SON DAKİKA
Hava Durumu

Cüceloğlu'ndan Bursa'da ders niteliğinde söyleşi

Bursa'da özel bir okulda düzenlenen etkinlikte Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, 'Aile, Okul ve Hayat' konulu söyleşide konuşma yaptı. Çocuğun içinde yetiştiği aile ortamının ve sınıf ortamının önemli olduğunu belirten Cüceloğlu, "Ülkenin düzelmesinin temel çözümü; annenin, babanın, öğretmenin, her bir çocuğa emek vermesiyle olur." dedi.

Haber Giriş Tarihi: 24.02.2020 13:06
Haber Güncellenme Tarihi: 24.02.2020 13:06
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Cüceloğlu'ndan Bursa'da ders niteliğinde söyleşi

Pelin AKDEMİR / BURSAPORT

Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, Bursa'nın Nilüfer ilçesinde bulunan Özel Final Okulları'nın konuğu oldu.

Cüceloğlu, Bursa Özel Final Okulları çok amaçlı salonunda velilere yönelik düzenlenen 'Aile, Okul ve Hayat' konulu söyleşisinde katılımcılara, kişinin anlamlı, coşkulu ve güçlü yaşam arayışını ve bu arayışta izlediği yolları sorgulattı.

Amerika'da 25 yıl geçirdiğini belirten Cüceloğlu, söyleşisinde katılımcılarla kendi hayatından da anekdotlar paylaştı.

"Esas itibariyle konumuz yaşam" diyerek konuşmasına başlayan Cüceloğlu, "Kendinizin ve çocuğunuzun yaşamının anlamlı olmasını önemsiyor musunuz? Benim yaşamım coşkulu olsun istiyor musunuz? 'Bu yaşam yolculuğunda kendimi güçlü hissedeyim, çocuğum kendini güçlü hissetsin' diyor musunuz? Anlamlı, coşkulu ve güçlü bir yaşam istiyorsanız iyi dinleyin" dedi.

"Çocuklarımızın gözlerinin ferlerini söndürmeyelim"

Cüceloğlu, şunları kaydetti:

"Anne, baba, öğretmen olarak hepimiz çocuğumuzun okul başarısını önemsiyoruz. Fakat meslek başarısı diye de bir şey var. Okul başarısını mı tercih edersiniz, meslek başarısını mı? Okul başarısı sana diploma verir, duvara asarsın. Meslek başarısı, seni güçlü kılar, ekonomik özgürlük verir, topluma hizmet imkanı verir, sana bir sosyal kimlik verir.

"Peki evlilik ve aile başarısı önemli mi? Eğer evlilik ve aile başarısı yoksa hayatınızda diğer başarıların tadını çıkaramıyorsunuz. Çocuğunuzu yönlendirirken acaba belirli noktalarda onun gelişiminde engeller yaratıyor musunuz?

Bu soruyu sormamın amacı; çocuklarımızla ilişki kurarken odaklandığımız yer sadece okul başarısı. Ama bu okul başarısını temin ederken 'hödük' yetiştiriyor olabilirsiniz. Eşini anlamayan, ruhsuz, beyni gelişmiş ama gönlü gelişmemiş bir insan yaratabilirsiniz. Ben gittiğim yerlerde bunların yüzlercesini görüyorum. Baktığınız zaman diploması var ama ruhsuz, içi ölmüş. Bu adam çocuk, eş sahibi. Kendisi gibi inşan yetiştirmeye çalışıyor. Bu yüzden anlamlı bir yaşam, coşkulu bir yaşam, güçlü bir yaşam.

"Yaşlandıkça insanların iki türlü olmaya doğru gittiğini görüyorum. Bazıları yaşlandıkça, gittikçe mendeburlaşıyorlar. Bu insanlar insanlara, özellikle gençlere ve çocuklara, nefretle bakmaya başlıyorlar. Bazı insanlar ise, yaşlandıkça daha nur yüzlü, güler yüzlü oluyorlar. Aradaki fark ne? Neden insanlar arasındaki bu fark? Çünkü yaşlandıkça iç beynimiz ölümün kokusunu alıyor. Bir tarafı soruyor, 'Yaşadın mı?' Kendisi duymamaya çalışıyor ama rüyalarında bile ortaya çıkıyor. Yaşamamış. 'El alem benden ne bekler? Hep onu yapmaya çalıştım' diyor. Güler yüzlü olan insanlar başka türlü bir yolculuk yapmışlar. O da biliyor öleceğini. Ama o yaşamış. Bu insanları gördüğünüz de anlayabilir misiniz? 3 yaşındaki çocuk bile anlar.

"Lütfen çocuklarımızın gözlerinin ferlerini söndürmeyelim. İşte bunun adı yaşam başarısı. Sizin yaşamınızda başarılı olmanız çevrenin başarısı değil, sizin bilincinizin başarısı."

"Hayatınızın anlamı ilişkiler içinde oluşuyor"

25 yıl Amerika'da kaldıktan sonra Türkiye'ye döndüğünü kaydeden Cüceloğlu, "Şu iki şeyi bilmek lazım: Bir, iki insan birbirinin farkına varınca iletişim var. İletişimsizlik mümkün değil. İki, bundan sorumluluk almak lazım. Hayatınızın anlamı ilişkiler içinde oluşuyor. İlmik ilmik dokuyorsunuz. Onun için tanıklık çok önemli." dedi.

Bugüne kadar yapılan beyin çalışmalarında sinir bilimcilerin 6 saatlik bebeğin iletişim içinde olduğunun farkında olduğunu tespit ettiğini söyleyen Cüceloğlu, çocuğun iç beyin olarak bütün iletişimin farkında olduğunu belirtti.

Sosyal kimliği insanın yüz doğası olarak tanımladığını ifade eden Cüceloğlu, "Bir de öz kimlik var. Ona da 'can' diyorum. Öz kimlik sizin doğrudan farkında olduğunuz, diğer insanların ise gözünüze bakarak anlayacağı kimliktir. Hayatın anlamını hangisi veriyor? Çocuğunuzla ilişkinizde onun 'can'ını besliyor musunuz? Karar veren öz kimliğinizdir. Anlamlı ve coşkulu bir yaşam 'can'la ilgili."

"Çocuğunuzun ismini kullanıyor musunuz?" diye soran Cüceloğlu, 'Kızım, oğlum' demenin sosyal kimlikle, çocuğun ismini söylemenin ise öz kimlikle alakalı olduğunu söyledi.

Okullara gittiği zaman okul müdürlerinin sadece makamını söylediğine dikkat çeken Cüceloğlu, yurtdışında insanların önce adını, sonra makamını söylediğini ifade etti. Cüceloğlu, ebeveynlerin çocuklarını isim kullanmadan 'büyük', 'ortanca', 'küçük' ifadeleriyle tanıttığını vurguladı.

"İnsan insana konuşmayı öğrenmeden evlenmeyin"

Evliliğin anlamını veren şeyin insan insana gönül dostluğu olduğunu söyleyen Cüceloğlu, "İnsan insana konuşmayı öğrenmeden evlenmeyin" dedi.

Cuma günleri hutbede anlatılmasını çok istediğini belirten Cüceloğlu, güzel bir eğitim ortamı olduğunu söyledi. Cüceloğlu, çocuğun tanıklık süreci içerisinde 'ben kimim' cevabını bulmaya başladığını ifade ederek; şu süreçleri saydı:

  1. Birbirimizin farkında olduğumuz an iletişim içinde olduğumuzun farkında olacağız. Sorumluluk alacağız
  2. Sık sık görüşüyorsak ilişki içinde olduğumuzu bileceğiz ve sorumluluk alacağız
  3. İnsan insana konuşabileceğiz, sosyal kimliklerin ötesinde özümüzle konuşabileceğiz. İnsan insana konuşmasını bilirsek bizim sağlam bir demokrasimiz olur.
  4. Ben varım. Güvenilmeye değerim
  5. Emek ve zamana değerim.
  6. Ben saygı duyulmaya değerim. Ama ben ekibin bir parçasıyım ve sorumluluğum var.

Cüceloğlu, "2 yaşından itibaren çocuk ailede ekibin bir parçası olarak görülmeli. Mutlaka sorumluluğu olmalı, yapacağı şeyler olmalı." dedi.

"Kendi tanıklığını keşfetmiş insan satılık değildir"

Cüceloğlu, 'tanıklık' olgusunu şu sözlerle anlattı:

"Hayatımızın en önemli tanığı vicdanımızdır. Onu ihmal ederseniz mutlu olmanız mümkün değil. Kendi tanıklığını keşfetmiş ve kendi tanıklığı yolunda hayatına devam eden insan satılık değildir. Onun fiyatı yoktur."

"Ülkemizde insanlar kötü değil" diyen Cüceloğlu, "İnsanlarımız dış denetim odaklı yetişiyorlar. Ama balık suyun farkında değil. İki şey çok önemli. Çocuğun içinde yetiştiği aile ortamı ve çocuğun içinde yetiştiği sınıf ortamı. Buradan yola çıkarsak ülkenin düzelmesinin temel çözümü; annenin, babanın, öğretmenin, her bir çocuğa emek vermesiyle olur." diye konuştu.

(Fotoğraflar: Final Eğitim Kurumları)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.