SON DAKİKA
Hava Durumu

Gezi Parkı direnişi yargılanmaya başlandı

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin, Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 2'si tutuklu 6'sı firari 16 sanığın, yargılanmasına başlandı.

Haber Giriş Tarihi: 24.06.2019 15:17
Haber Güncellenme Tarihi: 24.06.2019 15:17
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Gezi Parkı direnişi yargılanmaya başlandı

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 2'si tutuklu 6'sı firari 16 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan yargılanmasına başlandı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu ile 7 tutuksuz sanık katıldı.

Duruşmayı, CHP'li milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve çok sayıda HDP'li ve İşçi Partili milletvekili de izliyor.

Bir kısım müştekinin de katıldığı duruşmayı, İsviçre, İsveç, Almanya, Kanada, Hollanda, ABD, Fransa, İngiltere, İtalya gibi ülkelerin başkonsolosları ve konsolos yardımcıları da takip ediyor.

İstanbul Barosu Başkanı Ömer Durakoğlu ile çok sayıda avukat ve bazı oyuncular da duruşmayı izleyenler arasında yer alıyor.

Duruşmada, mahkeme tarafından sanıkların kimlik tespiti yapıldı. İş insanı olduğunu belirten Osman Kavala, aylık gelirinin 20 bin lira olduğunu ifade etti. Sanık Yiğit Aksakoğlu ise sivil toplumcu olduğunu ve gelirinin aylık 10 bin lirayı bulduğunu kaydetti.

Mahkeme başkanının iddianamenin özetini okumasından sonra, sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.

Osman Kavala savunmasını yaptı

İş insanı Osman Kavala, 20 aydır tutuklu olmasına neden olan suçlamaların olgusal temele oturmadığını, delillerle desteklenmediğini kaydederek, iddiaların varsayımlara dayalı olduğunu savundu. İddianameyi eleştiren ve hakkındaki suçlamaların yer aldığı sayfaları okuyan sanık Kavala, suçlamalar için "Son derece haysiyet kırıcı" ifadesini kullandı.

Özgür seçimler dışında hükümeti değiştirme düşüncesi içinde olmadığını söyleyen Kavala, barışa destek vermek için dernek kuruluşları arasında yer aldığını, projelere destek sağladığını belirtti. "Herhangi bir örgüt ya da cemaatle gizli bir ilişkim ve işim olmadı" diyen Kavala, "Tüm konuşmaları aynı cep telefonundan yaptığını, tüm yazışmalarını da aynı mailden yaptım. Bilgisayarımdan silinmiş hiçbir dosya da yoktur" dedi.

657 sayfalık iddianameyi eleştiren Kavala, darbeye ortam hazırladığı, bir kalkışma hazırlığı içinde olduğuna dair tek bir kanıt olmadığını belirterek, "İddia edilen kalkışma hangi örgüt ile yürütülüyor belirsiz. Gezi eylemlerinde kim benden talimat almış tek bir delil ve işaret yok. Davanın sanıklarından Mehmet Ali Alabora ile temasım 2 telefon görüşmesidir. Yurtdışına çıkışım gizli değildir. Suçlamaların maddi kanıtların olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Sahibi olduğu Anadolu Kültür A.Ş. ile Açık Toplum Vakfı'nın hesaplarında olağan üstü para hareketliliğinin olmadığını belirten Kavala, "(ABD'li finans spekülatörü) George Soros'un benim üzerimden Gezi olaylarına para aktardığı iddiası doğru değildir. Benimle birlikte hareket ettiği iddia edilen Soros, şüpheliler arasında yer almıyor, ifadesinin alınması için de herhangi bir çaba gösterilmemiş. İddialar kurgudur. Varsayımlar üzerine kurulmuştur" dedi.

Kavala, "Gezi olayları döneminde hükümet yetkilileri ile görüştüm, uzlaşma sağlamaya çalıştım. Nasıl darbeye hazırlık yapmış oluyorum anlamıyorum. Ben TEMA'nın kurucuları arasındayım. Gezi Parkı'nda gençliğimin geçtiği yer, dinlenme yeri olmasının yanı sıra Gezi Parkı yaşamı zenginleştiren bir yerdir" diyerek tahliyesini ve beraatini istedi.

Kavala'nın ardından savunmasını yapan diğer tutuklu sanık Yiğit Aksakoğlu da suçlamaları kabul etmedi. Duruşmaya öğle arası verildi.

"Şiddetle değişimden yana olmadım"

Savunmasını yapan tutuklu sanık Yiğit Aksakoğlu da aldığı eğitimler ve katıldığı sosyal sorumluluk projelerini anlatarak, 2011'de yarı zamanlı olarak Hollanda merkezli Bernard Van Leer Vakfı'ndan çalıştığını, 2012'de vakfın Türkiye temsilcisi olduğunu, bu nedenle vakfın o tarihteki yöneticilerinden Marc Mataheru ile irtibatı bulunmasının normal olduğunu söyledi.

Şiddetle değişimden yana olmadığını ancak hep değişimden yana olduğunu aktaran Aksakoğlu, bunun için vakıflarla ve derneklerle çalıştığını ifade etti.

Aksakoğlu, Gezi'yle ilgili sadece bir toplantı yaptıklarını ve Gezi olaylarında nelerin neden olduğunu akademisyenlerle konuştuklarını söyledi.

Toplantıda kolaylaştırıcılık yaptığını anlatan Aksakoğlu, şöyle devam etti:

"Kolaylaştırcılık, moderatörün büyük gruplar için olanıdır. Ne kolaylaştırıcılık ne de toplantı yapmak suçtur. Bu toplantı, Gezi'den sonra gerçekleşen yüzlerce toplantıdan sadece biri. Gezi olaylarını Anadolu'ya yaymaya ve derinleştirmeye çalıştığımız iddia ediliyor. 2,5 milyonun katıldığı eylemleri ben mi organize ettim. Madem öyle 6 yıldır ne bekliyorlardı? Anadolu Kültür ya da Açık Toplum Vakfıyla bir ilişkim yok. Olması da suç değil. Gezi'ye gittim, gördüm, geldim ama bir gece bile yatmadım. Gezi'yle ilgili bir Tweetim bile yok. Koca Gezi'yi organize etmişiz bir tane WatsApp grubumuz yok. Böylesi toplumsal bir olayla ilgili elimde bir fotoğrafım yok. Neden 220 gündür tek başıma bir hücrede tutuluyorum, neden ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorum?"

Aksakoğlu, tahliyesini ve beraatini talep etti. 

"50 cm mesafeden yüzüme gaz sıkıldı"

Tutuksuz sanıklardan Taksim Dayanışması Platformu Başkanı Mücella Yapıcı aynı suçlamalarla ikinci kez hakim karşısına çıktığını belirterek, iddianamede diğer şüphelilerle birlikte Gezi olaylarında orantısız şiddet olduğu yönünde algı oluşturmakla suçlandıklarını kaydetti. 

Yapıcı, Gezi olaylarında birçok insanın yaşamını yitirdiğini, çok sayıda insanın gözünü kaybettiğini, yüzlerce kişinin de yaralandığını dile getirerek, "Bunlar da mı algı yüzünden oldu? 50 cm mesafeden yüzüme gaz sıkıldı, 3 kere mide kanaması geçirdim. Bu da mı bizim oluşturduğumuz algı yüzünden oldu?" dedi. Hakkındaki suçlamaları reddeden Yapıcı, beraat talebinde bulundu.

Yapıcı'nın ardından, tutuksuz sanık Çiğdem Mater savunma yaptı. Film yapımcısı olduğunu ve iddianamede adının 43 kez geçtiğini söyleyen Mater, 2004-2009 arasında Anadolu Kültür Vakfı'nda koordinatörlük, sonrasında başka platformlarda film yapımcılığı yaptığını söyledi. 

Gezi Parkı'nın park özelliğinin yanı sıra, deprem gibi afetlerde toplanma yeri olarak kullanabilen bir alan olduğunu kaydeden Mater, "Gezi Parkı protestoları sırasında sadece parkın park olarak kalmasının yanı sıra bir sinemacı olarak gözlem yapmak için de oradaydım. Ancak iddianamenin aksine Gezi parkı ile ilgili bir filmde yer almadım." dedi.

İddianamede yer alan tapelerin, kendi kişisel haklarını ihlal ettiğini savunan Mater, Gezi olaylarında birçok meslektaşının görüntü çektiğini, meslektaşlarının bu görüntülerle ne yapılabilir diye kendisine danıştıklarını aktardı. 

Birçok film festivaline katıldığını, bir dönem Saraybosna'da yapılacak film festivaline davet edildiklerini ancak festivalin kendi yol ücreti gibi masraflarını karşılayacak maddi kaynağı olmadığını vurgulayan Mater, bunun için Açık Toplum Vakfı'na seyahat desteği için başvuruda bulunduklarını, vakfın kendilerine uçak bileti aldığını kaydetti.

Mater, Osman Kavala ile hiç tanışmadığını, bazı sanıklarla ise ya iş ya da aile dostluğu nedeniyle irtibatları olduğunu belirterek, "Osman Kavala ile yaptığımız telefon konuşmalarımız, birlikte iş yaptığımız için hayatın olağan akışına göredir. Bu iddianame bize hayatın sinemadan daha kurmaca olduğunu kanıtlar niteliktedir." dedi. 

"Benim imzam olan hiçbir hibe kararı Geziyle ilgili değildir"

Sanıklardan Hakan Altınay ise neyle suçlandığını anlamakta zorlandığını belirterek, şunları söyledi: 

"Bu haksız suçlamaların tamamını reddediyorum. Davamızın konusu Gezi olayları ama benim Gezi olaylarıyla ilgim, gözlem yapmak için orada 3-4 kez bulunmamdan ibaret. Açık Toplum Vakfı'nda yönetim kurulu başkanlığım Gezi olaylarından 3 ay önce sona erdi. Türkiye'de vakıf kurmak, çalışmak bir suç değil. Vakıflar Asliye Hukuk Mahkemesi onayıyla kuruluyor. Vakıfların yurt dışından hibe alması suç değil. Vakıfların başka kurumlara hibe vermesi de suç değil. Açık Toplum Vakfı esas itibariyle bundan başka bir şey yapmaz. Anadolu Kültür Vakfı çeşitli dönemlerde çeşitli projelerde Açık Toplum Vakfı'na hibe vermiştir. Hangi hibenin Gezi olaylarının desteklenmesi adına verildiği iddianamede net olarak belirtilmemiştir. Altında benim imzam olan hiçbir hibe kararı Geziyle ilgili değildir. Umarım hepimiz üzerine düşeni hakkıyla, gelecekte yüzümüzü karartmadan anlatabileceğimiz şekilde yaparız. İsminin bu töhmetten kurtulmasını talep ediyorum."

Duruşmaya 25 Haziran Salı günü tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam edilecek. 

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 657 sayfalık iddianamede, Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Mücella Yapıcı ve Can Dündar'ın da aralarında bulunduğu 16 sanık ve 746 müşteki bulunuyor.

İddianamede, sanıkların, "Gezi olayları" olarak anılan ancak bir kalkışma girişimi olan hususlarla ilgili 2011'den itibaren yönlendirme yaptıkları belirtilerek, 2013'te meydana gelen olayların ve eylemlerin finansmanı ile koordinasyonunun sağlanmasına yönelik iddialara yer veriliyor.

Tüm sanıklar hakkında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bazı sanıkların "mala zarar verme", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması", "ibadethane ve mezarlıklara zarar verme", "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet", "nitelikli yağma" ve "nitelikli yaralama" gibi suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması isteniyor.

İddianamede, Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Osman Kavala'nın, "mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, kasten yaralama, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet ve nitelikli yağma'' suçlarından 612 yıldan 3 bin 158 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.