SON DAKİKA
Hava Durumu

Kadın... Ama 'dul' kadın...

8 Mart Dünya Kadınlar Günü mü, Dünya Emekçi Kadınlar Günü mü olarak kutlanılması tartışıladursun özümüz ve sözümüz kadınlar.

Haber Giriş Tarihi: 08.03.2013 10:15
Haber Güncellenme Tarihi: 08.03.2013 10:15
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Kadın... Ama 'dul' kadın...

 ÖZDER ŞEYDA SARI

Anne, eş, evlat, arkadaş, kardeş hayatımızda kutsal, sevilmesi, sayılması, korunması gerekendir kadın.

www.kadincinayetlerinidurduracagiz.net hareketi internet sitesinden alınan verilere göre 2012 ilk altı ayında Ocak'ta 14, Şubat'ta 13, Mart'ta 12, Nisan'da 21, Mayıs'ta 17, Haziran'da 15 olmak üzere toplamda 92 kadın öldürüldü. Cinayet sebeplerinde liderliği ise yüzde 28,5 ile kadınların "boşanma" kararı aldı.

Kadın boşanmadan ezilip, itilip, didinip yaşamalı mı? Boşanmak isteyip ölmeli mi? Boşanmanın tek dezavantajı ölmek mi? Haber Atölyesi'nden Özder Şeyda Sarı, eşinden boşanmış, hala yaşayan(!) ve dönemleri, çevreleri, yaşları, sebepleri farklı kadınlara sordu: Türkiye'de "dul" kadın olmak...

- Kaç yaşında evlendiniz?
- Ne kadar evli kaldınız? Çocuğunuz var mı?
- Şu an kaç yaşındasınız ve medeni durumunuz?
- Nasıl ve neden boşandınız? Destek aldınız mı?
- Boşanmak nasıldı? Karar almak, anlaşma sağlamak, tepkiler?
- Sonrasında neler yaşadınız ve en önemlisi ne hissettiniz?

N.C.: 23 yaşımda evlendim. 1 yıl nişanlı, 3 yıl evli kaldım. Çocuğum yok. Şu an 30 yaşımdayım, bekârım.

Evliliğimin ilk aylarında fark ettim ki eşim madde bağımlısıydı. Uzun sevgililik ve nişanlılık sürecinde fark edemediğim bu durumdan eşimi kurtarmak için elimden geleni yaptım. Çabalarım sonuç vermeyince anladım ki bunu kendisinin istemesi gerekiyordu. Tercih hakkını benden yana kullanmadığında ayrılma kararı aldım. Ailem destek olmasaydı başaramazdım. Tabii ki profesyonel destekte aldım o dönem.

Boşanmak için aslında şu an uzun gelen bir süre bekledim. İlk aylardan itibaren biliyordum, bu şekilde devam edemezdim. Anlaşma sağlamak zor olmadı. O yönden hakkını vermeliyim eski eşimin, durumunu kabul ettiği için bana engel olmadı.

Boşanmak, bu ülkede ve yaşadığınız çevre de muhafazakâr ise gerçekten zor. Belki tekrar evlenmeye cesaret edememe sebebim de bu. Tekrar bir açıklama yapma gücüm yok. Kadınların gözünde evli olmak bir statü bunun için sizi başarısız görüyorlar; "bir kocayı elinde tutamadı". Ayrıca eşlerinin etrafında olmanız hoşlarına gitmiyor. Potansiyel tehlikesiniz.

Erkeklerin gözünde ise toplumsal bakış açısından dolayı "dul" olmak demek "açık hedef" demek.

İhtiyaçlarınız var ve "onlar bunu karşılamak için hazır". Duruşumdan ve belki yaşımın genç olmasından dolayı bunu çabuk tolere ettiğimi düşünüyorum ama yalnızlığa alışmak ve kendini korumak tabii ki zor bir süreç.

Belki çocuğum olmadığı için evlilik "anılarını" silmek biraz daha kolay oldu hayatımdan. Buna rağmen ilişki için tanıştırıldığınız her yeni insan da "dul" olduğunuz gerçeğiyle yüzleşmeye hazır olmalısınız. Eğer çöpçatan kişinin sizi önerdiği kişi "bekâr" ise siz "dul" olduğunuz için kabul görmüyorsunuz. Evlendiği kişi de "bekâret" aramayan günümüz erkeği, "dul" kadınla evlenmek istemiyor. Hala böyle düşünen insanlar var. Bu aslında çok basit insansı bir duygu olan "kadınlık gururunuzu" zedeliyor. Sizin "birey" olduğunuz algısını yok ediyor.

N.O.: 17 yaşımda velimin izni ile evlendim. 5 yıl evli kaldım. Bu evlilikten 1 kız çocuğum var. Şu an 55 yaşındayım ve 30 yıllık evliyim.

Sevdiğim adamla evlenmek hayatımın en güzel günlerini yaşamamı sağlayacak derken psikolojik ve fizyolojik şiddet görmeye dayanamadığım için ailem karşı çıksa da, çocuğumu alamasam da boşanmak zorunda kaldım. Destek ne demek? 30-35 yıl öncesinden bahsediyoruz. Küçük bir çevre, mahalle hayatı, muhafazakâr bir aile bunların hepsi birleşince "Kocandır. Sever de, döver de" söylemleriyle de savaşıyorsunuz. Psikolojik destek demek o zaman zaten "deli" damgası yemek. Bir de çocuğunuzu almak istediğinizde "bir sonraki evliliğe engel" teşkil etmemesi için baskı görmek demek.

Kalabalık bir evde hem eş hem ailesi tarafından aşağılanma, hizmetçi olarak görülme ya da eş tarafından uygulanan darp, ayrılık safhasında iftira, ayrılık sonrası "çocuk özlemi"...

Sonrasında ilk hissedilen eksiklik; çocuğumun yokluğu. Küçük olmasına rağmen, eş tarafı varlıklı bir aile, kendi ailem sonraki evliliğimde "çocuklu olmamanın avantaj" sağladığını düşünmesi ve dönemin koşulları gereği evladımdan ayrıldım. Üstüne üstlük çocuğun "nefret" ve "intikam" malzemesi haline getirilmesi. Sonrasında yine o zamanların bakış açısı ile "eksik" ve "muhtaç" kadınsınız, en yakınlarınızın bile size bakışlarından rahatsız olabiliyorsunuz. Kan bağı olmayan her erkekten çekinmeye, içe kapanmaya ya da mesafeli olmaya başlıyorsunuz çünkü onlara göre suiistimale açıksınız. Sonrasında ise görücü usulüne mahkûmsunuz ve talipler de mutlaka evlenip-boşanmış kişiler olmak zorunda. Bu yazılı olmayan kuraldı o zamanlar. Şu dönem gençler bunları aştı, duygularını dinliyorlar; âşıksa kadın ya da erkek "dul" ya da "bekâr" fark etmiyor.

E.Ö.: 22 yaşımda okuldan mezun olur olmaz evlendim. 10 yıl evli kaldım. 1 oğlum var. Şu an 40 yaşındayım, bekârım.

"Gençlik ve aşk" çok tehlikeli bir bileşimdir. Tüm çevremin "yanlış adam" demesine karşı koydum. Yıllarca çalıştım ve şu an elimde sadece mesleğim ve oğlum var. Devamlı surette kendini düşünen ve maddi anlamda sizden beslenen bir erkek ile yaşamak zor bir durum olmuştu. Bir gün baktık ki çok yıpranmışız ve birlikte olmaktan zevk almadığımız gibi konuşacak bir şeyimiz de kalmamış. Tek desteğim ailemdi. Sonrasında profesyonel destek kabul ettim.

Biz her şeyden önce arkadaş bir çifttik ve arkadaşlık baki kaldı. Oğlumuz için hala birlikte vakit geçiriyoruz. Konuşacaklarımız ve heyecanımız bittiğinde ayrılma kararı aldık ama erkekler bu süreçte biraz daha içgüdüsel ya da hormonsal sanırım "kadınını" kaybetmekten hoşlanmayıp işi yokuşa sürebiliyorlar. Sonuçta iki medeni insanız ve minimum hasarla süreci bitirdik. Aileler tabii ki ilk etapta "evliliği kurtarma" yoluna gidiyor. Kurtarılamayacağını göstermek ya da anlatmak gerekiyor.

Boşanma bittikten sonra ben de zorlandım. İlk etapta işime sarıldım. Uzun süreli ve inişli çıkışlı bir ilişkiden çıkmak her kadın için "enkaz"dır. Bir de devamlı surette maddi manevi sizden yontan bir ilişki. 30lu yaşların başında bir kadın. Denge unsuru oluşana kadar sizin de ayarınız kaçıyor. 1 yıldır daha rahatım.

Hangi kesimde yaşıyor olursanız olun; sosyo-kültürel yapı da en üst ya da en alt kademe de dahi "evde mutfağa giren kadındır". Bu bilinçaltı ve genlerle "dul" kadın "müsait" kadın halen, gençlerin cinselliği bu kadar rahat yaşadığı günümüzde bile siz bunu kabul etmek zorundasınız diye görülüyor. İlişkiler de belki "beklentisiz" olduğunuz düşünüldüğü için "avantajlı" olabiliyorsunuz. Nasılsa canınız yanmış bir kere "evlenmek", "çocuk istemek" gibi bir hakkınız ya da beklentiniz olmaz. Duygusal bağlamda "aşkın nasıl bittiğine" evlilikle şahit olduğunuz için bir erkekten aşkta beklememelisiniz. Bunlar "tercih edilmenizi" sağlayabiliyor. 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.