SON DAKİKA
Hava Durumu

Kılıçdaroğlu: Tarihin en şerefsiz insanlarıdır...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yargının bağımsız olmamasına tepki göstererek, "Satılan yargı, yargı değildir. Satılan hakim de hakim değildir. FETÖ'cü diye gazeteci, baklavacı, sanayici, esnaf, memur, profesör, polis buldun, bir tane siyasi yok mu? Bu aynı menzile yürüyenler nerede? Nerede bu FETÖ'cüler? FETÖ'nün siyasi ayağını çıkarmayanlar, tarihin en şerefsiz insanlarıdır" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 20.02.2018 16:25
Haber Güncellenme Tarihi: 20.02.2018 16:25
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Kılıçdaroğlu: Tarihin en şerefsiz insanlarıdır...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta geçirdiği operasyonun ardından ilk kez partisinin TBMM Grup Toplantısı'na katıldı.

CHP 36. Olağan Kurultayı'nı yaptıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, burada iki genel başkan adayının demokratik bir şekilde yarıştığını söyledi. 

Ardından yine ikişer adayın yarıştığı gençlik ve kadın kurultayı yaptıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, yeniden Kadın Kolları Genel Başkanı seçilen ve salonda bulunan Fatma Köse'yi kutladı.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bunları niye mi anlatıyorum? Memlekette demokrasi unutuluyor da onun için anlatıyorum. Bir kurultay yapıyoruz birden fazla aday çıkıyor ama bırakın onlarda kurultay yapmayı bir il başkanını bile kulağından tutup kapının önüne koyuyorlar, 'seni il başkanı yaptım' diyorlar. Seçim? 'Herkes gider gözü kapalı oraya oy verir' diyorlar. İnsanı robot yerine koyan bir anlayış. O nedenle hiçbir şey yapmıyorsak dahi bu ülkeye demokrasinin varlığını seçimle ortaya koyan tek parti CHP'dir."

"2019'un en temel aktörleri kadınlar olacak"

"Şimdi gelelim esas konuya" diyerek 2019'da yapılacak seçimleri hatırlatan Kılıçdaroğlu, "2019'un en temel aktörleri kadınlar olacak. Kadınlar 2019'da Türkiye Cumhuriyeti'ne demokrasiyi getirecekler." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, kadınların demokrasi konusunda daha duyarlı olmalarının bir zorunluluk olduğuna değinerek, "Kim sizi ikinci sınıf yurttaş görüyorsa onlara oy vermeyin. 15 yıldır ülkeyi yönetip de yoksulluğu bitiremeyenlere oy vermeyin. Yoksul ailelerdeki kadınlara sesleniyorum; 15 yıldır hala muhtaçsın. Ama bizim sözümüz var 4 yılda yoksulluğu bitireceğiz, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Televizyonlara çıkıyorlar bangır bangır konuşuyorlar iktidar kanadının televizyonları. Onların da sırtı sıvazlanıyor. '6 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir' diye fetva veren, görüş bildiren ve onlara da destek veren iktidara asla ve asla oy vermeyin. '6 yaşında çocuk evlenebilir', televizyonlarda söylüyorlar bunları. Kimseden ses yok... Başka bir şey olsa televizyonlar kapatılır, konuşanlar tutuklanır, içeriye atılır. Bunların sırtı sıvazlanmaz. Bütün kadın kardeşlerime söylüyorum; çocuklarınızı seviyorsanız, bu anlayışı Türkiye'ye getirmek isteyenlere asla asla ödün vermeyin." 

"Çocuk istismarına karşı en ağır cezayı getireceğiz"

İktidarlarında çocuk istismarlarına karşı en ağır cezayı getireceklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bugün öğrendik ki hükümet bu konuda bir çalışma yapıyormuş. Teşekkür ederiz. En azından bizim bir talebimizi duydular. Çocuk istismarına karşı en ağır cezayı getireceğiz ve bu konuyu sonlandıracağız. Nasıl sonlandıracağız? Bu konuyu eğitimle, cezayla sonlandıracağız. Bir toplumsal barışı, toplumsal huzuru sağlayacağız." diye konuştu.

"14 şeker fabrikası özelleştirilecek"

26 yıl önce yaşanan  Hocalı katliamı hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bakanımızla birlikte sayın Nami Çağan'la birlikte onlara araba götürmüştük. Azeri kardeşlerimizin yanında olduğumu her zaman ifade ediyorum." dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"Hangi gerekçeyle 480 işçiyi işe başlatmıyorsunuz. Buradan sendikalara da sesleniyorum, neden bütün yükü benim sırtıma yüklüyorsunuz, neden iktidar partisinin karşısında grev kırıcılığına karşı mücadele etmiyorsunuz? Türkiye bu kadar zor bir süreçten geçerken parlamentodan da bir yasa geçirdiler. Özelleştirme kanunu. 14 şeker fabrikası özelleştirilecek. Ben 14 şeker fabrikasında çalışan işçi kardeşlerime sesleniyorum. Sizin hakkınızı CHP dışında savunan bir tek parti gösterin bana. Sizin hakkınızı hukukunuzu savunuyoruz. Biz yargıya başvurmayalım diye yasal düzenlemeler de yapıldı. Sen neden kendi hakkını savunmuyorsun. Devlet üstüne baskı kurarsa bana haber vereceksin, ben geleceğim yanında kapı gibi duracağım. Yıllarca bu özelleştirmelerin Türkiye'ye ne kadar büyük haksızlıklar yaptığını anlattık. Bitlis sigara fabrikasının kime, ne zarar oluyordu? Aldılar tamamını yabancılara verdiler."

"FETÖ'nün siyasi ayağını çıkarmayanlar, tarihin en şerefsiz insanlarıdır"

Tutuklu gazeteciler hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

"Biz adaleti, hakkı ve hukuku 80 milyon için değil sadece, bütün dünya için isteyeceğiz. Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Ahmet Altan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Bunlar hangi cebir ve şiddeti kullandılar? Hem cebir hem şiddet diyor. Bunların elinde benim bildiğim kadarıyla sadece kalem var, silah yok. Birisine saldırmadılar, öldürmediler. Niye bunlar cebir ve şiddetten mahkum ediliyorlar? Ben az önce okuduğum gazetecilerin hiç birisi CHP'ye oy vermemiştir ama biz düşünce özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracağız dedik. Karar, saraydan alınan talimatla verilen bir karardır. Yargı, bağımsız değil. Kimisine makam, kimisine mevki, kimisine milletvekilliği sözü veriliyor ve satın alıyor. Satılan yargı, yargı değildir. Satılan hakim de hakim değildir. FETÖ'cü diye suçluyorlar. FETÖ'cü diye gazeteci, baklavacı, sanayici, esnaf, memur, profesör, polis buldun, bir tane siyasi yok mu? Bu aynı menzile yürüyenler nerede? Nerede bu FETÖ'cüler? FETÖ'nün siyasi ayağını çıkarmayanlar, tarihin en şerefsiz insanlarıdır."

"Ne istedilerse vereceksin, intikamını gazeteciden alacaksın." diyen Kılıçdaroğlu, "Ne cebiri, ne şiddeti kardeşim. Bizi kandıracaklarını sanıyorlar. Kimse Anayasa Mahkemesi'ni takmıyor. Gücü siyasi otoriteden alıyorlar. Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu. Ergenekon, Balyoz yayınlanmamış kitabından hapse atıldı, 20 Temmuz darbesi oldu, aynı Ahmet Şık şimdi bu kez FETÖ'cü diye içeride. Mahkemedeki hakim karşısındaki dik duruşu ve onuru için içeride." değerlendirmesinde bulundu.

"Ajansa niçin serbest bırakıyorsun?"

Deniz Yücel'in serbest bırakılmasına değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bir başka konu Deniz Yücel olayı. Deniz Yücel, geçen yıl gözaltına alındı, 14 gün gözaltında kaldı. 365 gün, çoğu hücrede olmak üzere hapis yattı. 366. gün 3 sayfalık iddianame hazırlandı, mahkemeye çıkmadan tahliye edildi. Aynı gün Almanya'ya geri gitti. Deniz Yücel'in tahliye olmasına sevindim. Ama ben sizi biraz geriye götüreceğim. Deniz Yücel için ne dediler? Erdoğan konuşuyor, "Bu adam terörist, gazeteci değil." diyor. 26 Mart 2017'de, "Merkel'e dedim ki, sayın şansölye o gazeteci değil, terörist" demiş. 13 Nisan 2017'de, "Kesinlikle, ben bu görevde, bu makamda olduğum sürece asla vermeyeceğiz" diyor. "Bu tam bir ajan, terörist bu" diyor.

Tahliyeden sonra yaptığı açıklama Deniz Yücel'in, "Cezaevinden çıkarken şöyle bir karar verildi. Tutukluluk haline devam kararı. Bugün aldım, ama yine de çıktım" diyor. "Bu arada niye çıktım, niye tutuklandım hala bilmiyorum" diyor. Siz alıyorsunuz, ülkenin en tepesinde koltuğa oturan kişi "bu ajandır" diyor. Bırakılıyor, uçağı geliyor, gidiyor. Teröristse, ajansa niçin serbest bırakıyorsun bir ajanı. O zaman sana bu bilgiyi kim verdi? Seni kim aldattı sevgili Erdoğan. Bunlarda ahlak var mı? Din, vicdan var mı? Erdem Gül'ün eşinin yurt dışına çıkış yasağı var. Eşinin ne günahı var. Bir yerlerden telefon gelince, yurt dışına çıkışa izin veriyorsun, süratle tahliye ediyorsun. "Ben bu görevde kaldığım sürece asla vermeyeceğiz" diyor. Ben de sandım ki kendisi istifa etti de Deniz Yücel serbest bırakıldı."

"Siz kadıyı satın almışsanız adaleti öldürürsünüz"

Die Welt muhabiri Deniz Yücel'in 365 gün Türkiye'de iddianamesiz hapiste tutulduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Büyükada'da sivil toplum kuruluşları bir toplantı yapıyorlardı. 8 kişi hakkında tutuklama kararı çıktı. 2'si Alman ve İsveç vatandaşı. Onları da suçladılar. Nasıl oldu da bir süre sonra serbest kaldılar? Bu çifte standart hukukun neresinde var.

İki Rus casusu Rusya'ya iade ettiler. Niye iade edildi, talimatları ile insanlar öldürülmüş? Oturduğu koltuğu beş paralık etti. İtibarsız hale getirdi. O koltuğu sen itibarsız hale getirirsen, Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını yerle bir ediyorsun. Bir de dönüp diyorsun ki bizde yargı bağımsızdır. Saraydan talimat diyordum defalarca, bütün kanıtları bunlar. Biz neden adalet yürüyüşünü yaptık? Siz kadıyı satın almışsanız adaleti öldürürsünüz." diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Dışişleri Bakanı ile görüşmesi

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ile yaptığı görüşmeye de değindi. Kılıçdaroğlu, görüşme hakkında şu görüşlerini söyledi:

"Bu ülkenin için bekası için mücadele veriyorlar. Erinden komutanına kadar ordumuza müteşekkiriz. Onu zaten peygamber ocağı olarak biliyoruz. Onlar aynı zamanda Mustafa Kemal'in askerleri, Mehmetçikleri. YPG dolayısıyla hükümet ABD'yi en ağır şekilde eleştirdiler. YPG'ye destek veriyor dediler, FETÖ'ye destek veriyor dediler. Haklılar. Egemen güçlerin buluştuğu bir yerde aklınızı kullanmadan oyunun parçası olursanız siz kaybedersiniz. Belli bir kararı alırken oturup bütün ayrıntılarını düşünmek zorundasınız. Bölge sadece bizim bölgemiz değil. Birden fazla egemen gücün vekalet savaşlarının yapıldığı bölgeye dönüştü. Tillerson geldi, 3.5 saatlik görüşme yaptı. Türkiye-ABD ortaklığı adında ortak açıklama yapıldı. Metinde Amerika Afrin operasyonumuza açık ve şartsız destek veriyorum demiyor. PYD ve YPG'yi terör örgütü olarak görmüyorum diyor. Ağır silah vermediğini söylüyor, silahları toplamayacağını da söylüyor. Siz bunun altına hangi gerekçeyle imza attınız. Yarın çıkıp diyecek ki Tillerson da bizi aldattı. Demografi değişti, bunların dünyadan haberi yok, bizimkilerin de yok. Biz bu değişikliklere karşı duyarlı olacağız diyorlar. 3.5 saatlik görüşme yapıldı. Bir ülke kendi mevkidaşı ile görüşebilir. Peki, siz bir başka ülkenin Dışişleri Bakanı ile 3.5 saat görüşüyorsunuz. Dünyada tercümanlık yapan bir başka bakan yoktur bizim dışımızda. Dışişleri Bakanlığı'ndan bir tek görevli bile yok. Tutanak tutulup tutulmadığını da bilmiyoruz. Notlar alınır, banta alınır devletin arşivine alınır. Büyük bir ihtimalle Zarrab, Halk Bankası görüşüldü, onlar duyulmasın diye bunu yapıyorlar.

Amerika'nın ve Rusya'nın egemenliğinden kurtulun, o çekim gücünün biraz dışına çıkın. İlla emperyalist güçler gelecek onların eşliğinde biz bunu yapacağız. Onların eşliğinde barışı getiremezsin. Silahı veren kim? Ya Rusya ya Amerika. Toplanın 4 devlet, oturun konuşun.

Ne zaman bu meseleler ilişkilerimizde çatışmaya yol açtıysa hep birlikte bedel ödedik. Bedeli ödeyen Türkiye. Söz verdiğin halde istifa etmiyorsun."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.