SON DAKİKA
Hava Durumu

Türkiye'nin basın özgürlüğünde kara tablosu

Çağdaş Gazeteciler Derneği'nden, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yapılan açıklamada, Türkiye'nin basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 154'üncü sırada bulunduğuna dikkat çekilerek, "Bugün düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü suç sayanlar, yarınlarda bu özgürlüklere en çok ihtiyaç duyanlar olabilir." denildi.

Haber Giriş Tarihi: 03.05.2020 14:02
Haber Güncellenme Tarihi: 03.05.2020 14:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Türkiye'nin basın özgürlüğünde kara tablosu

Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin (ÇGD), 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi sıralamasında 180 ülke içinde 154'üncü sırada yer aldığı vurgulandı.

Çağdaş Gazeteciler Derneği'nden yapılan yazılı açıklama şöyle:

"Basın ve ifade özgürlüğü; bireyin fikir beyan etmesi ve bilgi edinebilmesinin, kamusal çıkar çerçevesinde halkın doğruları öğrenebilmesinin, tüm toplumda geniş bir denetimin mümkün olmasının ve dolayısıyla eşit bireyler olarak birlikte yaşayabilmemizin temeli, teminatıdır. Tam tersi bir düzen; çatışmalar, savaşlar, salgınlar ve ekonomik eşitsizliklere dayalı bir dünya yaratmak isteyenlerin, özgür düşünceyi, bağımsız ve özgür basını hedef almaları da bu yüzdendir. Basının üzerinde hâkimiyet kurarak, halkın gören gözünü bağlayan, konuşan dilini susturan, duyan kulağını kapatanların; halk adına üstlenilen denetleme ve gözcülük görevini engelleyenlerin tek muradı, kurdukları sömürü düzeninin sürmesidir. Dünya genelinde eşitsizliğe ve sömürüye dayalı uygulamaların sistematik bir hal aldığı bugünlerde basın kuruluşlarına, gazetecilere, özgür düşünceyi savunanlara karşı baskıların artmasının nedeni de budur.

Türkiye öznelinde daha da keskin bir saflaşma yaşanmaktadır. Anayasa ve yasalarda evrensel insan haklarının kabul edilmesine, basının hür ve sansür edilemeyeceğinin hüküm altına alınmasına, temel özgürlüklerle ilgili uluslararası anlaşmalara taraf olunmasına karşın uygulamalar tamamen farklı yöndedir.

"TÜRKİYE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE 180 ÜLKE ARASINDA 154'ÜNCÜ SIRADA"

18 yıldır iktidarda bulunan AKP, otoriterliğe dayalı siyasal anlayışıyla basın özgürlüğüne çok ağır darbeler vurmuştur. Basın sermayesini iktidara yakın iş insanlarıyla ele geçiren, ele geçiremediği basın kuruluşlarını yargı üzerinden susturan, susturamadığı gazetecileri cezaevlerine gönderen bu siyasal anlayışın sonucu olarak Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi sıralamasında 180 ülke içinde 154'üncü sırada yer almaktadır. Sadece haber yaptıkları için cezaevine konulan gazeteci sayısının günden güne arttığı Türkiye, tutuklu gazeteci listesinde de Çin'den sonra ikinci sıradadır.

"SUÇLULARA AF GETİRİLDİ GAZETECİLER GÖRMEZDEN GELİNDİ"

Basına ilişkin kara listelerde sıra başı olan Türkiye'de ne yazık ki gazetecilere yönelik baskılar bilerek, isteyerek, kasten, örgütlü şekilde gerçekleştirilmektedir. Daha geçen ay bunun birçok örneğine şahitlik edilmiştir. Koronavirüs salgını gerekçesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden iktidar partisi AKP ile ortağı MHP'nin oylarıyla çıkartılan af niteliğindeki yasanın kapsamına gazetecilerin suçlandığı ceza maddeleri konulmamıştır. Tersine, gazetecilerin cezaevinde daha fazla kalmaları yönünde hükümler yasaya eklenmiştir. Gazetecileri içerde tutmak isteyen siyasi anlayış, mafya liderlerini, hırsızları, yaralama suçu işleyenleri, gaspçıları serbest bırakmakta bir dakika tereddüt etmemiştir.

"TELEVİZYON VE RADYO YAYINLARI GÖRÜLMEMİŞ DÜZEYDE BASKI ALTINA ALINDI"

Gazeteciliğe yönelik baskı ve saldırıların bir başka boyutu ise sözde özerk özde bağımlı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) eliyle uygulanmaya devam edildi ve milyonların izlediği programlar üzerinden kanallara ceza yağdırıldı. RTÜK cezaları bu dönemde görülmemiş düzeye ulaştı, diktatörlüklerle yarışır hale geldi. Sadece iktidarın söylemine muhalif oldukları için FOX TV ve Halk TV'ye verilen ağır cezalar, KKTC merkezli Diyalog TV'nin kapatılması, Kafa Radyo'ya verilen program durdurma cezaları ve diğer cezalar "bu kadar da olmaz" dedirtti. Aynı şekilde Basın İlan Kurumu eliyle eleştirel, sorgulayıcı ve araştırmacı gazetecilik yapan gazeteler cezalandırıldı, ilanları kesildi.

Halk TV ve FOX TV, iktidarın sağladığı imkânlarla gazetecilik yapan pek çok tarafgir yazar tarafından "kaos çıkarmaya çalışmakla, ajanlık yapmakla" suçlandı, hedef gösterildi. İktidar yanlısı gazetelerin ve yazarların saldırılarıyla karşı karşıya kalan bu kanallara yönelik "yayın lisansları iptal edilsin" çağrısının geldiği aşama da dikkat çekici düzeydedir.

"KORONAVİRÜS SALGINI DA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VURDU"

Türkiye'de son dönemde basın özgürlüğünü tehdit eden önemli etkenlerden biri de ekonomik krizdir. Uzun zamandır yaşanan kriz, koronavirüs salgınıyla birlikte daha da ağırlaşmıştır. Krizden kaynaklı reklam gelirlerindeki düşüşe karşın kâğıt ve baskı maliyetlerindeki artış sürmüş, bazı gazeteler matbaa baskısına son vermek zorunda kalmıştır. Buna sokağa çıkma yasakları da eklenince, özellikle bağımsız gazetecilik yapan basın kuruluşlarının çok ciddi mali zorluklarla karşı karşıya kaldığı belirtilmelidir.

"İŞ MÜFETTİŞLERİ GÖREVİNİ YAPMALI, BASIN İŞVERENLERİNİ DENETLEMELİ"

Koronavirüs salgını basın iş kolunda pek çok suiistimale de yol açmıştır. Basın işverenleri salgın bahanesiyle çalışanların haklarını hiçe sayan pek çok uygulamayı devreye sokmuştur. Bir kısmı kısa süreli çalışmaya başvurduğu gerekçesiyle maaş ödemelerini aksatmış, bir kısmı çalışanları zorunlu ücretli izne göndermiştir. Bazıları da çalışanları ücretli izinde gösterdikleri halde çalıştırmaya devam etmektedir. Pek çok kurumda, kronik hastalığı olduğu için sokağa çıkması yasak olan gazetecilerin evde geçirdikleri süre, ücretli izinden sayılmaktadır. Bu hukuksuzluklar, Çalışma Bakanlığı iş müfettişleri tarafından da görmezden gelinmektedir.

"SADECE BUGÜN DEĞİL, BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HER GÜN İHTİYAÇTIR"

Basına yönelik siyasi ve ekonomik nedenlerden kaynaklı yaşanan tüm baskıların sonucu, demokratik sistemin vazgeçilmezi konumundaki düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün yok olmasıdır. Bugün düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü suç sayanlar, yarınlarda bu özgürlüklere en çok ihtiyaç duyanlar olabilir.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle haber, yazı ve düşünceleri nedeniyle cezaevlerinde bulunan gazeteciler, sanatçılar ve aydınların serbest bırakılması çağrımızı bir kez daha yineliyor; tüm meslektaşlarımızı basın ve ifade özgürlüğü için örgütlü mücadeleye davet ediyoruz."

NİSAN AYI MEDYA RAPORU

ÇGD, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde basına yönelik baskıları ve basın etiğini yok sayan yayınların derlendiği Nisan 2020 Medya Raporunu da yayınladı. Raporda, Nisan ayında gazeteci Hakan Aygün'ün tutuklandığı, 11 gazeteci için toplam 137 yıla kadar hapis cezası istendiği, 3 gazetecinin gözaltına alındığı, 10 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldığı, Antalya ve İzmir'de 2 gazetecinin saldırıya uğradığı, Kocaeli'de 1 gazete binasının kurşunlandığı, 18 haber sitesinin erişime kapatıldığı, 3 televizyon ve 1 radyoya üst sınırdan para cezalarının yanı sıra 14 programa durdurma cezasının verildiği bilgisi paylaşıldı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.