hizmet etmesini isteyen herkesin oyuna talibim.

Saydım, bunun içinde HDP'li hemşehrim var, AK Parti'ye oy vermiş hemşehrim var, MHP'li hemşehrim var, BBP'li hemşehrim var, DP, DSP, Vatan Partisi, Saadet Partisi herkes var. Herkesin oyuna talibim.

Burada hiç kimseyi birbirinden ayırmıyorum. Benim garipsediğim taraf şu, terör örgütlerinin sözcüleri ya da ifade eden kimlerse. Ben takip etmem terör örgütlerini. Takip etmem, işim değil. Niye takip etmem? Yok hükmündedir benim için. Yani kaldı ki sizi birisi kötülemeye kalksa terör örgütünü övdürtürüm sizi yani. Bu bir siyasi metodsa, stratejiyse birileri yaptırıyor olabilir, beni ilgilendirmez. Dolayısıyla terör örgütünün hiçbir sesine kulak vermeyen ve özellikle söylediklerini dikkate almayan ve bunun altında manidar birtakım kavramlar arayan anlayış, bunu nasıl benimle bağdaştırır, anlamış değilim. Benim için yok hükmündedir.

Terör örgütü başka ne ifade edebilir ki! Üzüntüm ne biliyor musunuz? Terör örgütlerinin ismini her gün dile getiren insanlar terör örgütü kampanyası yapıyorlar. Anlamış değilim. Benim için terör örgütü senin için de terör örgütü bir başkası için de terör örgütü. Ya yok hükmündedir. Kaldı ki bu ülkenin bir tavrı var terör örgütlerine karşı. Bu tavır, benim tavrımdır, milli tavrımdır. 31 Mart'a kadar ben İstanbul'da yaşayan Kürt seçmenim için, Kürt hemşehrim için, Kürt vatandaşım için, HDP'li seçmen için ne dediysem bugün aynısını söylüyorum. Benim söylemim değişmez. Söylemi değişenlere sorun lütfen. Niçin söyleminiz değişti? Bunun sorgulanması lazım. HDP, Türkiye'nin siyasi partisi. Ben varsayımlar üzerinden konuşmam."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.