SON DAKİKA
Hava Durumu

Sözcü muhabiri Gökmen Ulu'ya tahliye

15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaptığı haberle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yerini darbecilere bildirdiği gerekçesiyle tutuklanan Sözcü muhabiri Gökmen Ulu tahliye edildi.

Haber Giriş Tarihi: 08.11.2017 16:13
Haber Güncellenme Tarihi: 08.11.2017 16:13
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Sözcü muhabiri Gökmen Ulu'ya tahliye

Sözcü Gazetesi'nin sahibi Burak Akbay, muhabiri Gökmen Ulu, internet çalışanı Mediha Olgun ile muhasebe sorumlusu Yonca Yücekaleli hakkında açılan davanın ikinci duruşmasında tanıklar dinlendi. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaptığı haberle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yerini darbecilere bildirdiği gerekçesiyle tutuklanan Sözcü muhabiri Gökmen Ulu tahliye edildi.

Sözcü Gazetesi sahibi ve çalışanları hakkında "Silahlı terör örgütünü yönetme", "Silahlı terör örgütü propagandası yapmak" ve "Silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından açılan davanın ikinci duruşması görülüyor. Duruşmaya Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan gazetenin İzmir muhabiri Gökmen Ulu, tutuksuz sanıklar gazetenin eski İnternet sitesi Sorumlu Müdürü Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli katıldı.

Duruşmada gazeteciler Cem Küçük, Fuat Uğur, Ersoy Dede, Hüseyin Gülerce ve Vatan Partisi Öncü Gençlik Ankara Başkan Yardımcısı Anıl Eren Yıldız dinlendi.

'Bu iddianameden Sözcü gazetesiyle ilgili bir şey çıkmaz'

Cem Küçük ve Fuat Uğur, duruşma öncesi konuşarak, iddianamenin içinin bomboş olduğunu ve Gökmen'in bugün tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.

Sözcü'den Hande Zeyrek'in haberine göre; Fuat Uğur ve Cem Küçük davanın görüldüğü İstanbul Adalet Sarayı'na birlikte geldi.

Tanık olarak ifade vermeden önce konuşan Fuat Uğur, "Görüşlerimi yazılarımda da ifade ettim. Bu davanın artık hukuk devleti konusundaki endişelerimizi daha fazla arttırmaması için davanın tamamlanması ve Gökmen Ulu'nun tahliye edilmesi gerektiği kanaatindeyim ve bu kanaatimi de söyleyeceğim" dedi.

Cem Küçük ise, "Mediha Olgun'un çıkması yerinde bir karardı. Gökmen Ulu da inşallah bugün çıkacak. Çıkması gerekiyor. İddianameye bakarak bu iddianameden Sözcü gazetesiyle ilgili bir şey çıkmaz" diyerek iddianameye tepki gösterdi.

'Sözcü'yü muhalif diye alıyorlardı'

İlk olarak tanık Eren Yıldız dinlendi. Ankara'dan SEGBİS sistemi ile davaya bağlanan Eren Yıldız sanıkları tanımadığını ifade etti. Sözcü Gazetesi ile ilgili FETÖ'nün bağlantısı hakkında bilgisi olup olmadığı sorulan Yıldız, "Bylock kullandığım için bir süre tutuklu yargılandım. Aydınlık gazetesine verdiğim röportajda cezaevinde 'FETÖ'den tutuklular Sözcü okuyor' diye beyan verdim. FETÖ'den tutuklu olanlar Sözcü davası ile ilgili 'AKP ile Atatürkçüler birbirlerini yesin' diyorlardı. Ayrıca tutuklu olan FETÖ'cüler Sözcü Gazetesi'ni 'AKP'ye muhalif diye' alıyorlardı. Gazetedeki yazarları eleştiriyorlardı. Sözcü'yü ideolojik olarak destekledikleri için almıyorlardı" dedi.

Cem Küçük: 'Gökmen, Cumhurbaşkanı'nın yerini gösterdi' sözlerinin iddianemeye girmesi komik

Eren Yıldız'ın ardından diğer tanık Cem Küçük kürsüye geldi. Küçük'te ilk sanık Eren Yıldız gibi sanıkları tanımadığını söyledi. Küçük "İşim gereği gazeteleri didik didik ederim. Bu 3 kişi hakkında 'FETÖ'ye yardım yataklık ediyor' veya 'Gökmen, Cumhurbaşkanı'nın yerini gösterdi' sözlerinin iddianemeye girmesi komik." dedi.

Küçük şöyle konuştu "Başta bu üç kişi hakkında FETÖ'ye 'yardım ve yataklık' ediyor, ya da Gökmen Ulu ve diğer sınıkların FETÖ'ye yardım ve yataklık ettiği iddiası çok komik. Mali işlerle ilgili kısımda 2010 yılındaki işlerin iddianameye yazılmaması gerekirdi. Bizim de yayın evimiz var reklam alıyoruz. Bu örgüt 2013 sonrası terör örgütü olarak kabul edildi. O tarihte bütün gazeteler benzer manşetleri attı. Bir madenci oğlu olarak söylüyorum. Bu iddianameye bakarak Sözcü Gazetesi FETÖ'ye yardım ve yataklık ediyor denemez. Saygı Öztürk ve diğer Sözcü yazarları FETÖ'ye 'bunlar terörist' derlerdi. Ancak 17-25 Aralık'tan sonra Saygı Öztürk'ün FETÖ'nün yayın organında program yapmasını eleştirmeleri lazımdı."

'Bunlar Sözcü'nün FETÖ'ye hizmet ettiğini göstermez'

Cem Küçük'ün ardından diğer tanık gazeteci Fuat Uğur söz aldı. Kimlik tespitinin ardından Fuat Uğur, sanıkları tanımadığını beyan etti. Uğur, "Sözcü Gazetesi ile tartışmalarımız oldu, yaptığı haberleri eleştirdim. Fehmi Koru yıllar önce yazıya itiraz etmedi o dönemde. Rahmi Turan'ın köşesinde yayınladığı bir karikatürü eleştirdim. Bunlar Sözcü'nün FETÖ'ye hizmet ettiğini göstermez. Bu iddianamede tanık olmamı da anlamıyorum. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun haksız yere tutuklu kaldı ve tutuklu yargılandı. Gökmen Ulu'nun gazetecilik refleksi ile yaptığı haberle ilgili tutuklu olmaması gerektiğini de yazdım. Ben iddianamede bir somut kanıt da görmedim. Gökmen'in tutukluğu ızdıraba döndürüldü. Ben, Sözcü Gazetesi'nin FETÖ ile irtibatlı olduğuna dair hiçbir şey bilmiyorum. Bu dava bence bir hukuk devletine zarar vermeden bitirilmeli diye düşünüyorum" dedi.

Uğur'a "Sözcü'nün bazı haberlerinin FETÖ'ye hizmet ettiği iddiası" da soruldu. Uğur soruyu  "FETÖ'nün propagandasına uygun olduğunu söyleyemem. Sözcü Erdoğan'a muhalefet çizgisindedir." diye yanıtladı.

Avukat Celal Ülgen ise Uğur'un "nasıl tanık olduğunu" sordu. Bu soruya Mahkeme Başkanı "kendisinin soracağını" söyleyerek karşılık verdi. Uğur da bu ortak soruya "Telefon ile savcılıktan çağırıldım. Savcı Asım Ekrem yazılarım doğrultusunda çağırıldım" diye yanıtladı.

Fuat Uğur salondan çıkarken de Yılmaz Özdil ve Uğur Dündar ile selamlaştı.

'Sözcü Gazetesi'nin FETÖ'cü olması deli saçmasıdır'

Fuat Uğur'un ardından söz sırası diğer tanık Ersoy Dede'ye geldi. Şu anda Dede konuşuyor. Ersoy Dede de sözlerine "Tanıkları tanımıyorum" diye başladı. Ersoy Dede "Sözcü Gazetesi'nin FETÖ'cü olması deli saçmasıdır" dedi.

Ersoy Dede ifadesinde şunları söyledi: "17-25 Aralık sonrası devletle kurulan kumpastan geçti. Bu süreçte Sözcü Gazetesi 17-25 Aralık'taki süreçte bilerek ya da bilemeyerek FETÖ'nün yeni bir yayın organı arayışına hizmet ettiğini gördük. FETÖ'nün beslendiği kurumlar Zaman ve Samanyolu gibi kurumlardı. Başka kurumları kullanmak istedi. O dönemde Aktüel dergisi ve Star gazetesine yazdığım yazılarla ilgili savcılık tarafından çağırıldım. Bana sorulan iddialar arasında (yanlış biliyorsam özür dilerim) bana sorulan Burak Akbay'ın FETÖ'nün evlerinde kaldığı iddiasını sordular. Ben de sadece Fehmi Koru'nun iki ayrı yerde yazdığı yazıdan bilgi sahibi olduğumu söyledim. Ancak bu iddialar daha sonra yalanlandı. Benim açımdan Sözcü Gazetesi'nin FETÖ'cü olması deli saçmasıdır. Sözcü'nün yolsuzluk soruşturmaları sırasında FETÖ'nün hoşuna giden yayınlar yaptığını gördüm. Sözcü'nün okurları arasında belirli bir noktaya kadar bir tane bile FETÖ'cü yoktur. O haberleri yapanların da 15 Temmuz sonrası ve 17-25 Aralık döneminde yapılan yayınlarla 'FETÖ'ye bilmeyerek hizmet ettiklerini görmüştür' diye tahmin ediyorum. Gökmen Ulu'nun haberi için tutuklu olmasını doğru bulmuyorum. Gökmen'in haberi gazetecilik faaliyeti olan haberine karşılık benim tanık olmam kürsünün önünde olmam benim adıma utanç vericidir"

Celal Ülgen ise tanığa, "İfadenizde 17-25 Aralık&taki bazı manşetlerin FETÖ'nün hoşuna gittiğini ifade ettiniz. Cumhuriyet savcısı o haberleri dosyayı koydu. Biz yarın yine bu haberleri tartışacağız ve gazetelerde yer alacak. Bu da FETÖ'nün hoşuna gidecek mi? diye sordu.

Ersoy Dede, "17-25 Aralık mahkeme kararı ile kumpas olarak belirlendi. Bakan çocuklarının yolsuzluk yaptığı iddiası kumpas olarak mahkeme tarafından belirlendi" yanıtını verdi.

Celal Ülgen, "Ergenekon ve Balyoz döneminde FETÖ'cülere destek veren bir imajınız vardı. Biz de size o dönemdeki yazılarınızla size 'Siz de FETÖ'cüsünüz diyebilir miyiz?" diye sordu.

Dede soru üzerine, "O zaman yazıklarımın önemli ölçüde arkasındayım. Kumpas davalarını bunun dışında tutuyorum. Ancak sayın avukat Ekrem Dumanlı'ya arka çıktı" dedi. Bu iddia üzerine Ülgen, "Herhangi bir şekilde Ekrem Dumanlı'ya destek vermedim. Hiçbir FETÖ'cü için avukatlık yapmadık" diye yanıt verdi.

Avukat Fahri Emeksiz ise Sözcü'nün muhalif çizgisi üzerine sorduğu soruya Mahkeme Başkanı konunun tartışma olduğunu şahsın tanık olduğunu aktardı.

Hüseyin Gülerce konuştu

Yalova'da bulunan kapatılan FETÖ'nün yayın organı Zaman gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Gülerce SEBSİS sistemiyle tanık ifadesini verdi. Hüseyin Gülerce, sanıkların hiçbirini tanımadığını söyledi.  Mahkeme Başkanı sık sık Gülerce'ye "Sadece bildiklerini anlat. Başka konulara girme" diye uyarıda bulundu. Gülerce, Sözcü hakkındaki FETÖ'cü iddiaları için "Bu konu hakkında bilgim yok. Sadece Fehmi Koru'nun yazdıklarını okudum" dedi.

Mahkeme başkanı, "Burak Akbay'ın FETÖ ile ilgili direk bağlantısı olup olmadığını bilip bilmediğinizi söyleyin" dedi. Gülerce, Fehmi Koru'nun yazısından bilgi sahibi olduğunu söyledi. Diğer sanıkların "FETÖ ile ilgili bir ilişkisi olup olmadığına dair" bilgisi sorulan Gülerce yine bir bilgisi olmadığını söyledi. Sözcü'nün Fetö'nün talimatı ile kurulduğu iddiası konusundan da soru soruldu ve Gülerce buna soruya da "bilgim yok" diye cevap verdi. Gazete başlıkları dışında bir bilgi veya belgesinin olup olmadığı sorulan Gülerce elinde bilgi veya belge olmadığını aktardı.

Duruşmaya saat 13:00'da başlanmak üzere ara verildi.

'Sözcü, FETÖ ile mücadele eden bir gazetedir'

Sözcü'nün avukatı İsmail Yılmaz'ın dinlenilmesini talep ettiği Sözcü Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Kenan Kurtkaya'nın tanık olarak dinlenilmesi mahkeme heyetince kabul edildi. Kenan Kurtkaya, mahkemeye onlarca dosya ile girdi.

Kurtkaya, "İddianamede yer alan haberlerin tamamını ben seçtim. Hangi fotoğrafla yer alacağına da ben karar verdim. Benim size o haberleri tek tek nasıl hazırlandığını anlatmam lazım. Heyet izin verirse yaptığım hazırlığı paylaşmak isterim" dedi. İddianamede küpürleri konulan haberleri tek tek anlatmak isteyen Kurtkaya'ya Mahkeme Başkanı tek tek anlatılması konusunda kısa bir yol izlenmesini talep etti.

Kurtkaya, "1 Ocak 2016 tarihli manşetine ilişkin teknik bir bilgiye paylaşmak istiyorum. 1 Ocak gazetesi alelacele hazırlandı. 2016'da yayınladığımız bir haberdeki bulmaca için yargılandık hata yaptığımızı kabul ettik. Bobiler.org isimli bir internet sitesinden aldık. Hatamızı kabul ettik ve özür diledik" dedi.

Mahkeme Başkanı, Kurtkaya'ya "Sözcü Gazetesi kurulurken FETÖ'yle herhangi bir bağlantısı var mı?" diye sordu. Kurtkaya; "Sözcü, FETÖ ile mücadele eden bir gazetedir" diye yanıtladı.

'Oğluma böyle bir iftira atılmasını kaldıramıyorum'

Burak Akbay'ın babası gazeteci Ertuğrul Akbay tanık olarak dinlendi. Akbay "Oğluma böyle bir iftira atılmasını kaldıramıyorum" dedi. Akbay, algı operasyonunun temel dayanağı olarak gösterilen Fehmi Koru'nun "Ertuğrul Akbay bana oğlunun Fethullah Gülen'in okullarında okuduğunu söyledi"iddiasını net bir dille yalanladı.

Ertuğrul Akbay, kamuoyunda kripto FETÖ'cü olarak tanınan Fehmi Koru'nun yalan söylediğini açıkladı.

Akbay, "Benim ve oğlumun FETÖ ile ilgisi olamaz. Biz Maçka'da otururken oğlum Maçka İlkokulu'nda sonra da Dost Koleji'nde okudu. Ardından İsviçre'ye üniversiteye gitti" dedi ve "Bu alçakça iftira yüzünden uykularım kaçıyor"derken gözyaşlarına hakim olamadı. Ertuğrul Akbay, "Tansu Çiller'in başbakan olduğu dönemde bir seyahatte Fehmi Koru ile otururken masada misafirler vardı. 14 yıl önce konuşulan ki konuşulmadı bu konuyu 2010'da yazdı. Böyle bir konu hiç konuşulmadı. Bu iddiaları hakaret olarak kabul ediyorum. Sözcü Gazetesi Atatürk'ün mavi gözleri ile çıkan bir gazetedir. Amaç Sözcü gazetesini karalamaktır" ifadelerini kullandı.

Aytun Çıray ifade verdi

Duruşmada hazır olan son tanık İYİ Parti Sözcüsü Aytun Çıray ifade verdi. Çıray, sanıklardan Gökmen Ulu ve Burak Akbay'ı tanıdığını ancak diğer sanıkları tanımadığını dile getirdi.

Çıray şunları söyledi "Halen İyi Parti İzmir milletvekiliyim. Devlette birçok görevde bulundum. Bunu söylememin nedeni övünmek değil tecrübelerimin anlaşılması için söylüyorum. 15 Temmuz FETÖ Darbesi Araştırma Komisyonun'dayım. Türkiye 15 Temmuz sonrası FETÖ ile büyük bir mücadeleye başladı. Daha önce köşe yazarlığı yaptığım Sözcü Gazetesi davasına kendi isteğimle tanık oldum. Birlikte yazı yazdığım Yekta Güngör Özden ve Vural Savaş gibi kamuoyu tarafından tanınan isimler vardı. 2009 - 2010 yılları arasında bir süre yazılarım bekletildi. Bunun nedeni ise gazetenin benim Atatürk ilkelerine bağlı olup olmadığımın araştırılması üzerineydi. MHP'ye bir operasyon yapılacağı konusunda bilgiler aldım bunları yazmak istediğimi ifade ettim. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle de bunu paylaştım ve yazımı da yazdım" dedi. Çıray ardından söz konusu yazısını okudu.

Çıray yazısında "HSYK seçimlerine hakimlere propaganda yasağı getirildi. Artık HSYK'ya Cemaatçi olanlar seçilecek." diye bir bölümde buluyor. Çıray yazısına atıfta bulunarak; "O yazıda FETÖ'nün tehlikesinden bahsediyorum. Bu gazete FETÖ'cü olsa bu yazı yayınlanır mı?" dedi. Bu süreçte Burak Akbay'la tanıştım ve konuştum. Kendisi yazılarımdan dolayı bana teşekkür etti.

Çıray, Gökmen Ulu'yu bir gazeteci olarak tanıdığını babasını daha önceden tanıdığını belirtti. Çıray, "Babası Demokrat Parti geleceğinden gelmektedir" diye konuştu.

Darbe Araştırma Komisyonu'nda yer alan Çıray'a avukatlar tarafından Sözcü'nün "Cumhurbaşkanın yerini Sözcü buldu" haberinin komisyonda konu edilip edilmediği soruldu. Çıray, kesinlikle böyle bir şey olmadığını dile getirdi.

Fehmi Koru duruşmaya gelmedi

Savcının tanıklarından Fehmi Koru'nun duruşmaya gelmediğinin tespiti yapıldı ardından duruşmaya 10 dakikalık ara verildi. Ara öncesi Mahkeme Başkanı Fehmi Koru'nun zorla getirilme kararına rağmen gelmediği görüldü ve tutanağa geçirildi.

Avukat Celal Ülgen'in savunması

Avukat Celal Ülgen, Gökmen Ulu ve Burak Akbay için savunma yaptı. Celal Ülgen savcının mütalaasına ilişkin tahliye talebinde bulundu. Ülgen, Sözcü iddianamesinin bir gün hukuk fakültelerinde "İddianamelerin nasıl yazılmaması gerektiği konusunda" ders olarak kullanılabileceğini ifade etti. Avukat Ülgen, 72 sayfalık savunma metnini de mahkeme heyetine sundu.

Avukat Celal Ülgen savunmasında, Sözcü Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'ün Samanyolu TV'ye programa çıkmasına ilişkin, "Safranbolu Belediye Başkanı FETÖ'den tutuklanmış. Aynı savcının (Asıma Ekren) bu kişiyle fotoğrafı ve plaket alışı var. Aynı mantıkla gitsek sen de FETÖ'cüsün mü diyeceğiz? Onun mantığından bu anlaşılıyor." dedi.

Avukat Celal Ülgen savunmasında sözlerini şöyle sürdürdü "Bilirkişilerin niteliklerinin tarafsız olması gerektiğini anlattık. Ömer Faruk Gerçek'in 30 Mayıs tarihinde bir twiti var, taraflı olduğunu gösterir bir tweet. Soruşturma 19 Mayıs tarihinde başladı. Bu şahıs bu soruşturmaya bilirkişi olarak atandı. Bu bilirkişi Atilla Girgin'in bir metnini alıp kendi beyanı gibi kullanmıştır. Dosyadaki yemin tutanağındaki yemin metninde bir imza bulunmuyor. Ayrıca bu metnin özgün olmadığı bir yerden kopyalandığı görünmektedir. Ayrıca 19 Temmuz tarihinde "Ben de Ak Parti'liyim" diye twit atıyor. Yine bilirkişi Mustafa Kemal'in Anadolu'ya gelmesini istila olarak görüyor ve Makedon ve Selaniklilerin istilacı olduğunu belirtiyor. Yine aynı şahıs Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili de saldırgan tweetler atmıştır."

Avukat Celal Ülgen, Gökmen Ulu'nun tahliyesini ve Burak Akbay hakkındaki 'yakalama kararının kaldırılmasını' talep ederken, savcı, muhabir Gökmen Ulu'nun tutukluluğunun devamını istedi.

(Odatv.com)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.