Bursa Kadın Platformu: Çocuklarımıza kıydırmayacağız

Bursa Kadın Platformu müftülük nikâhına karşı sokağa çıktı. Müftülük nikâhı ile çocuk yaşta evliliklerin, kayıt dışı doğumların çoğalmasına karşı çıkan onlarca kadın Fomara Meydanı'nda bir araya geldi.

Konuya ilişkin açıklamayı, Bursa Kadın platformu adına Eğitim-Sen Bursa Şubesi Kadın Sekreteri Derya Şimşek Aksakal yaptı.

Hükümetin, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile ilgili bazı değişiklikleri kapsayan yasa tasarısını Meclis'e sunduğunu ve bu tasarı ile evlendirme yetkisi olanlara il ve ilçe müftülükleri de eklendiğini belirten Şimşek Aksakal, "Tasarıda; AKP iktidarının kadınların yıllardır mücadele verdiği evlilik, miras, boşanma, gibi haklarına saldırıları söz konusu. Tasarı incelendiğinde yalnızca bu alanlarla sınırlı kalınmadığı, temel olarak kadınların bu haklara kavuşmasını sağlayan Medeni Kanun'a ve laiklik ilkesine yönelik bir saldırı olduğu görünüyor" ifadelerini kullandı.

2015 yılında Anayasa Mahkemesi (AYM) resmi nikâh kıymadan dini nikâh yaptıranlara ve evlilik cüzdanını görmeden bu nikâhı kıyan din görevlisine, iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilmesini öngören TCK'nın 230'uncu maddesinin 5 ve 6'ncı fıkraları, 4'e karşı 12 oyla iptal edildiğini söyleyen Aksakal Şimşek, "Bu durum öncelikle laik devlet ilkesinin yok edilmesidir. Medeni kanunla düzenlenmiş alanlar, dini bakış açısı ile yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. Bu düzenleme resmi nikâh kıymak değil, çocuklarımıza kıymak demek. Türkiye'de çocuk yaşta evlilik fazlasıyla yaygınken; bunun önüne geçmek yerine çocukların tecavüzcü ile evlenmelerinin önünü açmak anlamına gelen ve din adamları yoluyla çocuk yaşta evliliğin önünü açacak bu girişimi reddediyoruz" dedi. Şimşek Aksakal açıklamaya şöyle devam etti:

"Yine bu tasarıya göre, sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların bildirimi nüfus memurlarına sözlü olarak yapılabilecek. Böylece kız çocuklarının istismardan kaynaklanan hamileliklerinin ve yaptıkları doğumlarını bildirilmesi zorunluluğu ortadan kaldırılmış olacak. Bu durumda kız çocuğunu hamile bırakan istismarcının tespit edilmesi ve dava açılması mümkün değil. Daha önce çocuk istismarcısına örtülü af getiren yasa teklifini tepkiler nedeniyle geri çekmişken, şimdi yeniden bu kılıfla hayata geçirme derdindeler.

AKP hükümeti, iktidarı boyunca kadına ve çocuğa yönelik çeşitli düzenlemelerle cinsiyet eşitliğini reddeden bir yaklaşım gösterdi. Hükümet, erkek egemen düzen içinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğini artıran, eril ve dinsel yaklaşımları devam ettirmek istiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da bunu büyük bir memnuniyetle karşılamış görünüyor. Oysa çocuk istismarı ile ilgili davalar 10 yılda 3 kat arttı. Cinsel suçların %46'sı çocuklara karşı işleniyor. Erkek veya kız çocuklarına yönelik taciz ve tecavüz haberleri ile her gün sarsılıyoruz. Kadın cinayetleri hiç hız kesmedi. Hâlâ, resmi evliliklerin %20'si, 18 yaş altındaki kız çocuklarını kapsıyor. Bunlara yönelik çalışmalar yapması ve Meclis'te gündem oluşturması gereken; Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, "kutsal aileyi'' koruma derdinde. Bakan, sadece bu olaylara bakıyor. Kadını kutsal annelik üzerinden tanımlamaya devam ediyor.

Kadınlara dayatılan onu giyme, orada yürüme, böyle kahkaha atma, sigara içme sözleri bizlere darp olarak, cinayet olarak dönüyor. Yaşam tarzımıza yönelik söylem ve uygulamalardan derhal vazgeçin.

Nasıl ve ne giyineceğimize, nerede ve ne zaman yürüyeceğimize, hangi toplu taşıma aracını kullanacağımıza, hangi vagona bineceğimize elbette biz karar veririz.

Çocuk istismarının, kadına ayrımcılığın önünü açan nüfus tasarısına en yüksek perdeden 'Hayır' diyoruz.

Geleceğimiz için, aydınlık bir Türkiye için, çocuklarımız için bu tasarıya sessiz kalamayız!

Biz kadınlar; bu anlayışı reddettiğimizi bir kez daha söylüyoruz. Kadın ve çocuk düşmanı yasalarınıza ve gerici eğitiminize izin vermeyeceğiz. Çocuklarımızdan elinizi çekin. Kadınları ucuz iş gücü olarak algılayan, eve kapatan, özgür iradesini yok sayan, aile içinde konumlandıran erkek zihniyetinize karşı mücadeleye devam edeceğiz.

Hayatın içindeyiz ve olmaya devam edeceğiz."